Güncelleme Tarihi:
Başkentin yaşayan tarihi Ankara Kalesi’nde bulunan dükkânlar, vatandaşlara nostalji yaşatıyor. Koyunpazarı Çarşısı’nda bulunan dükkânında kişiye özel hediyeler tasarlayan Ali Ertürk, namıdiğer ‘Hattat Ali Bey’ de geçmişi günümüze taşıyan hattatlık sanatını yaşatıyor olmaktan memnun. Ertürk’ün tek sitemi ise hattatlık-kaligrafi sanatına yeni neslin ilgisinin az olması.
HAYALDEN GERÇEĞE
Geçmişten günümüze ulaşan hat-kaligrafi sanatını tarihi Kale Mahallesi Koyunpazarı Sokağı’nda yaşatan Ali Ertürk, Hürriyet Ankara’yı konuk etti. Uzun yıllardır kaligrafi-hat sanatıyla ilgilenen Ertürk, emekli olduktan sonra çeşitli objeleri kişiye özgü tasarlayıp, satabileceği bir dükkân hayâl etti. Bu işin ruhuna en uygun yerin ise Ankara Kalesi ve civarı olduğuna inanan Ertük, Koyunpazarı Sokağı’nda atölyesini açarak ‘Hattat Ali Bey’ oldu.
YÜZYILLIK SANAT
Osmanlıdan günümüze kadar gelen ve usta çırak ilişkisiyle gelişen hat sanatının inceliklerini Anlatan Ertürk, şunları söyledi:“Hattatlık sanatının varlığı yüzyıllar öncesine kadar dayanıyor. Özetle güzel yazı sanatı. Yazı ve çizgilerle icra ediliyor. Hat sanatında yazı takımı, aharlı kağıt, mürekkep, lika, hokka, celi kalem ve mühre gibi çeşitli malzemeler kullanılıyor. İki tip yazı var. Biri Arapça hat, diğeri de Latin hat sanatı. Arapça ismi hat sanatı, Latince ismi ise kaligrafi olarak geçiyor. Atölyemde ağırlıklı olarak Latin hattını kullanıyoruz. Dünyanın her yerinde güzel yazı dediğimiz şey zaten var. Yazı güzel bir şekilde sunulduğunda karşı tarafta bir etki bırakıyor. Eskiden matbaanın olmadığı dönemlerde insanlar, eserlerinin çoğunu kendi yazıyordu. Matbaa kullanımı ortaya çıkınca, doğal olarak kaligrafiye rağbet azaldı.
'ALIN YAZISI HARİÇ HER TÜRLÜ YAZI YAZILIR'
“Dükkânım aynı zamanda bir atölye” diyen Ali Ertürk, “Burada tabaktan, kapı süsüne hatta kişiye özel tasarlanmış pirinç tanesine kadar aradığınız her türlü hediyelik eşyayı bulabilirsiniz. Pirincin üzerine bile isim yazıyoruz. Dükkânımızın kapısında yazıldığı gibi ‘Alın yazısı hariç her türlü yazı yazılır.’ İnsanlar bu yazıyı görüp gülümseyerek atölyemize geliyor. Yazın gelmesi ile birlikte özellikle Ankara Kalesi’ne turist akını oluyor neredeyse. Hem yabancılar hem de Almanya’dan gelen Türkler var. Özellikle onların dönüş dönemleri yaklaştığı için beraberinde hediyelerini de götürmek istiyorlar. Aynı zamanda milletvekillerine, büyükelçilere de hediyelik eşya tasarlayıp gönderiyoruz. Yani her daim talep gören bir sanat fakat şunu belirtmekte fayda var; günümüzde yeni neslin hattatlık sanatına olan ilgisi az. Gençlerden ziyade daha çok orta yaş grubunun ilgisi var. Fakat yeni hattat ustaları yetişmiyor diyemeyiz çünkü bu sanat geçmişten günümüze bir köprü niteliğinde” diye konuştu.
GİDİLECEK İKİ YERDEN BİRİDİR
Hattatlık ve kişiye özgü tasarımlarını sürdürmekten dolayı mutlu olduğunu belirten Ertürk, Ankara Kalesi’ne olan tutkusunu ise şöyle anlatıyor:“Atölyemi, başka bir yerde açmayı düşünmedim çünkü yapacağım işin ruhunu, enerjisini en iyi Ankara Kalesi yansıtıyor. Kale Mahallesi hem şehir dışı hem de yurt dışından gelen turistlerin adeta uğrak noktası. Bana ‘Ankara’da nereye gidilir’ diye sorulduğunda iki yeri söylüyorum. İlki Anıtkabir ikincisi ise Ankara Kalesi.”
GEÇMİŞE YOLCULUĞUN ADRESİ ANKARA KALESİ
ANKARA KALESİ’nde esnafların ahilik geleneğini yaşattığını söyleyen ‘Hattat Ali Bey’, “Şöyle bir dükkânlara bakın göreceksiniz hemen hemen hepsi nostaljiyi yaşatıyor. Burada sadece yürüyüş yapmıyorsunuz aynı zamanda geçmişe de yolculuk yapıyorsunuz. Bu mahallenin her şeyden evvel yaşanmışlığı var. Koyunpazarı Çarşısı oldukça tarihi bir çarşı. Dediğim gibi buranın bir ruhu var ve burada esnaflık yapmaktan son derece memnunum” dedi.