Güncelleme Tarihi:
Özkan ARSLAN / ANKARA, (DHA) - 15 Temmuz'da Ankara'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'na girmeye çalışan darbeci generallerden Tuğgeneral Semih Terzi'yi öldürerek darbe girişiminin seyrini değiştiren, Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 kişinin yargılanmasına devam edildi. Duruşmada ifadesi alınan sanıklardan 3'ü, uçaktan indikten sonra Semih Terzi ile birlikte Özel Kuvvetlere giden personeli seçen Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'dan, helikoptere binecek kişileri neye göre seçtiğinin sorulmasını istedi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Duruşmanın ikinci gününde de polis ve jandarma adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman duruşma savcısı olarak yine iddia makamında oturdu.
SUSMA HAKKINI KULLANDI
İsim sırasına ve avukat durumuna göre ifadelerine devam edilen sanıklardan Astsubay Furkan Aslanbay, sözlü savunma yapmak istemediğini, daha önce avukatı aracılığıyla mahkemeye sunduğu savunmasını tekrar ettiğini söyledi. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, sanığa savunmasını dışında kendisine soru soracağını belirtti. Önce soru sorulmasını kabul eden Furkan Aslanbay, "Ben bu soruların cevabını mahkemeye sunduğum savunmamda verdim. Aynı şeyleri tekrar etmektense susma hakkımı kullanmak istiyorum" dedi.
Mahkeme başkanının bu tutumunu anlamadığını söylemesi üzerine sanık, "Bunları burada konuşmak istemiyorum" dedi.
OTOBÜSTE BAŞBAKANIN KALKIŞMA AÇIKLAMASINI DUYDUM
Astsubay Gökay Engin, 15 Temmuz günü Diyarbakır'da iken Ankara'ya gidiş emri aldıklarını ve iki tabur halinde polis eskortluğunda havalimanına gittiklerini söyledi. Havalimanına giderken otobüste Başbakan'ın yaptığı, 'Bir grubun kalkışma yaptığı ancak bastırıldığı şeklinde' haberi duyduklarını belirterek, "Bunun üzerine babamı aradım ve bizi apar topar Ankara'ya götürüyorlar. Bir şey mi var? diye sordum. Ancak babam televizyon izlemediğimi ve bildiği kadarıyla önemli bir şey olmadığını söyledi" dedi.
Engin havalimanında uçakta yer olmadığı gerekçesiyle 16. taburun tamamının kendi taburlarının ise bir bölümünün Diyarbakır'da kaldığını söyledi.
UÇAKTA 10 ADET ŞARJÖR BASMAMIZ EMREDİLDİ
Uçağa birinci ve üçüncü timin bindirildiğini belirten Engin, "Uçakta Ahmet Kemal Yılmaz yüzbaşı 'herkes şarjörünü 10'na tamamlasın' diye emir verdi. İnmeye yakın Ahmet Yüzbaşı, Semih Terzi ile birlikte ilk helikopterle gideceklerin isimlerini belirledi. Uçaktan inerken de hilal şeklinde pozisyon alarak emniyet alınması emredildi. İndikten sonra Semih Terzi ve ekibi helikoptere ilerlemeye başladılar. Ahmet Yüzbaşı tam o sırada ikinci helikoptere binecekleri seçiyordu. Beni de seçti ve 6 kişi bindik" dedi.
KENDİMİZİ GARİBANLAR EKİBİ OLARAK NİTELİYORUM
Engin, o gün helikoptere binmeyerek havaalanında kalan arkadaşlar, ifadelerinde 'biz olayları sezdik o yüzden binmedik' demişler. Nasıl sezmişler anlamıyorum. Neden Diyarbakır'da anlamamışlar. Hepsi yıllarca birlikte mücadele ettiğimiz insanlar. Yeri geldi canımızı teslim ettik birbirimize. Bizi neden uyarmamışlar. Ahmet Yüzbaşı ikinci helikoptere binenleri rastgele seçti. Neye göre seçtiğini kendisine sormak lazım. O'nun seçtiği kişiler bugün burada yargılanıyor. Ama seçmeyip orda kalanlar dışarıda. O sırada ne olduğunu bilmiyoruz ve yüzbaşı sizi seçiyor. 'Ben gitmiyorum' demek mümkün değil. O yüzden biz kendimizi garibanlar olarak nitelendiriyoruz" diye konuştu.
BİZİ KARŞILAYANLAR KOMUTAN NEREDE DİYE SORDULAR
Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahına ilk kendi helikopterlerinin indiğini anlatan Engin, "Bizi karşılayanlar 'komutan nerede' diye sordular. Biz diğer helikopterde olduğunu söyleyerek, yol kenarına çömelerek beklemeye başladık. Daha sonra Semih Terzi ve ekibi helikopterden inerek, karargaha doğru ilerlemeye başladı. Aramızda yaklaşık 50 metre mesafe vardı. O sırada bir silah sesi geldi. Hemen yere yatıp siper aldım. Semih Terzi'nin sesini duydum. Vurulduğunu düşündüm. 2-3 dakika geçti Mihrali Üsteğmen karargaha doğru ilerlememizi istedi. 5-10 dakika sonra ambulans geldi. O sırada Ömer Başçavuşun yerde yattığını gördüm. Yolu gözetlerken Mihrali Üsteğmen sedyeye yardım etmemi istedi. O sırada 2-3 el ateş edildi. Kimin ateş ettiğini görmedim. Daha sonra nöbet yerime döndüm" diye ifade verdi.
MİHRALİ ÜSTEĞMEN ÜMİT BAK'A 'YANLIŞ YAPARSANIZ SİZİ VURURUM' DEDİ
Bir süre sonra Semih Terzi'nin çarşafla karargahtan çıkartılıp helikoptere taşındığını anlatan Engin, "Daha sonra Mihrali Üsteğmen arkada silahını doğrultmuş bir şekilde Albay Ümit Bak ve yanındaki iki kişi önde dışarı çıktılar. Üsteğmen, 'komutanım yanlış bir şey yaparsanız sizi vururum, susun' diyordu. Ümit Bak ise, 'yanlış yapıyorsunuz' diye karşılık verdi. Sonra bana yere yatırılan bu kişilerin başında nöbet tutmam emredildi. Silahımı doğrultup bu şekilde yaklaşık 2 saat bekledik" dedi.
ADIMIZ GÜVENİLİR TİME ÇIKTI
Sabah saatlerinde telsizden 'Fırat Çelik Albay ve Ahmet Kangal Başçavuş karargaha girecek, ateş etmeyin' diye anons yapıldı. O sırada nizamiye bölgesinden ateş sesleri geliyordu. Daha sonra nizamiye bölgesinden dışarı ateş açan ekip etkisiz hale getirildi. Biz tutukladığımız 3 kişiyi Fırat Çelik Albaya teslim ettik. Dışarıdan gelen ekiple karargahta arama yaptık. 15 gün boyunca karargahta gözaltına alınanları adliyeye getirip götürdük. Bize 'Zekai Aksakallı'nın en güvendiği adamlar sizlersiniz' denildi. Adımız güvenilir time çıkmıştı. Sonra gözaltına alındık" dedi.
Engin, terör örgütü üyeliği suçlamasını da kabul etmedi.
GENELKURMAY BAŞKANININ KURTARILMASI İÇİN GÖREVE GİTTİĞİMİZİ DÜŞÜNDÜM
Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmek için otobüsle havaalanına giderken, Başbakanın açıklamalarını duyduklarını, Genel Kurmay Başkanının rehin alındığı yönünde bir şeyler duyduklarını anlatan Astsubay Halit Çelik de, "Genel Kurmay Başkanının kurtarılması için bir göreve gittiğimizi düşündüm" dedi.
Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ın, Semih Terzi ile gidecek ekibi uçakta belirlediğini anlatan Çelik şunları söyledi: "Ahmet Kemal Yüzbaşı neye göre seçti bu konuyla ilgili bir bilgim yok. Karargaha girerken Semih Terzi'nin 10 metre arkasındaydım. Karargaha yaklaşık 30 metre kala bir kişi çok yakın mesafeden Semih Terzi'ye 2-3 el ateş edip kaçmaya başladı. Çok hızlı şekilde arkasından ateş edildi. Ben de ağaçlık alana doğru bir el ateş edip, kaldırıma yattım. Daha sonra ağaçların arasında 'tamam vurdum' diyerek bir kişi çıktı. Bu kişinin kim olduğunu göremedim. Semih Terzi yerde bağırıyordu. Ağaçların arasında yatarken yine 2-3 el silah sesi duydum."
AKSAKALLI HALİSDEMİR'İ ALNINDAN ÖPTÜ
İfadesinde karargahtaki darbeci askerlerin teslim alınmasını anlatan Astsubay Halit Çelik, "Sabah saatlerinde Zekai Aksakallı geldi, onu karşıladık. Bir konuşma yaptı. Ömer Halisdemir'in alnından öptü. İki hafta kadar mesaiye devam ettik. Zekai Paşanın karargahta en güvendiği tim olduğu için uzun namlulu silahlarla dolaşabiliyorduk. 15 gün sonra gözaltına alındık" dedi.
Halit Çelik'ten sonra ifadesi alınan Astsubay Harun Topbaş da Ankara'ya gelişleriyle ilgili diğer sanıklarla benzer şeyler anlattı. Suçlamaları kabul etmeyen Halit Çelik de, Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ın helikoptere binen personeli neye göre seçtiğinin sorulmasını istedi.
Duruşma diğer sanıkların sorgulamasıyla devam edecek.