Ferhat DEMİRCAN / A.A.
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2008 00:00
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün depolarındaki binlirce tarihi eser kadınlardan oluşan bir ekip tarafından onarım altına alındı. Eserler bakımları yapılararak sergilenebilir hale getirildi.
DEPOLARDA çürümeye yüz tutan paha biçilmez binlerce halı ve kilim, kırık çini ve avizeler, tahrip olmuş ahşap oyma eserler ile şamdan ve tombaklar, Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde kadınlardan oluşan ekip tarafından onarılıyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Müzeler Şube Müdürü Suzan Bayraktaroğlu, Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarında yıllar önce çürümeye terk edilen binlerce tarihi vakıf eserinin, Ankara Vakıf Eserleri Müzesi bünyesinde oluşturulan "Eski Eser Hastanesi"nde bakım ve onarımının yapılarak sergilenebilir hale getirildiğini belirtti.
Paha biçilemez değere sahip olmalarına karşın yıllarca bakımsız kalmış antika halı ve kilimler, tarihi değeri olan çini, şamdan, avize ve tombaklar, el yazmaları, para keseleri, yurt dışına kaçırılmış ve geri alınmış eski eserlerin kadınlardan oluşan uzman ekip tarafından sergilenebilir hale getirildiğini anlatan Bayraktaroğlu, şunları kaydetti:
"Eski Eser Hastanemizde görevli arkadaşlarımız arasında sanat tarihçisi, halı uzmanı ve arkeologlar bulunuyor. Burada çalışan uzman arkadaşlarımız son birkaç yıl içinde vakıf cami ve mescitlerdeki kullanılmayan 55 bin halı ile 35 bin kilimi tek tek inceledi ve bunlar arasından antika değeri olan 2 bin 600 halı, 2 bin kilimi kültür yaşamımıza kazandırdı. Ayrıca, etnografik nitelikte 8 bin 900 halı ve 8 bin 400 kilim tespit edildi. Bu halı ve kilimler laboratuvarımızda temizlendi. Yine son birkaç yıl içinde restore edilerek müzeye dönüştürülen vakıf abide eserleri bünyesinde sergilenmeye başlandı. Bu kültür hayatımızın zenginleştirilmesine yönelik çok önemli bir katkıdır."
Bayraktaroğlu, envanterde onarılması gereken birçok eserin daha bulunduğunu, uzmanların bunların onarımını yapmaya devam ettiklerini, onarımı tamamlanan bu eserlerin de vakıf eserleri müzelerinde sergileneceklerini dile getirdi.
Vakıf eserlerinin yeniden kazanılmasının halkın kültür seviyesinin yükseltilmesi ve beğenisinin gelişmesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Bayraktaroğlu, özverili çalışmalar sonucu göz önüne çıkarılan nadide eserleri görmek üzere herkesi müzeye beklediklerini söyledi.
Müze sayısı 30 olacak
Depolarda çürüyen ya da tarihi eser kaçakçılarının elinde büyük zararlar gören binlerce eser, "Eski Eser Hastanesi"nde konservasyonları yapıldıktan sonra, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt’ın çabalarıyla sayısı 10’u aşan vakıf eserleri müzesinde sergileniyor.
Vakıf eserleri müzelerinin sayısının, restorasyonları tamamlanan vakıf abide eserleriyle yıl sonunda 30’u bulacağı bildiriliyor.
Görkemli vakıf abide eserleri bünyesinde oluşturulan müzelerdeki eserler, sergilenmenin yanı sıra bilim adamları ve araştırmacıların bilimsel çalışmalarına da açılıyor.
Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, Sahip Ata Vakıf Müzesi (Konya), Şeyh Şaban-ı Veli Vakıf Müzesi (Kastamonu), Mevlevihane Vakıf Müzesi (Tokat), Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi ile Selimiye Vakıf Müzesi (Edirne) son yıllarda kapıları halka açılan vakıf eserleri müzeleri arasında yer alıyor.
Bu müzelerin dışında, Vakıflar Genel Müdürlüğünün İstanbul’da Halı Müzesi, Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi, Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi, Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi bulunuyor.
Aşeviydi müze oldu
MİMAR Kemalettin’in eseri olan ve birkaç yıl öncesine kadar bir bölümü aşevi olarak da kullanılan tarihi "Hukuk Mektebi" binası Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek, değer biçilemeyen şamdanlar, el yazmaları, tombaklar, çini panolar gibi çok değerli eserlerin bulunduğu modern müzeye dönüştürüldü.
Çeşitli yörelerden 16. yüzyıla ait bir adet ejderli Kafkas halısı, 17. yüzyıla ait Ladik ve Kula Seccadesi, yıldızlı ve madalyonlu Uşak halıları, 18. ve 19. yüzyıllara ait Milas, Bergama, Gördes tek ve çift mihraplı seccadeler, Kırşehir, Mucur, Çanakkale (çarklı elek, turnalı baratlı, oklu) halıları ve 18. yüzyıla ait "İzmir" adıyla tanınan Uşak halıları ile Doğu Anadolu Yörük halıları, Anadolu’da doğudan batıya, kuzeyden güneye dağılan çeşitli boy ve oymaklar tarafından dokunan "geleneksel kilimler" olarak adlandırılan ortalama 200-250 yıllık kilim, zili ve sumak gibi dokumalardan örneklerin yer aldığı 45 yaygı da sergileniyor. Çağdaş müzecilik anlayışıyla düzenlenen ve teknolojik olarak da desteklenen müzeyi gezenler, eserlerin özelliklerini 5 farklı dilden dinleyebiliyor.