Güncelleme Tarihi:
‘Lambaya Püf De’ ve ‘İstanbul Kafası’ adlı single’larıyla dikkatleri çeken caz müziğin güçlü sesi Dolunay Obruk, 2019 yılının başında yeni bir albüm çıkarmaya hazırlanıyor. Türk halk müziğiyle harmanladığı caz şarkılarıyla özel bir hayran kitlesine ulaşan şarkıcı, geçen günlerde Sheraton Clubhouse Jazz Bar’da aldığı sahne öncesinde, Hürriyet Ankara’nın sorularını yanıtladı. Dolunay Obruk, müzik yolcuğunu ve gelecek planları anlattı:
Müzikle tanışma hikâyeni anlatır mısın ?
TRT Ankara Radyosu müdürü olan dedemin evinde Aşık Veysel’den Neşet Ertaş’a kadar dönemin önemli isimleri tanıma imkânı buldum. Babam ve amcam evde bağlama çalarlardı. Müzikle tanışmam onlardan dinlediğim bağlama sesiyle başladı. Müzik benim için çok kutsal bir değerdi. O yüzden konservatuvara gitmek istemedim. Okul bittikten sonra grafik tasarım alanında bir şiket kurdum. Bir yandan da Bilgi Üniversitesi’nde caz programına kayıt oldum.
Türk halk müziğini, caz formda okuma fikri nasıl oluştu ?
Bu toprağın insanıyız ve burdaki kültürü yok sayamayız. Kendi geçmişimin de etkisiyle müziği harmanladım. Özgür olabileceğim ve bir şeyler katabileceğim bir alana yönelmek istedim. Bu yüzden cazı seçtim. Cazı, müziğin özgür alanı olarak görüyorum. Ben kendi dinlediğim müziği söylemek istiyorum, bu doğrultuda çalışmalar yapıyorum. 90’lı yıllarda babam gaz lambasının ışığında eline aldığı sazı çalardı. İlk olarak enstrüman kursuna yazıldım. Eğitimler bittiği zaman fark ettim ki ben duygularımı enstrümanla dışa vuramıyorum, şarkı söylemem gerek.
CAZI ÇOK ELİTMİŞ GİBİ ALGILIYORUZ BU BİR YANILGIDIR
Örnek aldığın veya dinlediğin caz vokaller kimler ?
Türkiye’de takdir ettiğim Julide Özçelik, Şirin Soysal ve Randy Esen isimleri var.
Düet yapmak istediğin bir isim var mı ?
Ben arabesk müzik söyleyen bir sanatçıyla çalışma yapmak istiyorum. Selami Şahin şarkılarını çok severim. İlk aklıma gelen isim o, kendisi bu tarz bir çalışma içerisindeymiş sanırım.
Hayalini kurduğun, ‘mutlaka burada mikrofon başında olmalıyım’ dediğin bir sahne var mı ?
Hayal ettiğim sahne biraz sıra dışı. Cazı çok elitmiş gibi algılıyoruz, bu bir yanılgıdır. Doğanın eşsizliğini hissetirdiği koruma altına alınmış bir alanda konser vermek isterim. İstanbul’da doğa içinde, asırlık ağaçların içinde koruma altında bölgeler var, buralar olabilir.
Caz müzik ülkemizde yeteri kadar değer görüyor mu ?
Caz, Türkiye’de değer görüyor, dinleyen herkesi bir yerden yakalıyor. Bana hiç bu tarzda müzik dinlemeden gelen, ‘bana cazı sevdirdin’ diyen çok sayıda kişi oldu. O gün ruh haline göre, ‘yeter artık sussun saksafon’ da diyebilirsin veya tam tersi piyano öyle bir girer ki oturur ağlarsın. Pop kadar ilgi göremez tabii ama caz yorumcularının amacı ‘yazın hitini yaptım patlayacak’ da değil zaten. Caz, pop müzik kıyaslamasında en dikkat çeken özellik dinleyicinin yanı sıra besteci ve müzisyenin de yaptığı eserden tatmin olmasıdır. Müzikten anlamıyorum benim cazla ne işim var çok yanlış bir düşünce.