Siyah-beyaz Ankara'nın 'Hatıra Defteri'dir

Güncelleme Tarihi:

Siyah-beyaz Ankaranın Hatıra Defteridir
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2010 00:00

Tam da kentlerin hafızasını yitirmesini, ortak kültür ve belleğin “eski köhnedir-yeni iyidir” vurdumduymazlık duvarına çarpmasını konuşurken çıkageldi “Siyah Beyaz.” Siyah-Beyaz iyi bir film olmanın ötesinde, birkaç kuşak Ankaralının anılarını temize çekiyor, bir yandan da bar ortamının bile sosyal bir değer olabileceği gerçeğini hatırlatıyor. “Burası kamusal alan sayılmalı” diyen doktorun sözlerinde çok güzel ifade edildiği gibi.

Sinema üzerine yazan herkesin yaptığı eleştiriye bir şekilde aldığı cevap şöyledir: “O kadar biliyorsan gel kendin yap.” İşte Ankara Sinema Derneği’nin de başkanı olan ve sayısız festival güzelliğini başkentlilere yaşatan Ahmet Boyacıoğlu aynen öyle yapmış. Senaryosu kendisine ait olan “Siyah-Beyaz” filmini yönetmiş; hem de tüm Boyacıoğlu ailesine kamera önünde veya arkasında bir görev vererek.

Yalnızlığın panzehiri

Siyah-Beyaz, bar ortamında sosyalleşen farklı kesimden beş arkadaşı anlatıyor. Barın sahibi de bu grubun parçası, yani burası alışılagelmiş yerlerden değil. Farklılık olsa da, hayat duruşları, gerçek birey olma tavırları onları buluşturuyor. Ayrıca özel hayatlarındaki hüznün, yalnızlığa meyletmenin panzehiri de Siyah-Beyaz.
“Neden ille de Siyah-Beyaz” sorusunun yanıtını en iyi verecek olanlar 1980-1990 arası başkentte yaşayanlardır. O dönemde, entelektüel ortamıyla öne çıkan bar geleneği İstanbul’da olduğu halde, Ankara biraz geride kalmıştı. İlk kez Siyah-Beyaz bildik içkili bar ortamının sanat galerisi havasında ve entelektüel ruhla birarada varolabileceğini kanıtladı. Bar mafyası kavramının henüz oluşmadığı, her anlamda daha az kirlendiğimiz günlerdi onlar.

Ortak hafıza mekanı

İş sonrası mutlaka Siyah-Beyaz’a gidilir, anlamlı sohbetler yapılır, orası hız kesmediyse o zamanlar tiyatrocu Selçuk Yöntem’in işlettiği Replik Bar’a uğranırdı. Gecenin sonunda bir kısım eve döner, frene basmayanlar ise PM’e doğru yol alırdı. Sözün kısası “Siyah-Beyaz” her ne kadar diğer kentlere oranla Ankaralılar için daha derin ve anlamlı gelecek şeyler söylüyor görünse de, özünde “dünyayı değiştirmek isteyip başaramayan; ancak dünyanın da değiştiremediği insanların” hikayesini anlatarak ortak hafızamızı tazeliyor.
Üstelik görsel açıdan kusursuz Ankara çerçeveleri eşliğinde. Ben izlerken keşke kamera beş ana karakterin özeline detaylı eğilse ve dramatik yapı daha da sağlam kurulsa diye düşündüm, belki yönetmenin tercihi bu şekildeydi.

EV SİNEMASI

Ev sineması kavramı sayesinde DVD’nin değeri anlaşıldı. Bu hafta DVD raflarına yeni çıkan 2009 yapımı bir yerli ve bir yabancı film öneriyorum:

Julie ve Julia

Fransa’ya tayin olan bir diplomat eşi rolünde yine harikalar yaratan Meryl Streep aşırlıklı gastronomik ve duygusal bir öykü. Julia Child’ın Fransız yemekleri kitabındaki tarifleri pişirerek, sarsılan evliliğini kurtarmaya ve tekdüze hayatına bir amaç katmaya çalışan Julie rolünde Amy Adams da çok iyi. İzleyene kendini iyi hissettiren bir film, herkese tavsiye edilir.

Ejder Kapanı:

Türkİye’de doğru düzgün polisiye bir film olmadığını düşünenler varsa, gerilim dozu yerinde, atmosferi mükemmel kurgulanmış “Ejder Kapanı”nı kaçırmasın. Uğur Yücel-Kenan İmirzalıoğlu işbirliği bir kez daha saat gibi işleyen bir sinema diline aracılık ediyor. “7” filminden “Kuzuların Sessizliği” hatta “Olağan Şüpheliler”e uzanan bir çizgide; ama benzersiz İstanbul görüntüleriyle de bir o kadar yerli.

MİNİ SİNEMA REHBERİ

Gözlerindeki Sır


Kapanmış bir kriminal dosyayı hatırından çıkaramayan emekli sorgu yargıcı, anılarını yazmaya karar verirken, gerçekle kurgunun ve hafıza oyunlarının etkisinde kalacak bir yolculuğa çıktığını anlayacaktır. Arjantin sinemasına Oscar’da en iyi yabancı film ödülünü getiren “Gözlerindeki Sır” vizyonda.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını sinemacılar da unutmadı. “Kapımdaki Casus” ve üç boyutlu gözlüklerle izlenen “Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?” ailece izlenecek ve kesinkes çocukları mutlu edecek seçenekler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!