Ateş YALAZAN
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2008 00:00
UZUN yıllara yayılan bir mücadele... Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bundan 14 yıl önce göreve gelmesinin hemen ardından amblemi değiştirmesiyle başladı.
Yazıişleri Koordinatörümüz Yaşar Sökmensüer, "krizin kronolojisini" yazdı.
Bitmeyen, akılları karıştıran, tekrarlarla bıkkınlık veren bir mücadelenin haritası bu.
Mücadelenin bir tarafında bu kentte yıllardır kullanılan ve "siyasi-sosyal-kültürel açıdan belli bir grubun görüşünü temsil eden herhangi bir mesaj ya da imanın yer almadığı" Hitit Güneşi var. Ve bu amblemin kent açısından simgelediği kimliği savunanlar.
Diğer tarafta ise, valiliği, mahkemeleri, kurumları, kendisi dışındaki tüm siyasi partileri, hatta mensubu olduğu partinin bazı bakanlarını bile karşısına almak pahasına kenti simgelemeyen, ifade etmeyen, zorlama amblemi savunan bir belediye yönetimi.
Biz gazeteciler bile yaşanan yargı sürecinin detaylarını hatırlamakta güçlük çekiyoruz.
KARARDAKİ BİR CÜMLE
Son olarak Ankara 3.İdare Mahkemesi, Başkent’in amblemini Hitit Güneş Kursu yerine Atakuleli camili amblemle değiştiren Belediye Meclisi kararını iptal etti.
Mahkemenin kararındaki bir cümle dikkat çekiciydi.
Kararda, belediye meclislerinin amblem, bayrak ve flama belirleme konusunda yetkili olduğu belirtiliyor ancak demokrasilerin ve güçler ayrılığı ilkesinin en temel kuralı hatırlatılıyordu:
"Bu yetkinin usul ve amacına uygun olarak kullanılması yönünde yargısal denetim de vardır."
Kararda ayrıca, şu anda kullanılan amblemin, "Ankara’nın tarihsel, kültürel derinliği ve ağırlığı ile orantılı biçimde tanıtıcı bir öge olarak kabul edilemeyeceği" de vurgulandı.
Yani...
Tarihe uygun değil.
Kültürel derinliği yansıtmıyor.
Bu açılardan tanıtıcı olamaz.
Bir başka deyişle, Ankara’ya giydirilmek istenen kimlikle bir doku uyuşmazlığı var amblemin.
Bugün Ankara Hürriyet’te Gökçek’in bu konudaki açıklamalarını okuyacaksınız.
Bizlerin de başlığa çektiği çok ilginç bir sinyal veriyor Gökçek.
"Yeni bir amblem mi yapalım onlara karar vereceğiz."
İlk bakışta umut verici gelebilir bu açıklama.
Ancak...
Gökçek, ısrarla "Hitit Güneşi’ni kullanmayacağım" demek istiyor.
Şimdi Gökçek, yeni bir amblem yaptırır ve içine Ankara Kalesi, Augustos Tapınağı’nın yanısıra yine bir minareli cami motifi koyarsa bu kentin kimliğine, karakterine, var oluş nedenlerine uygun bir adım mı atmış olacak?
Tabi ki hayır.
Umarız Gökçek, artık bu kentin kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle, aydınlarıyla, yani bu kentle inatlaşmaktan vazgeçer.
Ve artık 14 yıllık tartışmayı sonlandırır.
Köpeğinizle şakalaşmayın
KAZAN Belediyesi geçen ay içinde sokak hayvanları için rehabilitasyon merkezi kurdu.
Yani hayvan barınağı.
Kazan’ın nüfusu 36 bin 147.
Alkışlamak gerekiyor.
Her ne kadar yasal zorunluluğu yerine getirmiş olsa da, günümüzde görevini yapanları bile alkışlamak gerekiyor.
Koca Büyükşehir Belediyesi bile yeni kurdu hayvan barınağını.
Sendeyolla’nın aktif gönüllü muhabirlerinden Fatih Karaç, OSTİM’den bir enstantane gönderiyor.
Bobi, Belçika Kurdu. Güneşin keyfini çıkarıyor.
Aynı günlerde bir okurumuz Yalçın Bayer’e yazmış.
Bir bardaki gürültüden şikayet ediyor.
Şikayet uzuyor, sokaktaki bir köpeğe kadar ilerliyor.
Okurumuz diyor ki:
Bunlara ilaveten bir de köpek sorunumuz var. Son bir kaç haftadır ortaya çıkan bir köpekle şakalaşmalar ve köpeğin durmadan havlama sesleri."
Elbette ki gece havlayan köpekler uyku kaçırabilir.
Ama köpekler kendiliklerinden ortaya çıkmıyorlar. Onları ya sahipleri sokağa bırakıyor ya da kentte bazı belediyelerin kısırlaştırma yapmamaları nedeniyle sayıları geometrik artıyor.
Okurumuz diyor ki sonra:
"Oturduğunuz binada köpekli bir ev olsa ve bu köpek bütün gece havlasa şikayet edeceğiniz merciler var. Köpeğin binadan gitmesini sağlayabilirsiniz."
İşte o evden giden köpekler, sokakta ortaya çıkıyor.
Ve okurumuza göre köpeklerle ilişkilerimizde ciddi olalım.
Sakın ha...
Onlarla şakalaşmayın.