Güncelleme Tarihi:
Ankara’yı, 1998 yılından bu yana köy köy, sokak sokak gezdiğini belirten Ankara Şehir Tarihçisi Abdülkerim Erdoğan, bugün üzerinde Etnografya Müzesi, Türk Ocağı Resim ve Heykel Müzesi, TRT Ankara Radyosu, Türk Hava Kurumu, Ankara Lisesi, Türk Tarih Kurumu gibi birçok binanın bulunduğu bölgenin Namazgâh Tepe olarak adlandırıldığını, Ankaralıların ise bu yerin tarihi önemini bilmediklerini söyledi. İlk cihat hutbesinin burada okunduğunu kaydeden Erdoğan, Milli Mücadele döneminde şehit düşen askerlerin de buraya defnedildiğini söyledi. Namazgah Tepe için, “Kalıcı bir anıt dikilmeli” önerisinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:
ANKARALILAR, CADDE DİYEREK GEÇMESİN
“Ankaralılar buranın böyle bir özelliği olduğunu bilmiyor. Mehmet Akif diyor ya; ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı’ Ankaralılar da cadde ve sokak diyerek geçmesin. Ankara’da 1. Meclis’ten başka Milli Mücadele dönemini anlatan bir yer yok. Namazgâh Tepe’ye de kalıcı bir anıt dikilmeli. O dönemki fotoğraflardan da kareler koyularak, hiç değilse oraya gelenlerin burada şehitler için bir Fatiha okumaları sağlanır. Şehrin kimliği ortaya çıkar. Ankara’nın belleği orada hele ki bugünlerde hiç unutmamalıyız. Onlar olmasaydı biz olacak mıydık. Değerlerimizi her gün kaybediyoruz. Ankara’nın tapusu olan şehitlerimiz için sahip çıkalım.”
ZAFER İÇİN DUALAR EDİLDİ
Ankara Şehir Tarihçisi Abdülkerim Erdoğan, Namazgâh Tepe’nin tarihini ise şöyle anlatıyor:
“Ankara şehir merkezinde ve Öksüzce Mahallesi yakınında, halk arasında Namazgâh, Namazgâh Tahtı ve Musalla adıyla bilinen bir mevki bulunuyor. Tepe üstünde bulunduğundan ‘Namazgâh Tepe’ olarak adlandırılmış. Ankara’da Hacı Bayram, Hasan Ali gibi büyük camiler var ama civardan insanlar gelince büyük bir alan ihtiyacı olmuş, açık havada namaz kılmak için bir ibadet alanı olarak düzenlenmiş.
Anadolu’da özgün mimarisini koruyan namazgâhlar halen var. Ankara Namazgâhı ise fotoğraflara göre dikdörtgen planlı düz bir platform şeklinde. Milli Mücadele yılları öncesinde şehir halkının toplandığı, toplu namazların kılındığı ve duaların yapıldığı bir mekân burası. Savaş yıllarında da bu gelenek sürdürülüyor. Ankaralıların dua tepesi, özellikle Milli Mücadele yıllarında Ankaralılar toplu olarak sivil ve asker hep birlikte zafer için dua etmişlerdir.
İLK CİHAT HUTBESİ OKUNDU
Namazgân Tepe’nin bir özelliği var ki; daha Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya gelmediği zaman ilk cihat hutbesi de burada okunmuş. Ankaralılar milli ordularını kurmuş, Milli Mücadele öncesi moral vererek diğer illere de örnek olmuş. O dönemde Genelkurmay, Meclis burada. İnönü, Eskişehir – Kütahya Muharebeleri, Sakarya Başkomutanlık gibi savaşlar için askeri karargâh merkezi de Ankara.
YARALI ASKERLER NUMUNE’YE
Sultan İkinci Abdülhamid zamanında Namazgâh Tepe’nin doğusunda bulunan düzlüğe bugün Numune Hastanesi olarak bildiğimiz o dönemki ismiyle Ankara Gureba Hastanesi kurulmuş. İki katlı ahşap kâgir bir yapı. Savaş devam ederken cephelerden devamlı asker geliyor. Yaralı gelen askerleri numune hastanesine getiriyorlar. Trenlerle cephelerden yaralı askerlerimiz ve şehitlerimiz Ankara’ya taşınıyor.
Gelen yaralılar tedavi ediliyor hayatını kaybedenler ise Numune Hastanesi’nin yanına yani Namazgâh Tepe Mezarlığı’na defnediliyorlar. Namazgâh Tepe’nin düzlük kısım Etnografya Müzesi ve Türk Ocağı’nın olduğu yerde. Ankara Radyosu’nun orada yokuş olan kısım, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin yarısı ve Talatpaşa Bulvarı’na kadar olan geniş alan definlerin yapıldığı mezarlık. Binlerce şehidimiz buraya defnedilmiş. Buradaki yamaçlar hep mezarlık. Şimdi ne mezar ne de Namazgah Tahtı var. Başka yapılar yapılmış.
Ankara Namazgâh Tepe’de toplu dualar edildi.
Ankara Namazgâh Tepe’de şehit cenazeleri toplu halde defnedildi.