Güncelleme Tarihi:
İktisatçı Mustafa Sönmez tarafından hazırlanan Sanayinin Sorunları ve Analizleri Raporu’nda Türkiye’de ekonominin durma noktasına geldiğine dikkat çekildi. Raporda Türkiye’nin 2012 yılında başlayan düşük büyüme temposunun süreklilik kazandığı kaydedilerek, “2015’te yavaşlayan çarkların durma ihtimali beliriyor” tespitine yer verildi. “Öncü göstergeler ekonominin ilk çeyrekte sıfır büyüme yaşadığını ortaya koyuyor” deniler raporda şu tespitler yer aldı:
İHRACAT GÜCÜ GÜDÜK KALDI
“2003’ten bu yana yılda 40 milyar doları bulan dış kaynak girişi ile büyüyen ekonomide iç pazar ana eksen alındı ve ihracat ihmal edildi. Özellikle İstanbul kent rantının istismarına dönük büyüme, sanayinin yönelimini de etkiledi ve imalat sanayi de iç pazara dönük gelişti, ihracat gücü güdük kaldı. 2003-2014 döneminde ortalama yüzde 4,8 büyüyen ekonomiye en büyük katkı 3,3 puanla hanelerin tüketiminden, 1,5 puanla özel yatırımlardan, 0,7 puanla da devlet harcamalarından gelirken net dış ticaretin katkısı olmadı. Bu kadar iç talep odaklı büyüme için dış kaynakların önemli bir kısmı tüketici kredisi olarak kullandırıldı ve bireysel kredi stoku 354 milyar liraya ulaştı. Ancak, artan faizler ve istikrarsızlık kredi kullanımını aşağı çekerken tüketimi de yavaşlatmış, bu süreçten imalat sanayinin alt kolları da olumsuz etkilenmiş ve kapasite kullanımları hızla düşmüştür.
YATIRIMCI BEKLE-GÖR POZİSYONUNDA
Güven endeksi sonuçları, önümüzdeki döneme ilişkin iyi sinyaller vermemekte, dolayısıyla dünyadaki gelişmelere karşı oldukça kırılgan olarak nitelenen Türkiye ekonomisinde sanayi için görünüm daha kötüye doğru gitmektedir. 2015 yılının genel seçim yılı olması, birçok yerli-yabancı yatırımcıyı bekle-gör pozisyonuna geçirmiştir. Kısa vadede, alt ve orta gelirli kesimlerin gelirlerinde iyileşme ile bir talep artışı yaratılabilirse, ekonomide aşırı daralmanın önü alınabilir. Bu ise bütçe harcamalarının bir kısmının memur, emekli kesimlerin maaş artışları için kullanılmasını, hane halkı transfer harcamalarının artırılmasını içeren bir gelir politikasına yönelişi gerekli kılmaktadır. Bu yönelişte gerekli kaynakların ise savunma-güvenlik, bürokrasi harcamalarından kısılarak yapılması mümkündür.
İŞSİZLİK FONU ÇARÇUR EDİLİYOR
Ne var ki hükümet bu yola gitmek yerine İşsizlik Fonu kaynaklarını kullanarak seçmen tercihini lehine çevirecek palyatif tedbirlere yönelmiş görünmektedir. Bu, hem fon kaynaklarının çarçur edilmesi hem de büyümeye faydası olmayan politikalarla zaman kaybından başka bir şey değildir. Bu tür seçmen odaklı politikalar, sadece topluma çıkarılacak faturayı kabartacaktır.”