Güncelleme Tarihi:
Meral İpek 61 yaşında. Doğuştan ellerini ve ayaklarını kullanamayan spastik engelli Oğuz Mucurluoğlu’nun 45 yıllık hayatındaki en büyük destekçisi. Üvey babayla büyüyen Meral İpek, 15 yaşında evlendi, 16’sında ilk ve tek çocuğu Oğuz’a hamile kaldı. Ancak anne İpek, 40’ı çıkmadan sarılık geçiren oğlunun bir süre sonra engelli olduğunu öğrendi.
İpek, Ankara’nın kışına, ayazına, eşinin, “Ne gerek var, okuyup da alim mi olacak?” sözlerine rağmen yeri geldiğinde oğlunu sırtında da taşıdı. Ama “Engelli de olsa, eğitimli olmalı” dedi, hiç pes etmedi.
4 ÜNİVERSİTE 3 KİTAP
Oğuz Mucurluoğlu şimdi 45 yaşında. Ellerini kullanamadığı için dişlerinin arasına sıkıştığı kalemiyle 4’üncü üniversitesini okuyor, yayınlanmış 3 kitabı bulunuyor. Oğlunun en büyük destekçisi anne Meral İpek, halen bıkmadan usanmadan Oğuz’un sakallarını kesiyor, dişlerini fırçalıyor, banyo ve tuvalet ihtiyaçlarında yanında oluyor. Oğuz’u bir yandan da bir gün kendisi olmayacakmış gibi hayata karşı hazırlayan anne İpek, tüm annelere şöyle sesleniyor:
“Ben, küçük yaşta evlendiğim için Oğuz’la ikimiz beraber büyüdük. Engelli olduğunu ilk öğrendiğimde bir şok yaşadım, ama çabuk atlattım. Çünkü sorumluluk almak durumundaydım. Yaşım küçük de olsa bunu idrak edebiliyordum. Benim hayatımdaki sihirli kelime kabullenmek. Kabullendikten sonra bir elmanın iki yarısı olduk.
KUVVETLİ KADIN OLMAK ÖNEMLİ
Bu çocuğu tencerede bir parça et, bir parça kemik de olsa okutup adam edeceğim, ülkesine faydalı birey haline getireceğim diye karar verdim. Vefakâr anne olarak görülmek, adlandırılmak istemiyorum. Bu çocuğu dünyaya ben getirdiysem, yapmam gerekeni yaptım. O da annelik. Anne zaten, annelik ruhuyla doğuyor. Önemli olan kuvvetli kadın olmak. Çok yorulduğum zamanlar oldu ama pes etmedim.”
BEN BİR ÇAMURDUM ANNEMİN ESERİ OLDUM
Annemi anlatmakla bitiremem. Ama şunu söyleyebilirim. Ben bir çamurdum, annem beni bir heykel haline getirdi. Ben annemin eseriyim. Benim en fazla etkim, bu heykelin sunumunda oldu.
Zübeyde Bozo 56 yaşında, biri cam kemik hastası iki çocuk annesi.
İlk bebeği cam kemik hastası olarak dünyaya geldi, ancak yanlış tedavi yüzünden iki ay yaşadı. İkinci evladı sağlıklı bir kız çocuğuydu. Üç yıl aradan sonraki doğumunda ise cam kemik hastalığı bir kez daha karşısına çıktı. 1984’te Elif Gamze Bozo’yu kucağına aldı. Anne Bozo, doktorların “yaşamaz” gözüyle baktığı Elif Gamze için hep şunu söyledi: “Yaşasın, nefesini duyayım. Varsın konuşmasın, hareket etmesin ama yaşasın.” Öyle de oldu.
Zübeyde Bozo’nun, bugün uzun sarı saçlarını tararken “Rapunzelim” diye sevdiği kızı 32 yaşında. Üniversite mezunu olan Elif Gamze, tekerlekli sandalyesinin üzerinde fotoğraf çekiyor, resim yapıyor, kitap yazıyor. Ayrıca Türk Telekom bünyesindeki AssisTT’te çalışan Elif Gamze, Ankara’daki birçok sosyal sorumluluk projesinin de içinde yer alıyor.
Günün 24 saatini birlikte geçiren, hatta fotoğraf çekmek için cam kemik hastası kızıyla Senegal’e giden anne Zübeyde Bozo, 32 yılda başından geçen zorlukları ve örnek hayat hikâyesini şöyle aktarıyor:
NÖBETTEKİ ASKER GİBİ BEKLEDİM
“Gamze’yi kucağımda götürüp getirdim okula. Öğretmenler bu durumun fazla sürmeyeceğini, zamanla vazgeçeceğimi düşündüler ancak yanıldılar. Değil pes etmek, her geçen gün bu konudaki azmim ve şevkim arttı. Çünkü Gamze okuyacak, eğitim alacak ve kendini geliştirecekti. Annesi olarak bana düşen görev ise evladımın eli, kolu, ayağı olmak, onu her şekilde desteklemekti. Nöbet bekleyen asker ciddiyeti ve sabrı ile kızımı sınıf kapısında bekledim. Çünkü benim en önemli işim Elif Gamze’nin annesi olmak.
DİK DURMAYI ANNEMDEN ÖĞRENDİM
Annemi anlatacak kelimeler bulamıyorum. Bugüne kadar annemin güçlü karakterini, kendime bir kadın olarak rol model edindim. Benim hayatımdaki en büyük aydınlatıcı gücüm annem. Toplumda dik durmayı, kadın gibi kadın olmayı annemden öğrendim. 32 yıldır yol ve hayat arkadaşım.
SENEGAL’E GİTTİLER
Elif Gamze Bozo, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın da desteğiyle gittiği Senegal’de 20 gün kalmış, döndüğünde ise “Kendime Engel Olamıyorum” adlı fotoğraf sergisi açmıştı.