Güncelleme Tarihi:
Cermodern bünyesinde bulunan StüdyoCer’in kurulmasına öncü olan ve sanat yönetmenliğini yapan Erdal Beşikçioğlu, yönetmen olarak “Hayvan Çiftliği” oyunuyla bu akşam izleyici karşısına çıkıyor.
Öğrencilerin mezun olduktan sonra belki de hiç sahne deneyimi yaşayamadıklarını belirten Beşikçioğlu, bunun onların yetenekleriyle ilgili olmadığını, öğrencilere imkan sunulmadığını söyledi.
Ankara, Hacettepe ve Bilkent Üniversitesi mezunu yada öğrencisi 17 oyuncu adayıyla George Orwell’ın kitabından uyarlanan “Hayvan Çiftliği” eserini bu akşam sergilemeye hazırlanan Beşikçioğlu, oyunla ilgili Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtladı:
Bu oyunun seçilme sebebi nedir?
Bu oyunun seçilme sebebinin başında oyuncuların beden, ses ve hareket ritmi olmak üzere oyunculuğun tüm esas eylemlerini gerçekleştirme şansı bulmaları geliyor. Rejiye çok müsait olan bir metin. Ortaçağ’dan beri var olan din baskısı hiç değişmemiş. O yüzden seçtik.
Oyunda neden Ortaçağ çizgileri görüyoruz?
Sansürcü zihniyetin hala devam ettiğini düşünüyorum. Sansürün siyaseti olur mu? Kişi hak ve özgürlüklerin siyaseti olur mu? Onlar kazanılmıştır zaten. Oyun siyasi bir oyun. Ama altını çok fazla çizmedik. Baskıyı, faşizmi anlatıyor. Her iktidar kendi içinde kendi faşizmini doğuruyor. Faşizm sadece ileri sağ değildir. İleri solun da bir faşizm olduğunu anlatıyor bizim oyun. Sahnede tarafsızız. Herhangi bir taraftan bakmıyoruz. Zor bir oyun. Klasik bir tiyatro izleyicisi ‘oy başım şişti, aman tanrım’ diyecek. Yeni kuşak tiyatro izleyicisinin de hoşuna gidecek. İktidar, ezen ve ezilen olduğu sürece bu oyun eskimeyecektir. İktidar yandaşlarıyla birlikte var olur. Tercih edeceğimiz faşizmi seçeceğiz. Bu yüzden hiçbir zaman özgür olamayacağız.
Bu proje neden ortaya çıktı?
Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. Birkaç üniversiteden öğrencileri alıp onların mesleki gelişimi adına bir iş yapılıyor. Çocuklar okuldan mezun oluyorlar, belki bir daha hayatları boyunca sahneye çıkamıyorlar. Bu onların yetenekleriyle ilgili değil. İmkan sunulmuyor. Amacımız konservatuardan mezun olan öğrencilerin, profesyonel hayata atılmadan önce sahne deneyimini yaşamalarını sağlamak. Oyunda 17 tane çocuk var. Çok güzel bir süreç yaşadılar. Bana göre iyi performans sergiliyorlar. Onların azimleri, üç ayda göstermiş oldukları performans, hırs bile yeter. İnsanların bu çocukların ne yaptıklarını bilmesi lazım.
Oyunculuk ve yönetmenlik arasındaki fark nedir?
Oyuncu olduğunuz zaman sadece kendiniz için heyecanlanıyorsunuz, burada 17 kişi için heyecanlanıyorsunuz. Her birinde bir lafınız saklı. Bu başka bir şey, farklı bir duygu. Profesyonel bir iş yapsanız bu duygu kaşenizle doğru orantılı oluyor. Yönetmek oynamaktan daha iyi.
Tiyatro bir ticaret aracı mıdır?
Tiyatro özelde ticaret aracıdır. Reytingi olan kurtarır. Bizim için de öyle. Diyarbakır’da çok iyi işler yaptık, ödüller aldık. Ama ne zaman Ankara’ya geldik ve birileri sizi gördü, bir takım projeler önerilmeye başlandı. “Bir Deli’nin Hatıra Defteri” bizim tiyatroda öğrendiklerimizin bir karşı çıkışı aslında. O yüzden Deli enterasan oldu. Dizilerle birlikte popülerlik geldi. Bu bazen işimizi zorlaştırıyor. Deli’de insanlar Behzat Ç.’yi görmeye geliyor. İlk 15 dakika adamlara bunun Behzat Ç. olmadığını anlatmaya çalışıyorsunuz.
Popüler olmak size göre avantaj mı, dezavantaj mı?
Popülerlik, yaptığınız işin kitleyle buluşma imkanını kolaylaştırdı. Hayatımda zorlaştırdığı durumlarda var. Kızım Derin’le birlikte dolaşamıyoruz, hiçbir şey yapamıyoruz. Çünkü onun her dakika fotoğraf çektirdiği bir babasını görmesini istemiyorum. Ben de diğer babalar gibi sıradan takılmak istiyorum. O zaman onun zihninde de başka bir taraf oluşuyor. Bakıldığında popülerliğin artıları eksileri kafa kafaya gelir. Bir taraf yüksek gelse birini seçersin.
Klasik çerçeve sahne yerine neden böyle bir sahne olmasını istediniz?
Mekanın oyunu sınırlamasını seviyorum. Bir çizgi çiziyor. Sen de bütün mizansenlerini, hareket düzenini, biçimini, üslubunu bunun üzerine kuruyorsun. Prova süreci kendi içinde gelişen bir süreç. Bu süreci mekan başlattı.
Atölye ile ilgili çalışmalarınız devam edecek mi?
Burada başka arkadaşlarla ikinci atölye çalışmalarına devam etmek isterim. İkinci yılın sonunda burayı akademi haline getirmek istiyoruz. Evde oturup ne kadar güzel oynamışım kafasına giremem. Önemli olan buranın sahne haline dönüşmesiydi. Umarım iyi oyunlar seyrederiz. Bir bakarsın hava gazı fabrikasında da bir oyun sergileriz. Hava gazı fabrikası çok acayip bir yer olabilir. O binayı gördüğüm zaman Orwell’in 1984’ü canlanıyor. Hayvan Çiftliği’nden önce 1984’ü koyacaktık. Ama gençler için 1984 biraz ağır kaçacaktı.
Oyuna nasıl hazırlandınız?
Hayvan Çiftliği, etap etap gerçekleşen bir oyun. İlk etapta bedenlerin eğitilmesi gerekiyordu. Binnaz Dorkip’le yaptık bu çalışmaları. Hiç kullanmadıkları kaslarını kullandılar. Hepsinin vücutlarında değişmeler oldu. Bunu okulda yapamazsınız. YÖK’ün müfredatında böyle bir eğitimin olması mümkün değil. YÖK’ün konservatuarlar üzerinden kesinlikle ayrılmasını istiyorum. Her üniversite güzel sanatlar fakültesi kuruyor. Sahneye çıkmayan, oyuncuyla buluşmayan hoca öğrenciye ne verebilir ki.
İkinci etapta oyuncuların meydan sahne içindeki devinmeleri önemliydi. Oyuncuların teksi duyumsadıklarında hareket ve hallerini toparladık. Daha sonra detayların çalışılması gerekiyordu. Elvin, burada devreye girdi. Oyunculuktaki detayları, oyunculuğu parlatan nüansları ortaya çıkardı. Ben ilk iki etapta vardım sonra Elvin ilgilendi. Bu oyuncu adayları, hayatlarında bu çalışma disiplinini benimserlerse birçoğunu çok farklı yerlerde görebiliriz.
Elvin Hanım’la çatıştığınız zamanlar oldu mu?
Biz Elvin’le her zaman çatışırız. Oyun oynarken, Diyarbakır’da, okulda her daim yapılan işi algılayıp neden böyle yaptın sorusunu sorduğumuz insandır eşimiz. Böyle olunca da bazen onun verdiği cevap beni tatmin etmiyor, onun sorusuna benim verdiğim cevap da onu tatmin etmiyor.
Oyunu uyarlarken kitaba ne kadar bağlı kaldınız?
Oyunu bizim nefes aldığımız sınırlar içine uyarlamak istedik. Kitapta Napolyon iktidar olarak görülür. Ama Napolyon’un arkasında olan, onu kurgulayan başka bir kişi vardır. Bizim oylunda Cırtlak’tır. Napolyon da küçük bir saf çocuk ve tesadüfen kendisini devrimin içinde buluyor. Daha sonra Cırtlak’ın yönlendirmesiyle beraber yalnızlaşıyor.
17 oyuncu
Stüdyocer, konservatuardan mezun olan öğrencilere profesyonel oyunculuk hayatına atılmadan önce sahne deneyimi yaşatmak amacıyla kuruldu. Eserde, konservatuar mezunu yada hala öğrencisi olan 17 genç oyuncu adayı görev alıyor. Bu akşam ilk temsilini sunacak Hayvan Çiftliği’nde Arsal Mazmanoğlu, Adem Aydil, Ahmet Melih Yılmaz, Burak Küçükosman, Ayşegül Çaylı, Mertcan Semerci, Aytek Şayan, Naz Göktan, Eylül Akbulut, Cemre Burcu Tosun, Başak Vural, Esra Akbaş, Mihriban Seyhan, Buse Kara, Begüm Akova, Seda Bakan, Ayça Eren rol alıyor.
En büyük yardımcısı eşi
Yönetmen yardımcılığını Elvin Beşikçioğlu’nun yaptığı oyunun koreografisi Binnaz Dorkip’e ait. Zülal Süer Gökeri’nin yardımcı koreograf, Özcan Özer’in dramaturg olarak görev yaptığı eserde, müzikler Artun Ertük imzası taşıyor. Kostümleri Nalan Alaylı tarafından hazırlanan oyunun ışıkları Zeynel Işık’a ait. Barış Menküer’in ritim, Fatih Katırcı’nın sahne amiri, Musa Arslanali’nin reji asistanı olarak kadroda.