Sevmeyi unuttuk

Güncelleme Tarihi:

Sevmeyi unuttuk
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2015 13:33

Aşkın biyolojik halini de irdeleyen üç psikiyatrist Semih Dikkatli, Hasan Herken ve Gökben Hızlı Sayar, bu çalışmayı kitaplaştırdı. Kitabın yazarlarından Semih Dikkatli, “Doktor Yazısıyla Aşk” adını verdikleri kitabı ve ‘aşk acısı’nı Ankara Hürriyet’e anlattı.

Haberin Devamı

Aşk acısı çekenler size koşar mı?
Evet bana koşarlar.. Çünkü bu acı; kaygı, sıkıntı ve huzursuzluğa neden olur. Ulaşamadıkça yas sürecine ve takıntıya dönüşür. Seven kişi karşısındakini daima yüceltir. Ancak karşılık görmedikçe kendilerini değersiz ve yetersiz hissedebilirler. Neredeyse kendilerini tapındıkları bir ilâh tarafından reddedilmiş kabul ederler. Bu da depresyondur işte. Bundan dolayı bana gelirler. Hem sonuçlardan şikayet ederler, hem de o aşkı sahiplenirler. Aşk burada ikircikli bir duruma dönüşür durum. Hem kurtulmak hem de sahip çıkmak isterler. Biz psikiyatristler bu anda devreye gireriz.

Hastalık mıdır aşk?
Sonuçları karşılık bulmazsa hastalığa dönüşür. Duygunun kendisine patalojik demesek de sağlıklı da diyemeyiz..

EMPATİ İÇİN ÇABALAMIYORUZ

Haberin Devamı

Aşk her insan için aynı etki gücünde midir?
Hayır. Aşkı bilmeyen bir toplumuz. Sevmeyi unutmuş bir toplumuz zaten. Empati yoksunuyuz. Karşıdakini anlamak için hiç çaba göstermiyoruz. Öyle olunca da mutsuz, hırçın bir toplum oluyoruz. Pozitif duygular gerektiren aşk da empati yoksunu olduğumuz zaman zarar görür. Sonuç olarak etki gücü kişiye göre de değişir. Bu sosyal statüde belirleyici olur. Zengin biri aşık olur holdingi unutur. Fakir biri aşkı uğruna dağları deler.

Aşık olmadan bu dünyadan giden var mıdır?
Çok. Aşkımsı birşeyler yaşayıp giden milyarlar var bu dünyada. Can Yücel, Turgut Uyar, Cemal Süreya’nın dizelerindeki aşkın kıyısından geçmeden bu dünyadan ayrılanlar çok şey kaybetmiştir. Aslında kısaca aşk nedir biliyor musunuz? “Aşk, bir tebessüme dünyayı yakabilme iradesidir.”

O ZAMAN KENDİMİ USULCA ÖLDÜREYİM

Aşk, sadece bir erkekle bir kadının herşey yolunda giderken birbirine olan tutkulu duruşu değildir. Mesela benim GATA’da bir gazi hastam vardı. Çatışmada iki kolunu ve iki bacağını kaybetmişti. Tedavi sırasında eşinin kocasına olan tutku dolu yardımı gözlerimi yaşartıyordu. “Artık eşimi daha çok seveceğim” diyen bir kadın vardı karşımızda ve hepimizi kaskatı kesiyordu. Başka bir örnek vereyim. Kalp nakli gereken bir askerimizin babasının oğluna olan aşkı. Nakil için kalp bulunamıyordu. Baba çıktı geldi ve kalbini vermek istedi. Olmaz dendi. “O zaman kendimi aşağıda usulca öldüreyim, organ nakli kağıdını şimdi imzalayayım” dedi. İşte bunlar da aşktır.

BAKMADAN GEÇME!