Mehmet Uğur Yüksel
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2011 00:00
Yılın merakla beklenen filmlerinden biri Salgın ve ölümcül virüslerin dünyayı kırıp geçirdiği çağımız için zombi ve hayalet filmlerinden daha korkutucu görünüyor.
Salgın
Contagion
Yönetmen: Steven Soderbergh
2011/ABD/106’BİR yanda Seks Yalanları, Kafka, Zor Hayatlar gibi bağımsız sinemaya yakın duran, bir yanda da Ocean’s serisi gibi ticari sinemaya seslenen filmler? Soderbergh’in değişen ve her seferinde şaşırtan bir sinema kariyerine sahip olduğu gerçek.
Film çekmeye 80’lerin ortasında başlayan ve her yıl en az bir filmle karşımıza çıkan Soderbergh, maceradan komediye, dramdan bilimkurguya hemen her türü denemiş, büyük bir iştahla film çeken bir yönetmen.
Soderbergh sinemasının en dikkat çekici özelliklerinden biri de dönemin en popüler yüzlerini bir araya getirmesi... Son filmi Salgın da, ancak bir Quentin Tarantino ya da Woody Allen filminde görebileceğimiz bir oyuncu kadrosu barındırıyor. Gwyneth Paltrow’dan fetiş oyuncusu Matt Damon’a, Laurence Fishburne’dan Jude Law’a, Kate Winslet’tan Marion Cotillard’a günümüzün tanınmış oyuncuları rollerinin büyüklüğüne ba kmadan Soderbergh’in filminde arz-ı endam ediyor.
Bir temas ve bir an sadeceHastalık taşıyan bir yolcuyla aynı uçaktaysanız ya da bakteri içeren nesnelere dokunmuş ve sonrasında farkında olmadan gözlerinizi ovuşturmuşsanız sinir bozucu bir soğuk algınlığı yaşayabilirisiniz; ama ya bu yaygın, masum etkileşimler çok daha kötü bir şey bulaştırırsa? Ve hızla dünya çapında bir şeye dönüşürse?
Beth Emhoff iş için geldiği Hong Kong’da, havaalanının barında kredi kartını garsona vermeden önce çerez kasesine uzanır. Sonra bir iş toplantısında tokalaşan insanları, ardından da kalabalık bir otobüste bir adamın öksürdüğünü görürüz. Bir temas ve bir andır bunlar. Ölümcül bir virüs bulaşmış ve başkalarına da yayılmıştır. Beth Minneapolis’e döndüğünde kendini iyi hissetmemektedir, uzun yolculuğun kendisini sarstığını düşünür yalnızca. İki gün sonra, Acil Servis’te hayatını kaybettiğinde doktorlar şok ve matem içindeki kocasına bunun nedeni hakkında en ufak bir fikirleri olmadığını söylerler.
Vakaların sayısı hızla artarÇok geçmeden, başkaları da aynı gizemli semptomları göstermeye başlar: Yoğun öksürük ve ateş, ardından gelen nöbet, beyin kanaması? Ve nihayetinde ölüm. Minneapolis, Chicago, Londra, Paris, Tokyo ve Hong Kong derken, vakaların sayısı hızla artar: Bir vaka önce dört, sonra on altı, ardından yüzler ve binler olur. Ortalama bir günde gerçekleşen sayısız insan etkileşimiyle güçlenen salgın tüm ülkelere yayılır. Küresel bir salgın patlak verir.
Soderbergh Salgın’da, bilinmeyen ve hızla çoğalan ölümcül bir hastalığın yayılmasının önüne geçilemezse, kişisel, ulusal ve küresel düzlemde neler olabileceğini sorguluyor. Film aynı zamanda, salgın nasıl başlar, nasıl hareket eder ve biz onunla nasıl başa çıkarız sorularını da ortaya atıyor. Yılın merakla beklenen filmlerinden biri Salgın ve ölümcül virüslerin dünyayı kırıp geçirdiği çağımız için zombi ve hayalet filmlerinden daha korkutucu görünüyor.
EV SİNEMASI
En İyi 5 Soderbergh FilmiOceans’s Eleven (2001)
Bir soygun, sıkı bir ekip ve entrikalarla örülü bir macera. Soderbergh’in popüler oyuncuları bir araya getiren filmi öyle büyük ilgi gördü ki, devam filmlerinin gelmesi kaçınılmazdı. Ama hiçbiri ilki kadar iyi olmadı.
Trafik (Traffic, 2000)
Üç farklı hikayenin buluştuğu yer uyuşturucu trafiği? Kurgusuyla şaşırtan, temposu bir an bile düşmeyen etkileyici bir dram. Soderbergh’e de beklediği Oscar’ı getirmişti.
Aşk ve Para (Out of Sight, 1998)Dönemin en ateşli filmlerinden. George Clooney’i bir stara dönüştüren, Jennifer Lopez’den bile oyunculuk çıkaran Soderbergh, nihayet Hollywood’un dikkatini çekiyor.
Zor Hayatlar (King of the Hill, 1993)1930’ların bunalım dönemi Amerika’sında bir çocuğun tek başına hayatta kalma mücadelesini anlatan Soderbergh Cannes’da heyecanla karşılanmıştı.
Seks Yalanları (Sex, Lies and Videotape, 1989)
Ann ve John’un kusursuz Amerikan rüyası hayatları Graham’ın gelişiyle darmadağın olacaktır. Kutsal aile kurumu seks ve yalanların pençesine düşmüştür bir kere? Soderbergh bu ilk filmiyle Cannes’dan üç ödülle dönmüştü.