Topuktan mı dizden mi

Güncelleme Tarihi:

Topuktan mı dizden mi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2012 00:00

Issız sokakta ip atlayan ya da gecenin karanlığında tek başına şarkı söyleyen bir çocuk. Gişe rekoru kıran Hollywood gerilimlerinin, doğaüstü korku filmlerinin alışılmış figürlerindendi...
Anlatsan inanmazlardı, onca ölüye, girilen çatışmalara, pusulara inanırlardı da ıssız bir vadide sırtında çuvallarıyla yerde yatan katıra ve babasına ağlayan kırmızı elbiseli çocuğa inanmazlardı.
Oysa Hakkari’de arazi arama taraması için daracık bir vadinin içerisinde yol alan sekiz asker, belki o küçük kızın kederli gözyaşına dalıp gitmeseydi, bunun bir pusu olduğunu fark edeceklerdi.
Teröristlerin, kaçakçı bir köylüyü katledip, küçük kızını da etrafına döşedikleri mayınla yem olarak kullanacakları hiçbirinin aklına gelmedi o an.
Hepsi dikkatini çocuğa vermişti.
Mayın ve yaylım ateş
“Ha, s..., kız ölüyor be!” Onur kıza doğru koştu.
Vahşice katledilen babasının başında ağlayan küçük kız ne kopan kolunun farkındaydı, ne de sonrasında etrafına döşenen mayının ne olduğunun.
MTS-500’ünü yere bırakmış Onur’un küçük kıza sarıldığını gördü Mecnun.
Yardıma koştu hiç bir şey düşünmeden.
Mayın patladığında Onur’la aralarında iki adım vardı sadece.
Onur’un kucağında küçük kızla ayağa kalkıp, tekrar düştüğünü gördü...
Silah sesleri duymaya başladı.
Arkadan onbaşı Mustafa’nın sesini:
“Siper alın! Siper alın!”
Siper alamadı Mecnun.
Ne bir kaya parçası, ne sığınabileceği bir çukur göremedi.
Yere düşen künyenin sesi
Sadece kulakları sağır eden silah seslerini duydu. Bir de o gürültüde, nasıl olduysa, Adanalı er Serdar’ın boynundaki künyenin kopup düştüğünü.
“Yatın, yatın!“ diye bağırıyordu Mustafa, titreyerek pimini çektiği el bombasını hemen ötesinde silah seslerinin geldiği yöne fırlatırken...
Onur’un sesini duydu yeniden...
Kucağında, artık iyice küçülen, elbisesinin kırmızısı kanla iyice ala bürünen küçük kızın cesedine sarılmış, bağırıyordu:
“Mayın komutanım! Mayın!
Topuktan mı, dizden mi komutanım! Topuktan mı dizden mi!”
Ne topuğu, ne dizi olmayan birine ne söylenirdi ki...
Gözleri karardı.
Belden aşağısını göremediği Onur’un göğsüne sakladığı kulaklıktan yine o şarkının sesi yükseliyordu:
“Öyle bir yerdeyim ki... bir yanım çığlık çığlı...”

Yarın: MAÇ KAÇ KAÇ?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!