Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2008 22:11
Patron Patrona bu hafta Teknoparklar konusunu işliyor. Konuğumuz Gazi Teknopark’ın başarılı yöneticisi genç müdire Hanzade Sarıçiçek.
Sizi tanıyabilir miyiz?
2000 yılında ODTÜ Çevre Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Bilkent Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptım, aynı zamanda İşletme Fakültesinde bölüm asistanı olarak da çalıştım. Yüksek lisansım sırasında teknoloji geliştirme bölgeleri ile ilgili yasa yeni çıkmıştı ve uygulama yönetmeliği çalışmaları sürüyordu. Bu çerçevede Bilkent Üniversitesi bünyesinde bir teknopark kuruluyordu. Bu projeye dahil oldum. 2002 yılından 2007 yılı sonuna kadar Bilkent Cyberpark’ta kurumsal gelişim yöneticisi olarak çalıştım. Bu sırada farklı teknoparkların kuruluş çalışmalarında ve yönetim kurullarında da yer aldım. Teknopark kurma, işletme ve teknopark hizmetleri geliştirmek konusunda çeşitli eğitimlere ve etkinliklere katıldım, uluslararası konferanslarda makaleler sundum. Şu an Gazi Teknopark’ta çalışıyorum ve teknoparklarla ilgili tüm bilgi ve tecrübe birikimimi Gazi Teknopark’a aktarmaya çalışıyorum. Ayrıca, TÜSİAV üyesiyim ve Ar-Ge Kurul Başkanlığı görevini yürütüyorum.
Gazi Teknopark hakkında bilgi verebilir misiniz?
Gazi Teknopark, Türkiye’nin 27’nci, Ankara’nın 5’inci teknoparkı olarak 10 Ekim 2007’de ilan edildi. Gazi Üniversitesi’nin Gölbaşı Yerleşkesi’nde, yaklaşık 59 bin m2’lik bir alanda yer alan 20 bin m2 üzerinde kapalı alana sahip bir teknopark binamız var. Firmalarımız mayıs itibariyle faaliyete geçiyor. Gazi Teknopark olarak en temel iddialarımızın başında profesyonel ve deneyimli yönetim kadromuz ve ülkemizin en köklü üniversitelerinden birisi olan Gazi Üniversitesi’nin desteği geliyor. Gazi Üniversitesi Ar-Ge’ye verdiği önemi gün geçtikçe artıran bir üniversite. Üniversite bünyesinde kurulan Patent Destek Birimi akademisyenlerin araştırma sonuçlarının uygulamaya aktarılması sürecinde önemli destekler sunuyor. Bunun yanı sıra üniversite bünyesinde Avrupa Patent Organizasyonu destekli bir teknoloji transfer ofisi kuruluyor. Ofisin bir ayağı da teknopark içinde konumlandırılacak. Gazi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi projesi ile Avrupa’daki sekiz üniversite arasında yer alıyor. Gazi Üniversitesi nanotıp alanında da oldukça güçlü bir üniversite. Teknoparkımızın yer aldığı Gölbaşı Yerleşkesi’nde Türkiye’de bir ilk olan Nanotıp Araştırma Merkezi açıldı. Sadece Türkiye’ye değil çevre coğrafyaya da hizmet verecek bu merkezde araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları,
Türkiye’deki teknoparkların gelişme hızları nasıl?
Bildiğiniz gibi teknoparklar gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır uygulanan bir kalkınma aracı. Amerika’da 50’lerde, Avrupa’da 70’lerde başlamış bir hareket. Ülkemizde bu konu biraz geç gündeme gelmiş olmakla birlikte 2001 yılında çıkan ve çok önemli teşvikler sunan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasasının ardından büyük bir ivme kazandı. Şuan ülkemizde 30 tane teknopark ilan edildi. Bunların 18 tanesi belirli ölçüde faaliyete geçmiş durumda. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı istatistiklere göre teknoparklarımızda 2007 sonu itibariyle 800’ün üzerinde firma, 10 bin civarında personel 2 bin 500’e yakın yazılım ve Ar-Ge projesi yürütüyor. Toplam patent sayısı 157’ye, ihracat 340 milyon ABD Dolarına ulaşmış durumda. Dünyadaki teknoparkların gelişim hızına bakıldığında kısa sürede önemli bir yol kat ettiğimizi söyleyebiliriz.
Önümüzdeki süreç uzun
Ama henüz önümüzde uzun bir süreç var. Mevcut teknoparkların fiziksel ve kurumsal gelişimini tamamlayıp dünya standartlarında hizmetler sunabilmesi için ciddi finansal kaynak ihtiyacı bulunuyor. Teknopark çatısı altında vergi teşvikleri ötesinde cazibe unsurlarını ve dünya standartlarında altyapı ve destek hizmetlerinin oluşturulabilmesi için, teknopark kurucularının hibe ve uygun koşullu finansal kaynaklara erişebilmeleri büyük önem taşıyor.
Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren kuruluşların projelerine yönelik desteklerin artması da teknoparkların uzun dönemde başarısını büyük ölçüde etkileyecek bir husus. Birçok parlak iş fikri başlangıç aşaması sermaye desteği bulamadığı için raflara kaldırılmak zorunda kalıyor. Devlet bütçesinden Ar-Ge projelerine verilen desteklerin artması çok sevindirici bir gelişme. Fakat finansman zincirindeki eksik halkaların başında gelen girişim sermayesi, risk sermayesi gibi mekanizmaları da biran önce geliştirmek gerekiyor. Ayrıca, Ar-Ge projelerinin ticarileştirilmesi aşamasında sunulacak desteklere de biraz daha fazla önem verilmesi şart.
Teknoparklarımızın istenen hız ve düzeyde gelişmesinin önündeki bir diğer önemli engel de teknopark yönetimi konusundaki deneyimsizlik. Teknoparklar çoğunlukla kamu üniversiteleri ortaklığıyla kurulduğundan üniversitenin bir organı gibi işletilmeye çalışılıyor. Tabi bu da gelişme hızını olumsuz engelliyor. Teknoparklara özel sektör desteğini çekebilmek ve profesyonel bir ekip oluşturabilmek çok önemli. Teknopark arazi geliştirme, iş geliştirme, finansman, pazarlama gibi birçok farklı bileşeni olan; kamu, özel sektör, araştırma ve yüksek öğretim kurumları, finansman kurumları gibi birçok farklı paydaşın katkısını gerektiren bir kurumsallaşma projesi. Biz Gazi Teknopark olarak, teknopark yasasının çıkmasıyla birlikte konuyla ilgilenen, işin içinde olan, profesyonel ve deneyimli yönetim kadromuz ile teknoparkımızın hedeflerine ulaşmasında çok hızlı yol alacağına inanıyoruz. Gazi Teknopark çatısı altında farklılık yaratacak, teknoparka değer katacak mekanizmaları geliştiriyor olacağız.
Teknoparklarda ne tür yatırımlar yapılabilir?
Teknoparklarda yazılım üreten, Ar-Ge ve teknoloji yoğun ürün ve hizmetler geliştiren firmalar yer alabilir. Yasada da belirtilen temel amaç katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerle ülke sanayinin rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması. Bu çerçevede gelen projeler teknopark yönetimleri tarafından değerlendirilerek teknoparklara kabul ediliyor. Çok çeşitli illerde ve farklı üniversiteler bünyesinde kurulan teknoparkların kurulduğu bölgenin ve paydaşı üniversitenin stratejik gücüne göre belirli alanlarda uzmanlaşması da dünyada gözlenen bir uygulama. Medipark, agropark gibi.
Teknoparklarda yazılım ve teknoloji firmalarının yanı sıra bu firmalara destek sağlayacak, firmalarda çalışan nitelikli personelin ihtiyaçlarını karşılayacak ve yaşam standartlarını yükseltecek, kaliteli bir iş merkezinde sunulan imkanları sunacak firmalar da yer alabilir. Bunlar arasında bankalar, danışmanlık şirketleri, kargo şirketleri, seyahat acenteleri, restoranlar gibi destek firmaları sayılabilir. Tabi ki bu firmalar vergi muafiyetlerinden yararlanamıyor.
Kaliteli eleman artıyor
Teknoparkların avantajları neler?
Teknoparklarda faaliyet göstermenin firmalara ilk etapta en cazip gelen yönü vergi muafiyetleri. Yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri 2013 yılının sonuna kadar kurumlar vergisinden muaf. Yazılım ve Ar-Ge projelerinde çalışan personelin ücretleri yine 2013 sonuna kadar gelir vergisinden istisna. Yasanın en önemli avantajlarından biri de akademisyenlerin teknopark firmalarında çalışabilmesine ve kendi firmasını kurabilmesine de imkan sağlıyor olması. Bu sayede akademisyenlerin bilimsel makalelere sıkışıp kalacak araştırmalarını teknoparklar bünyesinde ticarileştirmesi teşvik ediliyor. Yeni çıkan Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunla sigorta primi teşviki de getirilmiş durumda.
İlk etapta vergi cenneti gibi gözüken ve bu açıdan cazip olduğu düşünülen teknoparkların orta ve uzun vadede sağladığı avantajlar teşviklerin ötesinde. Teşvikler sayesinde maliyetlerini düşüren firmalar Ar-Ge’ye daha fazla pay ayırabiliyor. Firmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri aynı ortamda yer almanın avantajıyla birbirlerinin yeteneklerinin farkına varıp beraber çalışma kültürünü geliştirmeye başlıyorlar. Bu çok kısa sürede yaratılan bir şey değil ama olumlu sonuçlar gözlemlemeye başladık. Yeni firmaların kuruluşu ve mevcutların büyümesiyle kaliteli eleman istihdamı artıyor. Buralarda yer almak firma imaj ve prestiji açısından da önemli. Nitelikli iş gücüne daha kolay erişim, üniversite imkanlarından yararlanabilme, örgütlü bir yapının içerisinde yer alarak çalışma ve yaşam standartlarını yükseltme, teknopark bünyesinde sunulan hizmet ve desteklerle kendilerini geliştirme fırsatları da buluyorlar.
Akademisyenlere kuluçka merkezi
TEKNOPARK içinde akademisyenlerin şirketlerine yönelik özel bir kuluçka merkezi de oluşturduk. Bu merkezde akademisyenlerin araştırmalarını ticarileştirilmesi desteklenecek. Şu anda Gazi Üniversitesi’nden nanotıp, enerji, çevre, bilişim, mekatronik gibi alanlarda çalışmalar yürüten 10’un üzerinde akademisyen gerekli izinlerini alarak teknopark bünyesinde faaliyetlerine başlıyorlar. Bu çok önemli bir gelişme.
Nanotıptan elektroniğe Gazi Teknopark’ta kaç şirket, faaliyet gösteriyor?
- Yaklaşık beş ay gibi kısa sürede hızlı bir şekilde yol alan teknoparkımızda çoğunluğu yazılım sektöründe olmak üzere elektronik, nanotıp, savunma-havacılık, çevre-enerji gibi sektörlerde faaliyet gösteren 40’ın üzerinde firmamız var. Yılsonuna kadar 50’nin üzerinde firmanın 100 kadar yazılım ve Ar-Ge projesini yürütmesi, 500’ün üzerindeki Ar-Ge personelinin en az 20 projeyi sonuçlandırmasını veya önemli bir aşamaya getirmesini bekliyoruz. Şimdiden üç tane yabancı ortaklı firmamız, 10’un üzerinde teknoparkta yeni filizlenen şirketimiz var. 2009 yılında nanotıp, yeni ve temiz enerji, havacılık gibi konularda önemli başarı öykülerini aktarıyor olacağımızı düşünüyorum.