ONLAR Türk Tiyatrosu’nun en önemli isimlerinden Nejat Uygur’un oğulları. Haftanın bir günü televizyon ekranlarında yaptıkları şov programıyla evlerimize konuk oluyorlar. Haftanın diğer günleri ise tiyatro sahnesinde seyirciyle buluşuyorlar. Daha çok politikacıları hicvettiği oyunlarıyla tanıdığımız Nejat Uygur’un oğulları Süheyl ve Behzat, bu çizgiden biraz uzaktalar. Biz de, "Burayı evimiz olarak görüyoruz" dedikleri Maltepe’deki Akar Otel’in lobisinde gerçekleştirdiğimiz röportaja bunu sorarak başladık.
Nejat Uygur’u politik esprilerin ağırlıkta olduğu oyunlarıyla tanıdık. Bu çizgiden uzaklaştınız gibi.B.U: 70’li yıllarda siyasi eleştiriler daha rahat yapılabiliyordu. Siyasi malzemeler şimdiki kadar kritik değildi. Şimdi iş biraz daha tehlikeli bir boyuta geldi. Bu dönemde siyasi espriler yapmak, çok tehlikeli bir noktaya götürebilir. Söyleyeceğiniz bir söz, insanlarda antipati yaratabilir. Ortam gerilebilir. Temkinli olmamız lazım. Biz tiyatrocular her zaman için muhalefetizdir. Muhalefet yaparken, babamızdan öğrendiğimiz gibi, hiç kimsenin onurunu kırmadan yapma gayreti içerisindeyiz.
S.U: Eskiden belli partiler vardı. Her şey daha karikatürize idi. Siyasi liderlerin taklitleri daha rahat yapılabiliyordu. Şimdi taklidi yapılabilecek tip de yok.
Geçmiş yıllarda yapılan tiyatroya bir özlem duyuyor musunuz?
S.U: 70’lerden 80’lerin ortalarına kadar yığınla tiyatro vardı. Gazanfer Özcan, Nisa Serezli, Tolga Aşkıner, Müjdat Gezenler, Muzaffer Hepgüler, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Nejat Uygur... Bu tiyatroların hepsi de dolu dolu olurdu. Şimdiye bakacak olursak tiyatrolarda çok ciddi anlamda bir azalma var.
Tiyatrocular tembelleştiTelevizyonda alışılmışın dışında bir program yapıyorsunuz. Bunun tarzını siz mi belirlediniz?S.U: Şahane Pazar, zaman içinde kendi formatını kendi oluşturdu. Behzat’la birlikte televizyondaki klasik eğlence anlayışını yıktık. Sanatçı konuk etmenin dışında ne yapabiliriz diye düşündük. Çeşitli oyunlar ekledik. Bu oyunları sürekli değiştirdik. Bunu da bu 15 seneye yaydık. Sürekli yenilendik. Seyirci, "Bakalım bu hafta Uygur Kardeşler ne yapacaklar" diye bir beklenti içine girmeye başladı.
Sinema projeniz var mı?S.U: Şimdi moda sinema. Sinemayla ilgili projeler geliyor. Yapmış olmak için yapmak istemiyoruz. Eğer iyi proje gelirse değerlendirebiliriz. Sırf modaya uymuş olmak için beğenmediğimiz bir filmde oynamayız.
Bir de albüm çalışmanız olmuştu. B.U: Kötü Şarkılar albümümüz o dönem en çok satanlar arasındaydı. Biz bunu para kazanmak için değil keyif aldığımız için yaptık. Şimdi siyasi eleştirilerin olduğu bir albüm çıkarma projemiz var. Toplumu birleştirici ve uzlaştırıcı bir mantıktan yola çıkarak bir albüm yapmayı planlıyoruz. Albümün içine koyacağımız şarkılarda magazini de, kendi sektörümüzü de, kendimizi de, televizyonu da, siyaseti de eleştirmeyi düşünüyoruz. Ama esas mesaj uzlaşı olacak.
S.U: Mesajı mizahla verirseniz vatandaşın aklında daha kolay kalıyor.
Nejat Uygur geleneği Ekranda son derece uyumlu görünüyorsunuz. Ağabey kardeş olarak anlaşamadığınız, birbirinize kızdığınız zamanlar oluyor mu?
B.U: Biz ailemizden aldığımız terbiye gereği geleneklerimize sahip çıkan bir aileyiz. ben her zaman şunu bilirim: Süheyl benim büyüğümdür.Kavga ettiğimiz zaman da muhalif olduğum zamanda da bunu hiç unutmam ve saygı gösteririm. Ben de onun küçüğü olduğuma göre o da bana aynı şekilde sevgi ve saygı gösterir. Kader arkadaşlığı yapıyoruz, ortak bir inancımız var; Tiyatromuzu, Nejat Uygur geleneğini sürdürmek. Bizden sonra da çocuklarımız yapacak inşallah.
Nedir Nejat Uygur geleneği?B.U: Bence Nejat Uygur Türkiye’nin gerçek halk tiyatrocusudur. 7’den 70’e ayırt etmeden herkese hitap eden bir tiyatrodur. Nejat Uygur’un klasik tiyatro kalıplarını bozan bir tarz vardır.
S.U: Bazı tiyatrocu ağabeyler, Nejat Uygur’a da Uygur Kardeşler’e de çok kızarlar tiyatro kalıplarını bozduğu için.
B.U: Nejat Uygur, geleneksel Türk tiyatrosundan yola çıkmıştır. Ama asla birebir uygulamamıştır. Türk tiyatrosuna çağdaşlığı katmıştır. Şimdilerde çok moda olan interaktif tiyatroyu babam yine 70’li yıllarda yapıyordu. Şimdi televizyonda da yapılıyor. Kavuklu ve Pişekar’ın yaptığını şimdi yönetmen ve oyuncu yapıyor.
Komedi Dükkanı’nda Tolga Çevik’in yaptığı gibi mi?
B.U: Tolga’yı çok başarılı buluyoruz. Okan Bayülgen "Bu modeli benden aldılar" dedi. Amerika’dan alındı dendi. Aslında yapılan, geleneksel tiyatromuzda olan Kavuklu Pişekar ilişkisidir. Ama kimse, yaptıkları işin havası bozulmasın diye bunu söyleyemiyor. Niye özümüzü inkar ediyoruz anlamıyorum. Bu İsmail Dümbüllü’nün yaptığı, daha sonra da Nejat Uygur tiyatrosunda yapılan iştir. Biz de yıllardan beri tiyatromuzda bunu devam ettiriyoruz.
Siyasetçiler daha vefalıNejat Uygur’un sağlığı nasıl?S.U: Bundan birkaç hafta önce bir gazetede, "Nejat Uygur evlatlarını bile tanımıyor" diye bir
haber çıktı. Bu bizi çok üzdü. Hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. Babam Nejat Uygur evlatlarını çok iyi tanıyor. Eve gelen eski dostlarını çok iyi tanıyor. Sağlık durumu da her geçen gün daha iyiye gidiyor. Konuşabiliyor. Şuuru, bundan 9-10 ay öncesine göre çok daha iyi.
Hastalığı süresince dostlarından beklediğiniz ilgiyi gördü mü?S.U: Sanatçı ağabeylerimiz, kardeşlerimiz bizi gördüklerinde hemen soruyorlar, "Nejat Baba nasıl, ahh işte gelemedik ziyaretine." Hayır, böyle bir şey yok. Bu işler telefon açmakla ya da bizi görünce sormakla olmaz. Bu ülkeye bir daha Nejat Uygur gelmeyecek. Müjdat Gezen, Ali Poyrazoğlu, Levent Kırca, genç tiyatrocular. Nejat Uygur’un evine ziyarete geleceksin. Nejat Uygur seni görsün, morali yerine gelsin.
Ankara seyircisi her şeye gülmez35 yıla yakın süredir ralıklarla Ankara’da sahneye çıkıyorsunuz. Ankara seyircisini nasıl buluyorsunuz?B.U: Babam Nejat Uygur, Ankara seyircisinin her zaman özel bir yeri olduğunu söyler. Bu Devlet Tiyatrosu ya da Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan kaynaklanıyor olabilir. Bu tiyatrolar seyirciyi çok iyi eğitiyorlar. Memur ve üniversite şehri olmasının da etkisi var. Ankara seyircisi çok özeldir, çok seçicidir. Her şeye gülmez. Biraz daha siyasi içerikli oyunları sever.
S.U: Biz Ankara’yı çok seviyoruz. Ankara çok daha güzel bir şehir görüntüsüne kavuşuyor. Eskiden "Ankara’ya gitmenin nesi güzel? İstanbul’a dönmesi" diye bir geyik vardı. Ben artık şunu söylüyorum, "Mümkünse Ankara’ya yerleşmesi daha güzel"
Yaklaşık bir haftadır Hipodrom’da program yapıyorsunuz. Ankaralılar’dan nasıl bir ilgi görüyorsunuz?S.U: Bizim gösterimiz saat 19.30’da havuzlu sahnede başlıyor ve her akşam tıklım tıklım doluyor. Ankaralılarla birlikte güzel eğleniyoruz. Her gösterinin ardından halkın içine giriyoruz. Bizi görünce hemen, "Babanız nasıl" diye sorup, "Bütün dualarımız Nejat Uygur’la" diyorlar. Bu bizi çok duygulandırıyor.
Yeni projeleriniz var mı?B.U: Biz önceden Ankara’ya geldiğimiz zaman üç dört ay sahnede kalırdık. Eski günleri özlüyoruz. Bu sezon Ramazanda Ankara’da iki kişilik bir tuluat gösterimiz olacak. Salon arıyoruz. Uygun bir yer bulursak Ramazan ayı boyunca Ankaralılar’la olacağız. Daha sonra da Süheyl-Behzat Uygur Tiyatrosu olarak yeniden geleceğiz. Bir de Akar Otel’in salonunda, haftanın belirli günlerinde bir kabare yapma projemiz var. Bu Ankara’da çok uzun yıllardır yapılmıyor. Ankara’da eğlence hayatının canlanmasına bir katkı olacağını düşünüyoruz.
Ziyarete gelen dostları azdıB.U: Bu olay gerçekten biraz canımızı acıtıyor. Tamam telefon açıp soruyorlar ama ziyarete de gelmelerini bekliyoruz. Sayın Başbakan, Ankara’da hastanede yatarken neredeyse her gün telefonla sordu. İstanbul’da da ziyarete geldi. Gençlik yıllarında babamın hayranıymış, oyunlarını kaçırmazmış. Demirel geldi, şapkasını hediye etti. Hatta babam şapkayı takıyor ve taklidini yapıyor. Sanatçı dostlarından da herkes aradı ama ziyarete gelenlerin sayısı biraz azdı. Siyasetçileri biraz eleştiriyoruz ama galiba onlar daha vefakar.
İşine sahip çık, çok çalış, asla pes etmeNejat Uygur’un size verdiği en önemli öğüt nedir?S.U: Çocukken babama tiyatro sanatçısı olmak istediğini söylemiştim. Bana, "İlk önce insan olacaksın" demişti. İşime sahip çıkmayı, çok çalışmayı, asla pes etmemeyi, insanları kırmamayı ve en önemlisi de insanların onurlarıyla oynanmaması gerektiğini öğretti.
B.U: Babam, bizi karşısına çekip birebir öğüt vermedi. Zaman içerisinde, babamla birlikte yaptığımız her şeyden bir ders aldık. Babam bize hiçbir zaman bizi bir kenara çekip, şunu yapacaksın, bunu yapacaksın demedi. Bunlar hep zaman içerisinde öğrenilen şeylerdi. Para yardımı doğru değil
Siz devletten para yardımı almayan bir özel tiyatrosunuzB.U: Biz Süheyl-Behzat Uygur Tiyatrosu olarak devletin özel tiyatrolara para yardımı yapmasını doğru bulmuyoruz. Biz para almak için devlete başvuruda bulunmuyoruz ve para da almıyoruz. Devletin özel tiyatrolara para desteği vermesi, tiyatrolar arasında ayrımcılık yapılmasına neden oluyor.
S.U: Devlet birine 50, öbürüne 100 lira yardım yapıyor. Bir de tiyatrolar arasında o fazla aldı da ben niye az aldım diye kavga çıkıyor. Sırf devlet yardımı alabilmek için tiyatro kuranlar var.