huadk/Beşevler
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2008 00:00
Hacettepe Üniversitesi Konservatuvarı’nda sahnelenen ’Titanik Orkestrası’ isimli oyun, izleyenlerin büyük beğenisini topladı.
Hristo Boytçev’in yazdığı, Hüseyin Mevsim’in çevirisi ile Evren Bingöl’ün yönettiği oyun, yalnızlığına boğulmuş öznelerin yaşam savaşını yansıtıyor. Dünyanın son yüzyılda küreselleşme diye tanımladığı ama aslında günden güne kendi yalnızlığımıza terk edilişlerimizin bir nevi fotoğrafı olan Titanik Orkestrası, yazarın diğer oyunlarında da bahsettiği parçalanıp bir türlü bir arada bulunamayışlarımızı bambaşka bir dil kullanarak anlatıyor.
Hayallere bulanmış bir zihnin aslında çok eğlenceli oyunları ve oyuncularıdır sahneden seyirciye yansıyacak olan. Belli belirsiz ve zamansız yok oluşlar kendi kabuğunda yaşamaya mahkum eder insanları ve bu tek başınalık savaşında akıl hep kaybeden taraf olur.
Hayallerin Doko’yu götürdüğü buradan çoook uzak olan tren garı... Aslında onun kendi garıdır ve dışarıdan hiçbir müdahale mümkün değildir. Ve o gar yalnız yaşamak için hiç de uygun değildir. Muhakeme yeteneğini kaybeden akıl zihnin içinde dışarıdan bakınca komik, ama kendi içinde tutucu ve trajik bir gerçeklik yaratır.
Bizim için bir şeyin var olduğunu sanmak Doko için sandığımızdan çok daha kolay ve kabullenilebilir bir durumdur.
Yazarın da söylediği gibi ’yaşamın gerçeklerinden kurtulma türleri. Birinci, en ilkel kurtulma şekli- alkol veya düşünmeyerek kurtulmaktır. İkinci kurtulma şekli- din veya düşünerek kurtulmaktır. Üçüncü şekli- çalışmak veya gerçeklerden hareket etmek yoluyla kurtulmaktır. Bunlar kurtulmanın veya bizim dışımızda olan şeylere bağlı kurtulmanın üç ilkel şeklidir.’