Güncelleme Tarihi:
Resim ve heykel yapmaya çok küçük yaşlarda başlayan emekli diplomat Engin Türker, 56 yıl sonra Türk Amerikan Derneği Emin Hekimgil Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu.
Resim ve heykellerinden oluşan “Dağlar ve Kanatlar” isimli sergisini Başkentlilerin beğenisine sunan Türker, mekan olarak sekiz yaşında ilk sola sergisini açtığı yeri tercih etti. “Yaşam bir döngüdür. Benim emeklediğim yer burasıydı ve şimdi ben 56 yıl sonra yine burdayım” sözleriyle duygularını ifade eden Türker, “Harika çocuk olarak anıldığım dönemde, 1956 ve 1958 yıllarında açılan iki sergim Türk Amerikan Derneği’nin o günlerde Mithatpaşa Caddesi’nde bulunan sanat galerisinde gerçekleşmişti. Bugüne kadar yaptıklarımdani gittiğim ve gördüğüm yerlerden sonra işte yine başladığım noktadayım” dedi.
DAĞLARA UZANAN KANATLAR
Umman Sultanlığı Ankara Büyükelçiliği görevini yürütürken üç yıl önce emekli olan Türker, eserlerinin en önemli temasının “barış” olduğunu söyledi. Özlemi duyulan barışı her alanda sanatına yansıttığını vurulayan Türker, şunları söyledi:
“Duygusal bir yaklaşımla son sergimi açtım. Türk Amerikan Derneği’nde açtığım sergi dizinimi üçlüyorum. Bir dönem ben burada çocuk sanatçıydım şimdi ise, belli bir yaşa geldim. 16 yağlıboya tablo ve sekiz heykelden oluşan sergimin ismini Dağlar ve Kanatlar olarak belirledim. Dağlar hep uzağı, erişilmemişi, biraz da sevginin, güzelliklerin çok uzağında kalanı, Kanatlar da, barışcıl güvercinleri simgeler. Kanatlar dağlara kadar uzandığında belki biraz sevgi ve barış serpiştirir o topraklara.
EMEKLİ OLMADIM ÖZGÜRLEŞTİM
Sergide, iki de şiirim var. Kuşlar ve dağların sevgisini yani olması gereken sevgiyi anlatan bir şiir. Kuşların ve dağların yer değiştirdiği sürrealist bir şiir. İngilizce çevirisini, çok değer verdiğim kültür insanı Talat Halman’ın yaptığı şiir de serginin barışçıl ruhunu yansıtacak. Günümüze kadar Ankara, Boston, Lefkoşa, Stockholm, Paris, Tokyo, Bahrain, İstanbul, Sarajevo, Zenika ve Muskat’ta 31 solo resim ve heykel sergisi açtım. Sanat hayatımda diplomat olmamın da çok büyük etkisi oldu. Üç yıl önce büyükelçilik görevimden emekli oldum. Ben emekli oldum değil, özgürleştim diyorum.
BİTİP TÜKENMEYEN ÇATIŞMA
Devletin hizmetinde olunca, sanatıma ayırdığım zamanlar hep gece yarıları oluyordu. Baykuşlar gibi sergilerime geceleri hazırlanırdım. Şimdilerde her an bana ve sanatıma ait. Eserlerimde barış teması hep vardı. Çünkü gördüğümüz her haberde, okuduğumuz her yazıda bitip tükenmeyen bir çatışma var. Bize yakın ya da uzak, ama herkesi etkileyen bir şiddet. Diplomatlık görevimin de bir parçası olduğu için barışı çok seviyorum ve sanatı barışın bir elçisi gibi görüyorum. Evrensel bir barışın hayalini kuruyorum. Barış önce insanın kendisiyle barışmasıyla başlar. Kendisini sevmeyen bir insanın barışçıl olması, barış dilemesi çok güç. Bu çok idealist bir yaklaşım.”
İLK SERGİMİ İNÖNÜ VE BAYAR AÇTI
Sekiz yaşındaki ilk sergisini İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın açtığını ifade eden Türker, “O yıllarda devlet adamları sanata değer veriyordu. Maalesef şimdilerde durum hiç de iç açıcı değil” dedi.
İki buçuk yaşlarında yaptığı ilk figürü anlatan Türker, şöyle devam etti:
“Anneannemin içtiği gelincik sigarası vardı. Çok estetik bir kutuydu ve üzerinde de bir gelincik resmi vardı. İlk eserimi orada makasla yapmışım. Ailem plastik sanatlara olan eğilimimi görünce her türlü desteği vermiş. Uzun yıllar sanattan vazgeçmedim. Zaman zaman neden sadece sanat yapmadın eleştirileri aldım ama sanat zaten benim içimdeydi ve ondan kopmam mümkün değildi. Canlı modellerle çalıştım. Kendi kendimi eğittim fakat, dış etkenlerin bana büyük katkısı oldu.”