HACETTEPEHÜROCK neden iptal edildi
Türkiye’nin en başarılı rock festivallerinden biri olan Hürock Şebnem Ferah, Pentagram, Reamonn gibi ünlü isimlerle anlaşma imzalamasına rağmen iptal edildiğini Ankara Hürriyet pazartesi günü duyurmuştu. Arkadaşımız Deniz Gürel "Eğitim Başkenti"nde festivali iptal eden Hacettepe Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Hasan Kazdağlı’nın açıklamasına da yer vermişti. Gönüllü kent muhabirlerimizden biri bu konuda yeni bir iddia ortaya attı.
TÜRKİYE’nin en başarılı rock festivallerinden biri olan Hürock, Şebnem Ferah, Pentagram, Reamonn gibi ünlü isimlerle anlaşma imzalanmasına rağmen iptal edildi.
Bu iptal haberini Ankara Hürriyet, pazartesi günü Deniz Gürel’in "Eğitim Başkenti" sayfasından duyurmuştu. Bu haberde, festivali iptal eden Hacettepe Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Hasan Kazdağlı’nın açıklamasına da yer vermişti.
Kazdağlı, açıklamasında, "Öğrenci organizasyon şirketi kurmuş. Öğrenci topluluğunun amacını aşan bir durum var" derken, gönüllü kent muhabiri "Kinglebron1905" yeni bir iddia ortaya attı. Gönüllü muhabirinin dile getirdiği, sendeyolla sitemizde yayınlanan fısıltıya göre, "Hacettepe Rektör Yardımcısı içilen fazla alkolden şikayetçi olduğunu" belirtmiş.
Kuşkusuz bu sadece bir iddia.
Ancak 3 yıldır başarıyla süren ve önceki yönetimin bu yıl için onay verdiği bir festivale bir anda nokta koymak ne kadar doğru?
Eğer Kazdağlı’nın iddia ettiği gibi öğrenciler bir şirket kurduysa ya da organizasyonun amacını aşan bir durum varsa, bu düzeltilerek, gerekli önlemler alınarak Hürock festivali yeniden yaşatılabilir.
Her şey mümkün, yeter ki çözülmek istensin.
Kinglebron1905 / HACETTEPEÇAYYOLU
Metro yine öteleniyor
Başkan Melih Gökçek yılan hikayesine dönen Çayyolu Metrosu’nun yine öteleneceği sinyalini verdi.
ANKARA’nın trafik tıkanıklığında büyük etkisi olan Eskişehir Yolu’na nefes aldıracak Çayyolu Metrosu yine öteleniyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Sincan metrosu için önümüzdeki günlerde ihaleye çıkılacağını ve metro çalışmalarının yerel seçimlere kadar bitirilmesinin planlandığını açıkladı. Ve daha sonra Yenimahalle-Çayyolu metrosuna ilişkin çalışmaların sürdürüleceğini söyledi.
Yani Eskişehir Yolu’ndaki metro yine Sincan’ın ardına kaldı. Oysa dört üniversitenin olduğu, onlarca kamu kurumunun 1 milyona yakın insanı barından yerleşim yerlerinin olduğu Eskişehir Yolu, Ankara’nın trafiğini kangren yapan en önemli etken.
Gökçek, yüzde 41 oranında yapımı tamamlanan Keçiören metrosunun ise
seçim döneminden daha sonraki bir zaman diliminde tamamlanmasının beklendiğini söyledi.
Çayyolu ve Keçiören neden sonraya kaldı.
1. Çayyolu’ndan Başkan Gökçek’e yeterince oy gelememesi bunun nedeni olabilir mi?
2. Keçiören metrosunun sonraya alınmasında Gökçek’in Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile yıllardır kavgalı olmasının etkisi olmamış mıdır sizce?
Orhan SERTKAYA / ÇAYYOLUHer yıl başka vaatBÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Melih Gökçek 2004’te son seçimlerden önce metronun hemen bitirileceğini vaat etmişti. Bir yıl sonra ise "Kaynak yok" diyen Gökçek, metro için gerekli 1 milyar doların metronun özelleştirmesi ile aşılacağını söyledi. Yine 1 yıl sonra 2006’da bu kez de metronun doğalgaz özelleştirmesinden gelen kaynakla yapılacağını açıkladı. Şimdi doğalgaz özelleşiyor ama 3 milyar dolara değil hemen hemen yarısına. Başta Çayyolu metrosu olmak üzere metro çalışmaları yine belirsiz zamana kaldı.
ANKARA HÜRRİYET’İN NOTUGönüllü Kent Habercimiz Orhan Sertkaya’nın haberi, biz benzer bir haberi hazırlarken önümüze geldi. Yani bizi atlattı. Haberin devamını da umarız yine birlikte getiririz.Bu fotoğraf afiş olabilirYakında sayısı 6’ya çıkacak 4 üniversitenin kampusu, her gün artan alışveriş merkezleri, bakanlıklar, kamu ve özel kuruluşların işyerleri, nüfusu 1 milyonu aşan yerleşim yerleri ve Temelli’ye kadar uzanan yoğun şehirleşmenin,
Eskişehir Yolu’ndan Ankara’ya çok yoğun bir trafik akışı yarattığı tartışılmaz. En kısa sürede metro çözümüne gidilmezse, yukarıdaki fotoğraf bir kaç yılda Eskişehir Yolu’nun afişi olabilir.
SIHHİYE
İşte durak, işte asfalt ya geçersin, ya kalırsınYER: Sıhhiye Otobüs Durakları
KONU: Yaşlı bir teyzenin otobüse binme (binememe)çırpınışları...
NEDEN: Yağışlı hava ve altyapının kötü olması.
SONUÇ: Teyzemiz zor bela durağa çıktı ama otobüsü kaçırdı.
Haberin aşağıda web adresini verdiğimiz videosunu izlerken, unutulmaz müzik sanatçımız Barış Manço’nun şarkısı da eşlik edebilir size:
"İşte durak, işte asfalt
Ya atlarsın ya düşersin
Baktın olmaz vazgeçersin
Zordur Kızılay’da binmek otobüse..."
Bekir KILIÇ / SIHHİYEÇANKAYABoyacı Cengiz’e kent madalyasıANKARA Hürriyet’in Kent Madalyası bu hafta Cengiz’in. Eline iki mendil, üç kalem alıp insanların ceketlerine, eteklerine yapışıp, zorla elindekini ederinin üç katına beş katına vermeye çalışmak, çalışmak değildir. Ama down sendromlu Cengiz farklı.
Kalabalıklar içinde pusuya yatmış, ben dilenmiyorum çalışıyorum mesajı veren! mendilleriyle, kalemleriyle, şehitlerin ve gazilerin adlarını kullanarak izinsiz ve yasal yollar dışında vicdanlarımıza saldıranlara duyurulur! O çalışıyor. O insanların yakasına yapışmadan, boya sandığının üzerine koyulan her ayakkabıya, fırçasını sallayıp, boyasını cilasını atar. Akşam olup ta, anasının ak sütü gibi helal üç beş lirasını evine götürürken, altında değil üstündedir hayatın.
Adı Cengiz herkes öyle bilir. Ekmek teknesi boya sandığı. Ona sorarsanız, "Emek kutsal, ekmek kutsal. Dilenmeden çalışmalı." Cengiz’in anne ve babasına da Gazete Gölbaşı olarak teşekkür ediyoruz. Biliyoruz ki, çocuk ailenin aynasıdır. Teşekkürler Cengiz.
Fatih KARAÇ / KIZILAYÇengel kafe de engel tanımıyorÇANKAYA Belediyesi’nin girişimiyle kurulan Çengel Kafe’de çalışan üç down sendromlu genç de engel tanımıyor. Çengel Cafe projesi 1 Temmuz 2005’de hayata geçti. Kafede 16-34 yaş dilimi arasında engellilere yer veriliyor. Halen 15 engelli çalışıyor kafede. Çengel Kafe’de her şey çocukların en kolay kavrayabilecekleri ve işlerini en kolay gerçekleştirebilecekleri şekilde düzenlendi. Turuncu, mavi ve yeşil renklerin kullanıldığı kafede, masaların üzerindeki örtüden, masalardaki objelere kadar her şey aynı renkten oluşuyor ve o masadan sorumlu genç, aynı renk kıyafetle hizmet veriyor. Çengel Kafe’de çalışan gençler, aynı zamanda spordan kültürel faaliyetlere, gezilere kadar bir dizi alanda hayata katılıyor.
AYRANCIÇöpteki reklamREKLAM panoları yenilendi.
Neden yenilendiğini, değiştirildiğini de anlamayadık.
Hatta bu değişim kaynak israfı olarak da algılandı, kavşaklarda dikkat dağıttığı için tehlikeli de bulundu.
Üstelik şu an açıkta kalan direk ayakları, çöplük halini aldı.
Şehrin en önemli noktalarında çok çirkin görünen bu bozuk kaldırım taşlarına, birde burada biriken çöplerin görüntüsü eklenince, her kentli şaşkınlık içinde kalıyor.
Bu çirkin görüntü ne zaman son bulacak diye merakla bekliyor!
Bilal KARABULUT / A.AYRANCIOlur olmaz yerlerin doğal, gündelik çöplüğe dönüşmesinde, çöp kutularının yetersiz olmasının etkili olduğuna inanıyoruz.Soner İnce ile Eskişehir turu
BATIKENT’in duyarlı kentlilerinden, sendeyolla’nın en eski ve en üretici kent habercilerinden emekli pilot Soner İnce, bu hafta bize hazırladığı video film ile Eskişehir’i gezdiriyor. Hem de kıpır kıpır bir Eskişehir türküsü eşliğinde. Video filmi ankara.sendeyolla.com "kent fısıltıları" bölümümüzden izleyebilirsiniz.
since1054 / BATIKENTYa bozuk ya park yeriZİYABEY Ziyabey Caddesi’nin kaldırımları ya bozuk, ya da otomobillerin park yeri. Semt sakinleri kaldırımların araçların işgalinden kurtarılmasını ve acil olarak onarılmasını istiyor. Aynı yol üzerinde Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sayıştay Başkanlığının araç çıkış kapıları ile 2.caddenin keşismesi ve aynı anda araçların Ziyabey Caddesine çıkışları nedeniyle trafik akşam saatlerinde kördüğüme dönüyor. Ama bir trafik ışığı bile yok
deniznaz / BALGATYırtık büyük yama küçükAnadolu Bulvarında gündüz saatlerinde yama çalışması yapılıyor. Arabalar ise uzun bir kuyruk oluşturmuş.
Asfalt yamalama çalışmalarında aslında dikkat edilecek basit, küçük iki nokta var:
Yapılan yamanın yine bir çukur ya da tepecik, tümsek oluşturmaması.
Yama çalışmalarının trafiğin yoğun olmadığı saatlerde yapılması
Bekir KILIÇBahar en önce Sakarya’ya gelir
BAHAR yine önce Sakarya’ya geldi. Çiçekçilerin sattığı birbirinden güzel renkleri ile, laleler, nergizler baharın habercileri gibi yüzümüze gülümsüyorlar. İçimize bahar coşkusu veren bu rengarenk çiçeklerin fiyatı ise 2-3 YTL’den başlıyor. Mart ayında erken gelen baharı karşılarken gözde mekanlarından birisi yine Sakarya’ydı.
mavianne / KIZILAYETLİKYürüyüş yolu çöplük oldu
Etlik’te sağlıklı yaşam adına yürüyüş yapmak isteyenler, yürüyüş yolunun çevresinin tümüyle çöplüğe dönüşmesi nedeniyle şok yaşıyor. İşte gönüllü kent habercimiz Damla’nın (haberkutusu) objektifinden Etlik yürüyüş yolu.
ETLİK’te yürüyüş yapmak isteyenler, yürüyüş yolunun çevresinin tümüyle çöplüğe dönüşmesi nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyor.
İşte gönüllü kent habercimiz Damla’nın (haberkutusu) objektifinden Etlik yürüyüş yolu:
BAKAN AMA GÖREMEYEN
Biz kentliler, iyice bakan ama göremeyen canlılar olduk. Etlik yürüyüş yolunu bilirsiniz. Bilmeyenler için söyleyeyim: Bu yürüyüş yolu, kalabalık bir nüfusa sahiptir. Bir çok semtten insan, bu yürüyüş yoluna spor yapmaya gelir. Gelir de etrafına hiç mi bakmaz. Haftasonunda rüzgár olmasına rağmen biraz yürüyüş yapmak istedim. Yürümeye başlayınca hazin bir tablonun beni beklediğini gördüm.
DIŞARI MAKİNESİZ ÇIKMAMHaber yapmak kanımıza işledi gerçekten. Bu yüzden de bir yere giderken fotoğraf makinemi almadan evden çıkmam. Haftasonunda bu alışkanlığım yine işe yaradı. Yürüyüş yolunun yan tarafında gördüğüm çöplerin tek tek fotoğrafını çekebildim. Görevliler kulübelerinden bakarken bir cesaretle tellerden sarkıp fotoğrafları çektim.
Anlamadığım şey de yürüyüş yolunun bu ıssız yerine poşet poşet çöpü kimlerin attığı? Yürüyüş yapanların attığını düşünmek bile istemiyorum. Sağlıklı yaşam adına yürüyüş yapan bir insanın sağlıksız bir ortam yaratmaya çalışmasını aklıma bile getirmeyeceğim.
ÇÖP MUTLU MU EDER? Anlamadığım şey: İnsanların çöplerle yaşarken mutlu mu oldukları? Tabii zor yaşam koşulları nedeniyle bakımsız alanlarda yaşamaya mahkum edilen insanlardan bahsetmiyorum. Artık insanlar,hemen hemen her yerde yanı başında duran çöplerle mutlu mesut yaşıyor. Bu yaşam tarzına dönüşmüş duyarsızlığa artık son verilsin! Yürüyüş yapan yüzlerce hatta binlerce insanın yanındaki çöpleri umursamaması bana göre insanlık ayıbıdır. Başka da diyebileceğim bir şey yok.
Haberkutusu / ETLİKKIRIK KENT FOTOĞRAFLARI
Dikmen’deki çukurlar tuzak oldu
Dikmen Caddesi üzerinde alışılmış bir manzara. Hem de Sokullu caddesiyle kesişen köşede. Bu çukura girmeyen araba yok neredeyse. Kaldırımlar ise daha da kötü durumda. Bu görüntü yıllardır düzelmedi, düzeltilmedi...
Filiz FİDAN / DİKMEN Güvenpark’ta kırık kent mobilyalarıBir süre Konur Sokak’taki heykelleri hedef alan kent vandallarının bu kez hedefi Güvenpark’taki kent mobilyaları. Heykeller, kent mobilyaları, kamu malları kameralı güvenlik sistemiyle korunmalı.
pusu / KIZILAYÇankaya’nın göbeğindeki harabeHoşdere Caddesi’nde Atakule Kavşağı’nda bu çirkin görüntü Başkent’e yakışmıyor.
Bekir KILIÇ / ÇANKAYAOlmazsa olmasın...
BUGÜN bir şey daha öğrendim. Öğrenmek bir yana utandım da kendimden. Sosyal yaşamımızda, yakın çevremizde, şehrimizde karşılaştığımız ve yaşam mücadelelerine tanık olduğumuz ya da varlıklarını bildiğimiz ama şimdiye kadar o unvanı onlara vermekte ve hak ettiklerini düşünmekte geciktiğimiz için
Evet, bir kadın olarak çok utandım.
Düşüncesizliğimden ve bencilliğimden!
Böyle düşünmeme sebep bir güzellik yarışması haberidir. 13 Mayıs 2008 tarihinde Antalya’da yapılacak olan "engelliler güzellik yarışması"na Türkiye ve Dünya "tarihinde" ilk kez tanık olacak.
Bedensel, görme, işitme ve zihinsel engellilerin hiçbir engel tanımadan katılacağı bu yarışma ile Dünya’da bir ilke imza atılacak. Bu yarışma sonucunda birinci gelen güzelimiz 3 Aralık 2008’de yine Antalya’da yapılacak olan dünya finalinde ülkemizi temsil edecek.
Ve gerçekleştirilecek organizasyonlarda engelsizce güzelliğini sergileyecek.
Peki, nedir güzellik ve güzel kime denir?
Güzel kelimesi "biçimindeki uyum ve ölçülerindeki denge ile hoşa giderek hayranlık uyandıran" olarak tanımlanırken; güzellik de "estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik" olarak açıklanmıştır.
Peki, bu kavramlar şimdiye dek neden engellileri tanımlamak için hiç kullanılmamıştır. "Güzellik kraliçeliği" unvanı yalnızca sağlam bedenlere mi layıktır, ondan mı?
Ya "tüm kadınlar güzeldir" cümlesi ezberimize aldığımız bir klişe mi? Bence bu; engellileri toplumun hálá bir parçası olarak gör(e)mediğimizin, onları aramıza kabul etmekte yeterli eğitime, kültüre ve bakış açısına sahip ol(a)madığımızın bir kanıtıdır.
Belki kadınlarımızı önce ve hep şekilci değerlendiren bir zihniyetin ürünüdür. Bir kadın düşünün. Çocukluğunda sahip olmak istediği ilk oyuncak ideal yüz ve vücut ölçülerine sahip olan(!) bir Barbie bebek. Sonra genç kızlığında o bebeğe benzeme/benzetilme arzusu.
Ya da güzellik yarışmaları ve
magazin programlarıyla dayatılan "güzel/güzellik" kavramlarına erişebilmek için kabul gören
diyet, kozmetik ve estetik uygulamalarıyla iri göğüslere, selülitsiz bir çift bacağa ve belki sıkı bir kalçaya sahip olabilmek adına geçirilen bir ömür.
Tüm bu çabalar "olmazsa olmaz"ı mıdır, yaşamın güzelliğinin?
Sanmam. Bence yapılacak olan bu yarışma yaşamın "olmazsa olmasın"ını hatırlatıyor bize. Dayatılan ölçütler (90-60-90) olmadan da güzel olunabileceğini.
Ve bir engellinin de güzel sayılarak bu özelliğinin kabul göreceğini öğretiyor bir kez daha. Ezberimi(zi) bozuyor. Bir tokat gibi çarparak yüzüme, içimizdeki kadına.
Esma ARAS