Taş devrini bebek kemikleri anlatıyor

Güncelleme Tarihi:

Taş devrini bebek kemikleri anlatıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2008 00:00

Aşıklı Höyük’te bir evin tabanında bulunan çocuk kemiklerinin toplumun inanış, barınma ve yaşam koşulları hakkında önemli ipuçları verebileceğinin altını çizen Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Özbek bebek ölümlerinin toplumun nabzı olduğunu söyledi.

AŞIKLI Höyük’te bir evin kille sıvalı tabanının altında bulunan çocuk kemiklerinin cinsiyeti, yaşı ve ölüm nedenini anlamak için kendisine gönderileceğini belirten Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Özbek bu bölgenin yaklaşık yirmi yıldır kazıldığını ve şimdiye kadar 68 iskelete ulaşıldığını ifade etti. Aşıklı Höyük’ün Cilalı Taş Devrine ait kalıntılar içerdiğini belirten Özbek, "Aşıklı Höyük 1989 yılından beri kazılıyor. Önümüzdeki sene 20. yıl kutlamaları yapılacak. Şimdiye kadar bu bölgeden 68 iskelet çıktı. Bu iskeletlerin 30’u bebek" dedi.

Gerçek oranların bu sayının çok üstünde olabileceğini belirten Özbek şöyle konuştu:

"Çünkü bebek iskeletleri yetişkinler kadar iyi korunamıyorlar. Parçaları çok küçük olduğu için kazılarda çıkartılmaları daha güç. Anadolu’nun Cilalı Taş devrine ait bebeklerinin önemli bir kısmını elimizde bulunduruyoruz. Çok geniş bir laboratuvarımız var. Varsa kronik hastalık ya da sakatlıklarını, ölüm nedenini, yaşını, cinsiyetini öğrenebiliyoruz. Arkeologlarla temas kurarak iskeletin tüm demografik bilgilerini çıkarıyoruz. Nasıl gömüldüğü, yanında hediyeler olup olmadığı bize ölümden sonra neler yaşandığını anlatmaya yardımcı oluyor. Aşıklı Höyük’te iskeletler basit toprak içine konmuş. Bu yerel bir adet olabilir. Anadolu’da başka bölgelerde çömlek ya da sepet içinde özenle gömülmüş iskeletler de bulduğumuz oluyor."

En önemli eksik antibiyotik

Eskiye ait en önemli eksikliğin antibiyotik olduğunu vurgulayan Özbek, "Yaşam koşulları zordu, beslenme imkanları kısıtlıydı, hijyen kavramı yoktu. Akut ve kronik rahatsızlıklar vardı. Zaten bir hastalığın iskelette tespit edilebilmesi için kronik olarak seyretmesi gerekir ki iskelete yansıyacak zamanı bulabilsin" dedi. Yapılan kazılarda daha çok çocuk ve bebek iskeletleri çıkardıklarını belirten Özbek şöyle konuştu:

"Eskiden ölen bebekler yetişkinlerden ayrı bir yere gömülüyordu. Bazı toplumlarda bebek adam yerine konmaz ve sağlıklı görünmüyorsa bir köşeye atılırdı. Yaptığımız kazılarda çöpe atılmış iskeletler buluyoruz. Bulunan iskeletleri inceleyerek toplumun inanış sistemi, ölü gömme adetleri, yaşam ve barınma koşulları, beslenme alışkanlıkları hakkında önemli ipuçları yakalamak mümkün."

Geçmişten ders alınmalı

Geçmişten alınması gereken dersler olduğunu belirten Özbek, "Ancak doktorlar bu perspektife sahip değiller. Doktor ve bilim adamı birbirinden farklı kişilerdir" dedi. Bugünkü bebeklerle Cilalı Taş devrindeki bebeklerin temelde aynı sebeplerden öldüklerini ifade eden Özbek sözlerine şöyle devam etti:

"Bebek ölümleri toplumun nabzıdır ve toplum bu konuya çok dikkat eder. Bu oran gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde farklı çıkar. Kısaca söz konusu oran ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir. Mesela Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde bebek ölüm oranları ciddi şekilde dikkate alınır."

Günümüzde de bebek ölümlerinin belli dönemlerde görüldüğünü belirten Özbek, "Son dönemde yaşanan 13 bebeğin ölümü aslında ciddi bir rakam. Nedeni enfeksiyon. Ancak insanlar doğan 13 bebeğin hepsi öldü sanıyor. Halbuki belki yirmi bebek doğdu ve onüçü öldü. Diğer bebeklerin doğuştan gelen bir bağışıklığı vardı. Kısaca her devirde olumsuz sağlık koşulları yüksek bebek ölümlerini beraberinde getiriyor. Hijyen koşullarını maksimum düzeyde tutmak en önemli şart" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!