TBMM'de 26'ncı Dönem 2'nci Yasama Yılı açılışı (4)

Güncelleme Tarihi:

TBMMde 26ncı Dönem 2nci Yasama Yılı açılışı (4)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2016 17:03

TBMM'de 26'ncı Dönem 2'nci Yasama Yılı açılışı (4)

Haberin Devamı

 ERDOĞAN: MASADA OLMAYA MECBURUZ, ARTIK SEYİRCİ KALAMAYIZ

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, "Musul'un hemen kuzeyinde Telafer var. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telafer'i de hedeflediğini burada özellikle hatırlatmak istiyorum. Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Masada olmaya mecburuz. Onlar orada sonuç belirlemek istiyor. Biz artık bundan sonra buna seyirci kalamayız. Bunun kararını da işte burası verecek" dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, GENEL KURUL'DA AYAKTA KARŞILANDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yeni yasama yılı açılış konuşmasını yapmak için girdiği Genel Kurul salonunda AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal KIlıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle birlikte milletvekilleri ayakta karşıladı. HDP ve bazı CHP milletvekillerinin ise ayağa kalkmadığı görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'nin 26'ncı Dönem 2'nci Yasama Yılı'nın açılış konuşmasını gerçekleştirdi. TBMM Genel Kurul Salonu'nda hitap eden Erdoğan, 15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimine değinerek, "Hiç şüphesiz 23 Nisan 1920 gününden bugüne kadar geçen sürede TBMM tarihinin pek çok önemli dönüm noktası vardır. İnanıyorum ki bundan sonra 15 Temmuz 2016 gecesinin TBMM'nin tarihinde de ayrı ve özel bir yeri olacaktır. Darbe girişimi sırasında derhal bu salonda toplanan ve milletimizin sokaklara dökülerek, darbecilere karşı gösterdiği tepkiyi Meclis'te ortaya koyan siz değerli milletvekillerimize şükranlarımızı sunuyorum. Milletvekillerimiz darbe girişimi karşısında onurlu ve güçlü bir duruş göstererek, milli iradenin tecelligahı olan bu kuruma sahip çıktılar. Bu onurlu tavrın bedeli Meclis'imizin savaş uçaklarıyla defalarca taciz edilmesi ve bombalanması, helikopterlerden ağır silahlarla ateş altına alınması, tanklarla kuşatılması olarak ödendi. 15 Temmuz'da Meclis'imiz Kurutuluş Savaşı'ndan sonra ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Bu süreçte Türkiye, bir avuç hainin dışında 79 milyon vatandaşının tamamıyla dünyaya tarih boyunca örnek gösterilecek bir özgürlük ve demokrasi dersi vermiştir. Milletimiz terör örgütlerine olduğu gibi darbe heveslilerine de meydanı bırakmayacağını cümle aleme gösterdi. Şahsım başta olmak üzere bu salonda bulunan milletvekillerimizin tamamının milletimize can borcu olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Milletimize borcumuzu ödeyebilmek için hep birlikte daha çok çalışmalı, üretmeli ve ülkemizi ileri taşımalıyız" diye konuştu.

"HER MECRADA 15 TEMMUZ'UN İŞLENMESİNİ TEŞVİK ETMELİYİZ"

15 Temmuz'un unutturulmaması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir kez daha ve altını çizerek, ifade ediyorum. 15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz. Bunun için okullardaki ders müfredatları ve ders kitaplarından, belgesellere, filmlere, edebi eserlere kadar her mecrada 15 Temmuz'un işlenmesini teşvik etmeliyiz. Bu mücadelede tereddüte düşen, bunalan herkese şunu tavsiye ediyorum. Böyle bir durumda şehitlerimizin listesini önünüze koyun. Resimlerine, ailelerine, mesleklerine bir bakın. O gece çekilen görüntüleri izleyin. Şehitlerimizin, gazilerimizin hikayelerini dinleyin. Orada 15 Temmuz darbesini herhangi bir organize ekibin, herhangi bir siyasi, sosyal, ekonomik grubun değil; bu milletin omurgasını oluşturan sıradan insanların bizatihi halkın engellediğini göreceksiniz" ifadelerini kullandı.

"KİM 15 TEMMUZ'U LANETLEYEMİYORSA O DA DARBE GİRİŞİMİNİN BİR PARÇASIDIR"

Darbe girişiminin bazı çevreler tarafından 'tiyatro' olarak değerlendirilmesine tepki gösteren Erdoğan, şöyle konuştu: "Maalesef o gece ve daha sonrasında bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler de oldu. Hatta 15 Temmuz'da yaşananları senaryo, oyun, tiyatro, film diyerek, 'Böyle darbe mi olur', diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Her kim ki 15 Temmuz'a amasız, fakatsız, lakinsiz 'darbe' diyebiliyorsa veya diyemiyor, lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir parçasıdır. En azından gönüllü destekçisidir. Böyle bir yanlışın içine düşenler şehitlerimizin aziz hatırasına, o gece sokaklara dökülen milyonlara daha ötesi milletimizin tamamına hesap vermekten kurtulamayacaktır"

"PKK, FETÖ, DEAŞ KONUSUNDA ORTAK ZEMİNDE BULUŞAMIYORSAK SORUN VAR DEMEKTİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk milletinin vatanı, özgürlüğü, geleceği söz konusu olduğunda nasıl tek yürek, tek ses, tek nefes olabildiğinin ispatı olan Yenikapı ruhunun titizlikle korunması hepimizin sorumluluğudur. Terör örgütleri karşısında en büyük gücümüz işte bu birliğimizdir. Meclis'imizin yeni yasama döneminde Yenikapı'daki o güzel manzaranın benzerlerinin tekrarlanacağına inanıyorum. Bu demek değildir ki hepimiz her konuda aynı şeyleri düşünecek, aynı şeyleri söyleyeceğiz. Kimsenin böyle bir talebi yok, olamaz da. Yaklaşım farklılıklarımız, inanç, düşünce, tarz farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Bizden beklenen milletimizin ve ülkemizin bekasını ilgilendiren temel konularda birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmamızdır. Biz PKK terörü konusunda, FETÖ konusunda, DEAŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği konusunda, ortak bir zeminde buluşamıyorsak işte o zaman ortada ciddi bir sorun var; demektir. Yenikapı'da sergilediğimiz ortak duruşu bu sebeple önemli görüyor ve devamını temenni ediyorum"

"DEAŞ, TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALARAK, KENDİSİNE ALAN AÇMAYA ÇALIŞIYOR"

Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Türkiye, FETÖ ile birlikte PKK ve uzantılarıyla, DEAŞ terör örgütünün de yoğun saldırılarına maruz kalıyor. Suriye ve Irak'ta köşeye sıkışan DEAŞ, Türkiye'yi hedef alarak, kendisine alan açmaya çalışıyor. Bu örgütle yürüttüğümüz kararlı mücadele, El Kaide'nin uzantısı olarak ortaya çıkan DEAŞ'ın Suriye ve Irak'ta geriletilmesine önemli katkı sağlamıştır. Güneydoğu bölgelerimizdeki ilçelerimizde gerçekleştirdiği çukur ve patlayıcı eylemleriyle bölge halkına adeta hayatı zehir eden örgüt, şimdi de sınırlarımızın dışındaki projelere destek vermek için saldırıyor. Türkiye'nin Suriye'de DEAŞ'a karşı attığı her adımı PKK, PYD, YPG terör örgütleri tüm güçleriyle eyleme geçerek, karşılık veriyor. Dikkat edilirse bir süredir bölücü örgütün ve müzahir kuruluşlarının kitlesel eylemlerine katılım oran itibariyle 10'da 1'i dahi bulmayacak şekilde düşmüştür" ifadelerini kullandı.

"ANAYASA VE İÇ TÜZÜK ÇALIŞMALARINI DESTEKLEYECEĞİM"

Konuşmasında yeni Anayasa vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ülke içinde yaşadığımız terör olaylarından bağımsız değildir. Bugüne kadar yaşadıklarımız bize kendi projelerimizi hayata geçirme iradesiyle hareket etmeden bu meselelerin üstesinden gelemeyeceğimizi göstermiştir. Bunun bir güç ve imkan işi olduğunu biliyoruz. Bugün çözümünde zorlandığımız sorunların üstesinden gelebilmemizin yolu da 2023 hedeflerimize ulaşmamızdan geçiyor. Bu konuda en büyük görev TBMM'ye düşüyor. Ülkemizin önünü açacak, 2023 hedeflerimize ulaşmamıza katkı sağlayacak her hususta Meclis'imiz öncü olmalıdır. Bunun için mümkünse yeni bir Anayasa'yı en azından kapsamlı bir Anayasa değişikliğini süratle hayata geçirmeliyiz. Anayasa değişikliği konusunda Meclis bünyesinden halen süren çalışmaları olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu çalışmanın kapsamı genişletilerek bir an önce sonuçlandırılması, milletimizde Meclis'imizin uzlaşmayla yapısal değişimi başarabileceği yönünde bir umudun filizlenmesini sağlayacaktır. Bir cumhurbaşkanı olarak, Anayasa ve İç Tüzük çalışmalarını desteklediğimi, destekleyeceğimi belirtmek isterim" diye konuştu.

"TBMM ÜYELERİNİN BÖYLE BİR HAKKI HİÇ YOKTUR"

Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik eleştirileri değerlendiren Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı makamını ve mekanını yıpratmaya yönelik çabaları üzüntüyle karşılıyorum. Burada hedef alınan şahsım değil, milletimizin hür iradesiyle yaptığı tercihtir. Hiç kimsenin özellikle de kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin böyle bir hakkı hiç yoktur. İnşallah bugünden sonra bu anlamsız tartışmayı da geri bırakmış olacağımızı ümit ediyorum" dedi.

"DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ, SURİYE'DEKİ SORUNUN SEBEBİ DEĞİL SONUCUDUR"

Suriye krizinde Avrupa ülkelerinin sınıfta kaldığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin Suriye konusundaki pozisyonu en başından beri nettir. Daha önce Afganistan'ın harap olmasına yol açan El Kaide'den türeyen DEAŞ terör örgütü, Suriye'deki sorunun sebebi değil; sonucudur. DEAŞ, Suriye ve Irak üzerinde hesabı olan herkesin kullandığı elverişli bir malzemeden ibarettir. Kendi ülkelerindeki radikal unsurları bilinçli bir şekilde Suriye ve Irak'a yönlendiren kimi ülkeler, mülteciler ve terörün küreselleşmesi başta olmak üzere sorunun sonuçlarıyla yüzleşmekten ısrarla kaçınıyor. Buna karşılık özellikle Avrupa ülkeleri bu insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır" açıklamasında bulundu.

"PKK İLE DEAŞ'IN ÜLKEMİZDE YOĞUNLAŞAN EYLEMLERİ BİZİ MECBUR BIRAKTI"

Fırat Kalkanı harekatına ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Fırat Kalkanı harekatı Suriye'deki terör örgütlerinin hepsine karşı, bölge halkıyla birlikte başlattığımız meşru bir operasyondur. Cerablus'tan başlayarak, batıya ve güneye doğru süren bu operasyonla hedefimiz bu bölgede ilk etapta 5 bin kilometrekare büyüklüğünde terör örgütlerinden arındırılmış bir güvenli bölge tesis etmektir. Suriye toprakları bu şekilde adım adım güvenli hale getirildikçe terör sorunu da çözüme kavuşacaktır. Güney sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoru ve PKK ile DEAŞ'ın ülkemizde yoğunlaşan eylemleri bizi bu projeyi kendi imkanlarımızla uygulamaya mecbur bıraktı. DEAŞ'ın karşısına ısrarla bir başka terör örgütü olan PYD/YPG'yi çıkarmaya çalışanların tezleri Fırat Kalkanı operasyonuyla geçerliliğini yitirmiştir"

"TÜRKİYE OLARAK MASANIN DIŞINDA KALAMAYIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Benzer bir oyun Musul'da da sahnelenmeye çalışılıyor. Şii milisler ve PKK'nın uzantısı durumundaki terör örgütü mensuplarıyla sahnelenmeye çalışılan bu oyunun da bozulması gerekiyor. Zira Musul'un hemen kuzeyinde Telafer var. Burası da Türkmenlerden oluşuyor. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telafer'i de hedeflediğini burada özellikle hatırlatmak istiyorum. Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Masada olmaya mecburuz. Onlar orada sonuç belirlemek istiyor. Biz artık bundan sonra buna seyirci kalamayız. Bunun kararını da işte burası verecek"

"ABD KONGRESİ'NİN YASAYI ONAYLAMASI BÜYÜK TALİHSİZLİK"

ABD'nin Türkiye’ye yönelik son dönemlerdeki tutumunu eleştiren Erdoğan, "Bilhassa son dönemde ABD'nin bölgemize yönelik patikalarında ciddi bir tutarsızlık ve çok başlılık işaretlerine şahit oluyoruz. ABD yönetiminin bir kısmı ısrarla Suriye'de ve Irak'ta PKK, PYD, YPG terör örgütüyle ortak çalışma yürütürken, bir kısmı da bizim hassasiyetlerimize daha yakın politikalar izliyor. ABD'deki başkanlık seçimlerinden kaynaklandığı anlaşılan bu sorunun ülkemizin hayati çıkarlarına kalıcı zararlar vermeden çözümü için gayret göstermeyi sürdüreceğiz. Bu süreçte ABD Kongresi'nin Suudi Arabistan'a 11 Eylül saldırıları sebebiyle dava açılmasına imkan veren bir yasayı onaylaması da büyük bir talihsizliktir. Bu yasa hukukun evrensel bir kabulü olan suçların şahsiliği ilkesine alenen aykırıdır. Devletlerin egemenlik hakları konusunda tehlikeli bir tartışma başlatma potansiyeli olan bu yanlış adımdan bir an önce dönülmesini bekliyoruz" diye konuştu.

"BU TAVIR AB'NİN TÜRKİYE'YE VERDİĞİ SÖZÜ TUTMAK İSTEMEDİĞİNİN İLANI"

Vize serbestisi üzerinden Avrupa Birliği (AB)'ne de seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ekim ayı AB ile ilişkilerimiz bakımından önemli bir tarihtir. Vize serbestisi uygulamasının bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. Birlik, tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda terörle mücadele gibi Türkiye için hayati bir konunun sürecin ön şartı haline dönüştürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu tavır AB'nin Türkiye'ye verdiği sözü tutmak istemediğinin ilanıdır. Kendileri bilirler. Ülkemizin ısrarla kapıda bekletilmesi kolay değil 53 yıl, AB'nin bizimle ilgili gerçek niyetini göstermiştir. Diplomatik cambazlıklarla üste çıkmaya çalışmanın gereği yoktur. Lütfen Avrupalılar kafalarındaki farklı niyetlerin günahını bizim üzerimize yıkmaya çalışmaktan vazgeçsinler. Bizim hukukun üstünlüğüyle, hak ve özgürlüklerle, insan haklarıyla hiçbir sorunumuz yoktur. Olmayacaktır. AB objektif bir değerlendirmeyle Türkiye'yi tam üye yapacaksa bunun önünde hiçbir engel bulunmuyor. Biz buna hazırız fakat böyle bir niyeti olmadığı halde akıl, mantık dışı dayatmalarla bizi oyalamaya devam edeceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Artık bu oyunun da sonuna geldik. Türkiye ile veya Türkiye'siz yola devam seçimi kendilerine aittir. Kurnazlık yapıp sorumluluğu bizim üzerimize yıkmaya çalışmasınlar"

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!