Sevgihan SOYDAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2008 00:00
Farklı ses rengi ve yorumuyla öne çıkan Ankara’lı müzisyen Cem Adrian, yeni albümünde türküleri yorumladı. En büyük servetinin özgürlüğü olduğunu söyleyen Adrian, "Bu kadar kalitesiz şeyin döndüğü bu müzik sektöründe böyle albümler çıkarabilmek benim için çok keyifli. Bu beni zengin etmiyor tabi ki, ama zengin olmak da umrumda değil. Öyle hedeflerim olsa İstanbul’da yaşardım ama ben Ankara’da yaşamayı tercih ediyorum" dedi.
TÜRKİYE, bundan birkaç sene önce ana
haber bültenlerinde Fazıl Say’a bir konserinde eşlik ederken izledi Cem Adrian’ı. Kuşkusuz Türkiye’nin hiç alışık olmadığı bir ses rengi ve yorumu var. İlk olarak kendi amatör demo kayıtlarından oluşan "Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım" albümüyle sesini duyuran sanatçı, geçen sene "Aşk Bu Gece Şehri Terketti" albümüyle de farkını bir kez daha ortaya koydu. Bu hafta da "Essentials/Seçkiler" albümü dinleyicilerle buluşan sanatçıdan, türküleri bambaşka bir yorumla dinleyeceğiz.
Türkülerden oluşan bir cover albüm yapmaya nasıl karar verdiniz?- İnsanlar benden cover dinlemeyi çok seviyorlar. Ben de türkü söylemeyi çok seviyorum. Bu zaten benden beklenen ve uzun zamandır da istenen bir şeydi. Kendi söz ve müziklerimden oluşan albümlerime koymak istemedim bu şarkıları, çünkü bu bir kitap yazıp aralarına başkalarının hikayelerini koymak gibi geliyor bana. Ben de bir türkü albümü yapmaya karar verdim ve çok kalabalık aranjeli bir albüm olsun istemedim. Türküler ya bağlamayla ya da enstrümansız bestelenmiştir. Ben de türküleri tek enstrüman kullanarak söylemek istedim; piyano. Böylece benim ses performansım da çok daha net duyulur, hem de türkülerin hisleri daha iyi anlaşılır diye düşündüm. Daha sonra tesadüfen piyanist Sezgin Alkan’la tanıştım ve albümde bana eşlik etti.
Albümde hangi türküler var, seçereken nelere dikkat ettiniz?- Herhangi bir ticari amaçla seçmedim türküleri. Benim için severek ve hissederek söylemem önemli. Albümde 1O türkü var. Bunlardan bazıları; Trakya’dan "Ben Annemi Özledim", Azerbaycan’dan "Ay Gız" ve "Ayrılık", Ege’den "Bir Ataş ver", "Odam Kireçtir Benim", "Yemen Türküsü". Bir de ilahi var: "Gel Gör Beni."
Türkiye’nin şu andaki müzik piyasası hakkında ne düşünüyorsunuz?- Yıllar önce insanlar kör ve sağır gibiydi, çünkü internet yoktu. Yurtdışındaki müzikler, klipler, sanat Türkiye’ye ulaşamıyordu. Sadece Türkiye içindeki popçuları dinleyebiliyordunuz. İnsanlar müziği bu zannediyordu ve başarısız kişiler popüler oluyordu, para kazanıyordu. Ama şimdi yaptığınız her şey dünyayla kıyaslanıyor, insanlar eskisi kadar saf değiller. Kaliteli bir şey üretmeyenlerin artık hiç şansı yok.
Hiçbir şeyden taviz vermedim
Kendinizi bu müzik sektöründe nasıl bir yerde görüyorsunuz?- Ben albümümü elimi alıp dinlediğim zaman mutlu oluyorum, bir tane daha albüm çıkardım diye seviniyorum. Bu kadar kalitesiz şeyin döndüğü bu müzik sektöründe böyle albümler çıkarabilmek benim için çok keyifli. Bu benim üçüncü albümüm ve hala hiçbir şeyden taviz vermedim, vermeye de hiç niyetim yok. Bu beni zengin etmiyor tabi ki, ama zengin olmak da umrumda değil. Öyle hedeflerim olsa İstanbul’da yaşardım ama ben Ankara’da yaşamayı tercih ediyorum.
Peki siz Türkiye’de istediğiniz kadar insana ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz?- Yüzdelere baktığımız zaman insanların ne dinlediği belli Türkiye’de. Eğer ben dinleyici kitlemi büyütmek istersem müzik yaparken bu yüzdeleri göz önünde bulundurmam gerek. Çok algılanamadığımı düşünüyorum ve algılanmak istersem daha basit şeyler yapmam gerek. Ama ben bunu yapamam. Beni algılayamayan insanlar için yalakalık ve riyakarlık yapamam. Benim yaptığım müzik bu. Beğenenler belli, dinleyenler belli. Dinleyicilerimle iletişimim çok iyi. Onlar beni anlıyor, ben onları anlıyorum. Bu bana yetiyor.
Star olmak hedefik yok
Gelecekte nasıl bir yerde olmak istiyorsunuz, hedefleriniz var mı?- Dünya starı olmak gibi bir hedefim yok. Öyle büyük hedeflerim hiçbir zaman olmadı. Benim dünyadaki en büyük servetim özgürlüğüm. Özgürlük dediğin şey sokakta rahatça yürüyebilmek, istediğin şarkıyı istediğin zaman insanlarla paylaşabilmek, istediğin kişiyle şarkı söyleyebilmektir. Eğer Cem Adrian adı ticari anlamda büyürse, tanınırlık oranım artar ve insanların artık beni yolda gördüklerinde tepkileri değişebilir. Bu da benim hayatımda bir felakete sebep olabilir. Çünkü ben hala istediğim gibi dolaşabiliyor, istediğim yerde oturup istediğimi yiyip içebiliyorum. İnsanlar tarafından tanındığımda sadece selamlanıp saygı görüyorum o kadar.
Yurtdışıyla ilgili planlarınız neler?- "Essentials/Seçkiler" albümü aslında bir seri. Caz ve klasik müzik olarak devamı gelecek ve bu müzikler Türkçe olmayacak. Bu seri yurtdışında da yayınlanacak. Zaten dünya müziği kategorisine girebilecek bir albüm. Bundan sonra da dili, sözleri olmayan etnik bazlı, elektronik öğeleri olan vokallerle, seslerle bir albüm yapacağım. Türkiye’de müziğim pek anlaşılmıyor. Yurtdışında sözlerimi bilmiyorlar, tarzımı anlamıyorlar ama onlara enteresan geliyor, ilgi gösteriyorlar. Algıları açık.
Son olarak nasıl bir kültürden, nelerden etkilenerek böyle bir tarz yakaladınız? - İnsanların bir karakterle yaratıldığını düşünüyorum. Sonra da dinlediklerin ve izlediklerin seni şekillendiriyor. Bunlar seni ya derin bir insan ya da sığ bir insan yapıyor. Ben 90’ların çocuğuyum, o dönemlere baktığımızda daha kaliteli şeylerle beslendik büyüdük, daha akıllı insanlar olduk. Şimdiki çocuklar daha derinliği olmayan sözlerle büyüyorlar. Onların için herşey daha basit. Duygular daha kolay elde edilebilir ve harcanabilir.
Yeni albüm Sonbaharda
GEÇTİĞİMİZ sene "Aşk Bu Gece Şehri Terketti" albümüyle çıkış yakalayan sanatçının, yine kendi söz ve müziklerinden oluşan "Emir" adlı albümü sonbaharda sevenleriyle buluşacak.