Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Ankara’nın, kent ile üniversiteyi buluşturan yazı dizisi “Ankademi: Şehir ve Üniversite”, son oturumunu Yüksek İhtisas Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Hürriyet Ankara Haber Koordinatörü Deniz Gürel ve Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, gazetemiz ekibiyle birlikte Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rabet Gözil ve bilim insanlarıyla kent-üniversite ilişkisini konuştu.
“Ankara’nın sağlık başkenti olmasına akademik destek vereceğiz” diyen Rektör Rabet Gözil, Yüksek İhtisas Üniversitesi’nin çalışmalarını ve kent-üniversite ilişkilerini okurlarımız için anlattı:
ANKARA’NIN SAĞLIK GELİŞİMİNE KATKI
Yüksek İhtisas Ünivresitesi, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Vakfı (TİVAK) tarafından 2013 yılında kurulmuş, 2015-2016 eğitim öğretim yılında tıp fakültesi ile eğitime başlamış bir ünivresitedir. 2016-2017 eğitim öğretim yılında tıp fakültesinin yanı sıra, sağlık bilimleri fakültesinde fizyoterapi ve rehabilitasyon (FTR), beslenme ve diyetetik ile sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu (SHMYO) tıbbi dökümantasyon ve sekreterlik bölümü ile eğitim öğretim hayatına devam etmektedir. Yüksek İhtisas Üniversitesi’nin kuruluş amaçlarından biri de öğrencilerinin fakültede aldığı teorik eğitimlerini sahada pratik uygulamalar ile tanımlamalarıdır. Bu sayede fakülte yıllarından başlayarak Ankara halkına sağlığın geliştirilmesi ve farkındalığın arttırılması yönünde hizmet sunmaktadır. Vereceği mezunları ile de Ankara’nın sağlık alanındaki gelişim sürecine katkıda bulunacaktır.
VİZYONUMUZ ÖNCÜ BİR KURULUŞ OLMAK
Amacımız öncü bir kuruluş olmak. Bu konuda da epey hedeflerimiz var. Ne kadarını gerçekleştirebiliriz diye baktığımızda umarım hepsini gerçekleştirebiliriz. Üniversitemizin misyonu sağlık eğitimi ve öğretiminde kalite düzeyi yüksek, kültürel ve sosyal açıdan donanımlı, girişimci, araştırmacı, toplumsal sorumluluk taşıyan, etik değerlere önem veren geleceğin bireylerini yetiştirmek, bilgi çağının imkanlarını en iyi şekilde kullanmak ve yerine getirmektir. Sağlık disiplinleri ve kurumlararası sinerjinin olumlu etkilerini yakalamak, bunlardan en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamaktır. Vizyonumuz ise ülkemizde yetiştirdiği sağlık profesyonelleriyle sağlık alanında öncü bir kuruluş olmaktır. Bu vizyon doğrultusunda Ankara’nın ülkemizin başkenti olmasının öncü rolünden faydalanarak sağlık alanında ülke çapında ihtiyaç duyulan kalifiye sağlık ekibini yetiştirmektir.
ÖĞRENCİ HOCA İLİŞKİSİ ÇOK İYİ
Hürriyet Gazetesi’nde geleceğin meslekleriyle ilgili bir haber vardı. Bir teknoloji bir de sağlık elemanları diye bir içerik vardı. Bu son derece önemli bir durum. Gerçekten şehir hastanelerinin açılması, birçok merkezlerin olması, özel hastanelerin açılması sonucunda sağlık elemanlarına olağanüstü gereksinim duyuluyor. Biz de bütün bunlar için tıp fakültesini olmazsa olmaz kabul edip bunun yanı sıra FTR, sağlık bilimleri, rehabilitasyon, beslenme ve diyet bölümümüzün yanında çok yakın tarihte müracaatlarını yapacağımız hemşirelik bölümü, sağlık yönetimi ile ilgili de YÖK’e başvuru yapacağız. Ayrıca bütün bunların yanı sıra sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu adı altında bir sürü programı açmak istiyoruz. Çünkü her bir elemana tek tek çok ihtiyacımız var. Bizim buranın en önemli ve en güzel yönü de öğrenci sayısının az alıyor olmamız. 50 öğrenci alıyoruz her bir programa ve bütün hocalarımız öğrencilerle tek tek ilgileniyor. Dolayısıyla öğrenci hoca ilişkisi burada gerçekten çok iyi. Çok keyifli bir şey. Kalabalık üniversitelerden gelen hocalar olarak 50 kişilik şu anda maksimum 80 kişilik sınıfta tek tek hepsini isim olarak biliyoruz ve hepsine tek tek isim olarak hitap ediyoruz. Biliyorsunuz iletişimde en önemli şey kişiye ismiyle hitap edebilmek. Kendini çok değerli hissediyor hele bu öğrenci olunca ondan sonra arkasını getirmek önemli.
En büyük avantajımız bu.
LAF OLSUN DİYE SEÇİLMİŞ ELEMANLAR DEĞİL
Öğrencilerimizin hepsine gözümüz gibi bakıyoruz. Bu çocuklarımız ilk mezunlarımız olacaklar, ilk göz ağrımız olacaklar. Dolayısıyla çok titizleniyoruz. Her seferinde klinikte şunu göreceksiniz, bunu yapacaksınız diye belki biraz zorluyoruz çocukları ama eğitimimizden asla taviz vermiyoruz. Sevgimizi ve onlarla birlikte olmanın mutluluğunu onlara hissettiriyoruz. Öğrenciler de o konuda mutlular. Geçen sene fiziki koşullarımız daha kısıtlıydı. Bu fiziki koşullarımız kısıtlı olmasına rağmen bir güne bir gün bir çocuğumuz bizden şikayet etmedi. Anatomi laboratuvarına geldiler çok büyük keyifle ders yaptılar. Çünkü masanın etrafına hepsi sığıyordu bir kısmı arkada kalıyordu ama hiçbiri şikayet etmedi ve çok da büyük başarıyla geçtiler. Bu sene daha iyi olanaklarımız var. Daha güzel şeyler sunuyoruz. Her geçen gün çocuklar bunları daha çok benimseyerek keyifle bizimle yol alıyorlar. Bunlar bizim için gerçekten önemli şeyler. Hocalarımızın çok kaliteli olması hepimizin değişik üniversitelerden çok donanımlı olarak gelmemiz önemli. Öyle Laf olsun diye seçilmiş elemanlar değiliz.
SAĞLIK BAŞKENTİ OLMASINA AKADEMİK DESTEK
GÜDÜL’E GERİATRİ MERKEZİ
Mütevelli heyetimizin üzerinde çok titizlenerek durduğu bir proje var. Ankara’nın Güdül ilçesinde Geraiatri Merkezi kurulması yönünde Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’na proje başvurusunda bulunulmuş ve yakın süreçte onaylanması beklenmektedir. Mütevelli heyeti üyelerimizden birisi Güdül’de çok büyük arsaları üniversitemize bağışladığından dolayı böyle bir proje yapılanması olacak. Termalinden tutun sağlığa, dinlenmeye kadar bir kompleks olacak. Güdül de termal alanlardan birisi. Gerçekten çok büyük bir proje. Buna bağlı olarak yine sağlık turizmi programını da kurmak adına YÖK’e müracaatımızı da yaptık. Projenin onayını bekliyoruz. Şu anda AB Bakanlığı’nda.
Kampüs alanımız bu kadar değil. Bağlum’da da çok büyük merkezimiz var. O da bu sene faaliyete geçecek. Burayla sınırlı olmayıp hepimizin bir kampüste olmasını da düşünüyoruz.
KAPATILANLARDAN GELENLERE ÖZEL DERS
Biz temmuz ayında bir tanıtım toplantısı yaptık. Oraya bayağı gelen oldu onun arkasından da kontenjanlarımız full doldu. Kapanan üniversitelerden de epey öğrencimiz oldu. Onlara da biz diğer üniversitelerin yapmadığı güzel bir uygulama yaptık. Özel eğitim verdik. 8 hafta ayrı bir eğitim verdik. O öğrencileri bizim 2. sınıf öğrencilerinin düzeyine yetiştirdik. 2. sınıf öğrencileriyle aynı dersleri alacak şekilde anlattık. Her iki grubu da birinci kurulda birleştirdik. Birinci kurulda biz bütün hocalar abartmıyorum günde 6-8 saat ders anlatarak gelen çocuklarımızın eğitimlerini tamamladık. O yönden de çok mutluyuz. O çocukların eksik olan yönleriyle biz bir tıp fakültesi öğrencileri olmasını istemedik. Doktor olacaklar dedik en iyi şekilde eğitimlerini verdik. Hepsi de çok başarılı oldular çok da mutlular.
KADIN YÖNETİCİ OLMANIN AVANTAJLARI VAR
(Kadın akademisyen ağırlığı) Üniversite kurulurken burada kadın ağırlıklı olarak biz gelmişiz. Mütevelli heyeti de diğer rektörümüz ayrıldıktan sonra beni rektör olarak atadılar. Arkasından da tam zamanlı hocalarımız Emel hocam ve Bengü hocam oldu. Bu böyle devam etti. Özellikle kadın olması konusunda yapmadık. Hepimiz çok bütünleştik. Kadın yönetici olmanın çok büyük avantajları var. Ben bunu gerçekten çok güzel şekilde yaşıyorum. Hem hocalarım hem biz çok ayrıntı görebiliyoruz. O ayrıntılar üzerinde çok güzel durabiliyoruz. Her şeyden önce yaptığımız işin ayrıntılarının yanı sıra çevremizde de ayrıntı görebiliyoruz. Olumsuz olan her şeyi izleyebiliyoruz, onları düzeltmeye çalışıyoruz, unutmuyoruz. Bir de ben şunu gözlemledim bu makamda olduğumdan beri erkekler de ayrı bir saygıyla size bakıyor. Hiçbir zaman o saygıları da aşmıyorlar. O da çok güzel bir şey. Kadın olduğumuz için olduğunu zannetmiyorum hep çok büyük saygı da gördük. Hocalarımız da aynı şekilde. Kadın yönetici olmanın çok iyi avantajları var ve tabi ki zorlukları var o ayrı bir şey. Tüm farklı alanlarda kadın yönetici sayısının artması da gerekir. Özellikle belediyelerde ve her yerde olması çok gerekiyor.
EKONOMİK DARALMAYI SAĞLIKLA AŞABİLİRİZ
Bizim en büyük amaçlarımızdan bir tanesi Güdül’deki sağlık kompleksi. Sağlık turizmi konusunda başat aktör olalım yönünde bir gayretimiz var. Yurtdışından Ankara’ya çok hastaların geliyor olması, üniversitemizin sağlık turizmi konusunda da iyi bir atak yapacağını gösteriyor. Şehrin ekonomik daralmasını aşabilmek için sağlık sektörünün de olması lazım. Ankara’da gerçekten olağanüstü donanımlı hekimlerimiz var. Bu olağanüstü donanımlı hekimlerimizi destekleyecek diğer elamanlarda bütün fakülteler, yüksekokullarla beraber onlar da bu konuda desteklenmekte. Onun için de çok iyi bir sağlık turizmi merkezi olmamamız için hiçbir neden yok. Bunun için gerçekten ciddi çalışmalar ve ciddi yatırımlar gerekiyor. Bizler daha iki yıllık bir üniversite olmamıza rağmen bu konuda epey bir atılım yaptık. Eminim ki çok daha iyi yerlere geleceğiz diye düşünüyoruz.
SAĞLIK TURİZMİ İÇİN DEKANLAR BULUŞMALI
Sağlık turizmi çok kavranabilmiş değil. Bunun için şöyle bir şey yapmak çok iyi olacaktır. Bütün üniversitelerin özellikle tıp dekanları bir araya gelip bu konuda ortak akıl oluşturup yol haritası çizip, neyi ne kadar yaparız, neyi ne kadar yapmalıyız diye diğer paydaşlarla da bunu paylaşıp bu yolda gerçekten ilerlemek lazım. Ortak akılı çok doğru oturtmamız lazım. Ankara sağlık turizminin lokomotifi olur hatta olacaktır diye de düşünüyorum. Sağlık turizminde lider olması hedefi koyulmalı. Amaçlarımız içinde de bunu alıp belirleyip buna ulaşmak lazım. Dediğim gibi tek başımıza biz elimizden geleni elbette yapacağız ama hem üniversitelerin hem devletin paydaşlarla beraber bunu oturtmamız gerekiyor. Öyle olursa muhteşem olacaktır. Üniversitemize diğer üniversitelerden büyük destek de gördük. Geçen yıl Ankara tıp bize olağanüstü çok destek verdi. Bütün hocalarımız eksik olan hocalarımız Ankara tıptan geldi. Gazi her konuda çok destek veriyor. Hacettepe ile henüz bir protokolümüz olmadı ama hocalarımızın kişisel bağlantılarıyla da destek geliyor. Destek konusunda kendimizi hiç yalnız hissetmiyoruz. Tamamlayıcı tıp ile ilgili de çok güzel şekilde yönetmelik, yayın önergesi ve her şeyi hazırlandı. Onu en kısa sürede gündeme getirip onu da yapacağız. Henüz çok süremiz fazla geçmedi ama çok atılımlarda yaptık, dolayısıyla da epey şeyler ortaya çıkaracağımızı düşünüyoruz.
HERKES BESLENME UZMANI DİYE ÇIKMAMALI
Bizim burada yetiştirdiğimiz sağlık personeli tek tek bakacaksanız olağanüstü kıymetli. Tıp doktoru zaten ayrı bir yerde çok kıymetli. Ama beslenme diyet öğrencilerinin yerleri çok farklı. Çünkü televizyonları açın hangi kanala basarsanız basın karşınızda bir beslenme uzmanı var. Bunun yetkinliği var mı, yok mu yaşam koçu filan da deniliyor. Gerçekten bu mesleği almış mı, almamış mı, kökeni nedir, o mudur bu mudur bilemiyoruz. Tıp doktoru da beslenme ve diyet ile ilgili bir sürü önerilerde bulunabiliyor x kişi de y kişi de bulunabiliyor. Bu uzmanlaşması gereken bir şey. Yıllardan beri bizim hep karşı çıktığımız bir şey. Bilmeden diyetisyenim diye beslenmeciyim diye çıkıp bu işlerin yapılmasına karşıyız. Veya bir diyet mutfağı hazırlayıp maddi olaylar işin içine girip ortalığa çıkması, alana çıkması, onun içinde her bir branş çok çok önemli ama özellikle ve beslenme ve diyetetik öğrencilerimiz çok kıymetli. Çok doğru yetiştirilmeleri lazım, çok doğru olarak bilgilendirilmeleri ve donanımlı bir hale gelmeleri lazım. Oraya çıktığında doğrusunu anlatıp yanında da bir ot veya başka bir şey söylememesi lazım bence.
İMKANLARIN YETERSİZLİĞİ MEMNUNİYETİ AZALTIYOR
Ankara’nın en önemli sorunlarından biri Ankara dışından gelen öğrenciler için konser ve tiyatro gibi kültürel olanakların yeterli olmayışıdır. Sosyal imkanların yetersiz olması öğrencilerin şehir memnuniyetini azaltmaktadır. Barınma sorunu, ders çalışma mekanlarından, kütüphanelerin yetersiz ve mevcut olanların da kalabalık ve verimsiz olması, öğrenciler için yarı zamanlı iş bulmanın zor olması Ankara’da öğrenci olmayı güçleştirmektedir. Ankara’da halkın yaşadığı bir diğer sorun ise raylı taşıma sisteminin yetersiz olması ve toplu taşıma saatlerinin kısıtlı olmasıdır. Bu imkansızlık öğrencilerimizin de en önemli şikayetlerinden biridir. Şehirde yeşil alanların azlığı ve buralara ulaşımın zorluğu bireyleri kapalı alanlara itmektedir. Ankara’da dış mekanlarda yapılacak faaliyetler desteklenmelidir. Ankara’daki sağlık sorunları ise Türkiye’dekilere benzerdir. Giderek kalabalıklaşan nüfus ile hali hazırda var olan kaynakların kullanımı arasında sorunlar yaşanmaktadır.
ÇEVREDEN HASTA GELİŞİ KOLAY OLMALI
Trafik sorununun halledilmesi, özellikle altyapıların, trafikle ilgili raylı sistemin vesairesinin tam anlamıyla oturtulması lazım ki daha sonra kenti geliştirebilecek konulara gelelim. Sağlık konusunde mesela çevreden gelen hastaların gelişini kolaylaştırmak lazım. Geldiğinde kolay olmazsa bir dahakine gelmeyecektir. Barınma konusu da önemli. Hepimiz şahidiz biliyoruz o hastane bahçelerinde yatan insanları, arabalarının arkasına kilim sararak yatanları, orada bekleyen insanları görüyoruz. Hepsine yazık. Hepimiz aynı koşullarda olabilirdik, olabiliriz. Sizden önce hocalarımızla toplantı yaptığımızda aslında biz tamamen çevreden gelen hastalarla ilgili odaklandık. Avrupa’dan ve her yerden gelen tabi ki önemli ama bizim asıl amacımız çevreden gelen hastalar. Onlara nasıl yaklaşabiliriz, neler yapabiliriz, hangi olanakları sunabiliriz, nasıl iyileştirebiliriz, nasıl mutlu edebilirizi düşündük.
İLK DÖNEMLERİ HER DAKİKA ARIYORUZ
Ankara hepimizin yürekten sevdiği yer. Ben köken olarak Erzurumluyum ama burada olmaktan olağanüstü keyif duyuyorum. Çünkü üniversiteden bu yana buradayım. Ama geldiğimiz ilk dönemlerdeki Ankara’yı her dakika arıyor oluyoruz. Benim bundan önce Konutkent’te oturduğum evde sabah gözümü açtığımda mayıs, haziran aylarında çok güzel gelincikleri izleyebiliyordum, olağanüstü bir mutluluk veriyordu. Şimdi yapılan inşaatların yerleri bomboştu gözümü açtığımda orada olağanüstü güzellikteydi. Çok uzak bir tarih değil bu bahsettiğim. 2004’e kadar izleyebiliyordum. Baharda açan bahar dallarını büyük bir keyifle izleyebiliyordum. Ama artık onlar yok. İncek’e arka yola çıktığınız zaman çevre tamamen inşaat oldu. Her yerde devasa binalar yükseldi ve dolayısıyla da bu binaların bu kadar yükselmesiyle de bağlı olarak hava sorunu, sirkülasyonda da bir problem var. Çevreye bakacak olursanız o güzellikler yok oldu gitti.
KENTLEŞME NE KADAR PROGRAMLI
Dolayısıyla da kentleşme ve yapılaşma çok hızlı bir şekilde devam ediyor, ama ne kadar programlı ne kadar planlı bu iş yapılıyor bilmiyorum. Ne kadar mühendisine veya bilene dayanarak onlara sorularak bunlar yapılıyor o çok büyük bir soru işareti. Tabi bununla beraber trafik sorunu olağanüstü arttı. Araba sayısı gerçekten çok fazla, özellikle her tarafa doğru boğulmaya başladı. Ankara’yı yine hepimiz seviyoruz ama eskisi kadar keyifli yaşayabiliyor muyuz, keyifle dışarıya çıkabiliyor muyuz çok büyük bir soru işareti. Nefes almak için oksijen almak için artık ya Kızılcahamam’a gitmeye çalışıyoruz veya Beypazarı’na. Veya çevre yerlere gitmeye çalışıyoruz bu da tabiki Ankara’daki şehirleşme adına oldukça ciddi sıkıntıları beraber getiriyor. Sadece Ankara’da değil elbetteki Türkiye’nin her şehrinde bunlar var.
ANKARA GELECEĞİN SAĞLIK CAZİBE MERKEZİ
Tıp Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Serkan Tapan
Türkiye’ye baktığımız zaman İstanbul jeopolitik konumu nedeniyle uluslararası sağlık hizmetine çok daha yatkın ve altyapısı uygun bir bölge. Fakat kendine yetmede bile soruları olan bir ilden bahsediyoruz. Ama Ankara Türkiye’nin jeopolitik olarak tam merkezinde olan bir şehrimiz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu her zaman Ankara’ya bir uğramadan gidemez. Buradaki hastalarımız da tabii yerinde tedavi olacak konuları da hallettikten sonra daha ileri tanı ve tedavi gerektiren, özellikle özelleşmiş bir takım sağlık hizmetlerinde Ankara’nın son on yılda çok ciddi yol aldığına inanıyorum. Kurulan hastaneler, potansiyel, geçmişten gelen üniversite kültürünün bence İstanbul’la rekabet eder tarz olması ve bizim gibi yeni üniversitelerin eklenmesi ve bizim de bu boyuttan daha farklı bakmamız Ankara’nın gelecekte çok önemli bir sağlık cazibe merkezi olacağını gösteriyor. Hastalar için İstanbul’daki o uluslararası hizmetin kaosuna girmek yerine Ankara daha yerinde, daha lokal çözümler için ideal bir merkez. Bunu zaten kendi tecrübelerimizden biliyoruz. Ankara Türkiye için daha uluslararası boyutta bir cazibe merkezi olmaya aday şehir diye düşünüyorum.
OBEZİTE İLE İLGİLİ DERS KOYDUK
Çağımızın vebası diyabet ve onunla birlikte seyreden obezite. Türkiye’de de özellikle çocukluk çağı obezitesi çok önemli bir problem. Her yıl iki üç kat katlanarak gidiyor, çünkü sağlıklı beslenemiyoruz. Hatta bununla ilgili biyokimyacı olduğum için obezite diye seçmeli bir ders koyduk fakültemize. Öğrencileri daha tıp eğitimine başlarken obezite beslenme ile ilgili yapılan hatalar, bazı görünen tehlikelerin aslında yavaş yavaş hayatımıza kaliteli sokulduğu ve ondan sonra sağlığımızı bozduğu konusunda çok güzel sunumlar yaptık. Biraz bunu topluma yaymamız gerekiyor. Ankara’da da mesela obezite beslenme ciddi sıkıntı. Televizyonlarda görüyoruz çok ciddi dezenformasyonlar da var. Doğru söylenen şeyler var, yanlış söylenen şeyler var. Herkesin kafası karışık bunu biz tıp eğitiminin içine de sokup hatta öğrenciyi de meslek hayatına geçtiği zaman bu tür spekülasyonlara girmemesi için daha şimdiden yetiştirmeye çalışıyoruz. Biz bilim noktasından çok çıkmak istemiyoruz. Kanıta dayalı tıp eğitimlerimiz var. Buralarda da bilimin nasıl kullanılması gerektiğine dair öğrencilerimize çok ciddi anlatıyoruz. Bu çok önemli, bilime dayalı konuşmak, bilime dayalı yorum yapmak. Bir hekimin görevi bu tür şeyleri sürekli spekülatif hale getirmekten ziyade toplumu da eğitmeli. Bütün hocalarımız da bu boyutuyla gerekli çalışmaları yapıyor.
ÇÖZÜMÜN BİR PAYDAŞI OLMAK GEREKİYOR
Sanayileşme de ülke ekonomisi de büyüyor. Bunu başka ülkelerde yaşadı biz de yaşayacağız, kaçınılmaz bir sorun. Dünyada bütün ülkelerde bu tür sıkıntılar oluyor. Önemli olan bu tür sorunları planlı bir şekilde yönetebilmek. Biraz planlama konusunda bizim ülkemizin zaten insanının da genel problemidir biz genelde kervanı yolda düzmeyi severiz. O yüzden biraz plansız yaşamaya alıştığımız için daha planlı, daha organize, daha ortak akılla birlikte konuşup, iletişim kurarak, psikolojimizi ve stresimizi doğru yöneterek bunları çözmemiz gerekiyor. Bunlar genelde ülkemizin genel problemi. Bu tabi şundan kaynaklanıyor; şehir kültürü kolay bir şey değil bir anda olmuyor. Ankara tarihine bakarsanız Cumhuriyet zamanı kurulmuş ve gelişen bir şehir. Avrupa’daki şehirleri karşılaştırdığımız zaman bunların en basiti 400-500 yıllık bir kültür. Üstüne bir şeyler ekleniyor bu da tabi kolay olmuyor, şehirde bir kültürün birikmesi de kolay olmuyor. Bu iş zaman işi. Hem biraz sabırlı olup, hem bizim gibi eğitimi düzgün insanların elini taşın altına sokması gerekiyor. Banane dememesi gerekiyor. Çözümün bir paydaşı olmak gerekiyor böyle yaparsak bence uzun vadede halledebileceğimize inanıyorum.
KADINLARLA ÇALIŞMAK ÇOK KEYİFLİ
(Üniversitenin kadın ağırlıklı olması) Kadınlarla çalışmak çok keyifli. Enerjileri biz erkeklerden her zaman yüksek. Bizim göremediğimiz ayrıntıları incelikleri görüyorlar. Onları yönetime katıyorlar. Bu da öğrencilere çok pozitif yansıyor, çünkü tıp eğitimi olduğu için ayrıntının çok değerli olduğu bir eğitim bizimkisi. Orada hocalarımın çok büyük katkılarını görüyorum. Ben de erkek olarak onların göremediği bazı açılarda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Bizim burada en büyük artımız zaten şu; biz bir aile gibiyiz. Öğretim üyelerimiz de bir aile gibi, birimizin derdi diğerinin çözümü olabiliyor. Böyle de bakıyoruz. Birbirimize destek oluyoruz. Öğrencilerle de sayıları az olduğu için bu aile kavramını daha da geliştiriyoruz. Ben mesela bu cumartesi akşam öğrencilerimle gidip basketbol antrenmanı yaptım. Çok keyifliydi. Onlarla eğitim konusunda tabiki güzel bir iletişim var. Ama spor alanında da bu iletişimi daha da geliştiriyoruz. Bu boyutuyla baktığımızda çok keyifli bir ortam ben de keyifle çalışıyorum.
GELECEĞİN KADROSUNU YETİŞTİRİYORUZ
Türkiye’nin farklı bir gücü var nüfusu genç. Avrupa’da evde bakım hizmetlerini yapacak personel bulmada sıkıntı var. Bu üniversitemizin vizyonunun ne kadar doğru olduğunu da gösteriyor. Biz bu personel kadrolarını yetiştirip ileride Türkiye’yi bir sağlık turizm merkezi haline personeliyle getireceğiz. Bu Avrupa’nın şu anda en büyük açığı, biz buna şu anda rol olarak soyunmuş oluyoruz. Şu anda Türkiye’de bunu yapıyor yetiştirdiği üniversitelerdeki kadro değişimleri bunu yapmaya çalışıyoruz özellikle ara elaman tıp doktoru yetiştirebilirsiniz ama bu sistemin hepsinin içinde rolleri var. Bu rollere uygun personeli yetiştirip ara elemanı yaparsak mühendisliğin yaşadığı sıkıntıları yaşamadan biz bu işi çözmüş oluruz.
ANKARA ATAK YAPSA İNSANLAR GİTMEZ
Ankara’ya doğudan çok göç geliyor. Ankara çevresinden de ciddi bir göç alıyor, bunu çok incelemek lazım. Çorum’dan daha çok Çorumlu var Ankara’da. İstanbul’da bütün entelektüel tabakayı sürekli kendine çekiyor. Herkes üniversiteyi bitiriyor işini İstanbul’da buluyor. Entelektüel insanlar sürekli İstanbul’a gidiyor. Ona bağlı olarak da bir sektör gelişiyor orada o da bir kaçınılmaz. Ankara sosyo kültürel ataklarını yapsa belki o insanlar oraya gitmeyecek burada kalacaklar. Burada başka bir iş alanı da yaratacak belki de bu. Ankara’nın en büyük açmazı bir taraftan da iyi tarafından bakarsak da İstanbul’da yaşamak çok zor bir şey. İşinize bile gidemiyorsunuz, işinize gitmeniz iki-üç saat. Ankara’da hepimiz kızıyoruz ama yarım saat 1 saat bu süre. Bunun üstünde dersek Ankara’ya haksızlık yaparız. İstanbul’da bir arkadaşım evinden işyerine üç saatte gidebildiğini söylüyor. Yakın yer yani 15 kilometrelik bir yerden bahsediyoruz. Trafik bir kitleniyor veya başka bir aksilik oluyor. İstanbul’unda çok büyük handikapları var Ankara’nın da handikapları var. Kültür öyle kolay birikmiyor Tunalı Çankaya hala bir cazibe merkezi çünkü en eski halen orası.
ÖĞRENCİ GECE ULAŞIMI İSTİYOR
Öğrenci Konseyi Başkanı Tunahan Çelebi
Ben beslenme ve diyetetik bölümündeyim. Burada az kişi olduğumuz için hocalarımızla yakın ilişkiler kurabiliyoruz. Hepsiyle oturup sohbet edebiliyoruz. Öğle arasında birlikte oturup çay içebiliyoruz, o gün yaptıklarımız hakkında birbirimizle fikir alışverişi içindeyiz. O gün derste olmadığımız zaman önceki dersin tekrarını sonradan hocalarımızla bilgi alışverişiyle paylaşabiliyoruz. Az olmak güzel bir şey.
Ankara çok öğrenci şehri sayılmaz hatta daha çok memur şehri gibi. Ulaşım konusunda diğer kampüs üniversitelerinde olduğu gibi sıkıntımız yok. Bizde biraz trafik sıkıntısı var sabahları ulaşma konusunda trafikten dolayı sıkıntı yaşıyoruz. Onun dışında sosyal olanaklara yakınız. Buradan Kızılay’a mesela çok çabuk ulaşabiliyoruz. Sinemaya veya tiyatroya gitmek istediğimiz zaman bunlara ulaşma olanağımız yüksek. Konserlere katılmamız da öyle. Ankara tiyatro açısından gelişmiş ama diğer açılardan gelişme sağlamamış gibi gözükmüyor. Öğrenci ne istiyor derseniz arkadaşlarıyla belli bir saate kadar takılabileceği güzel mekanlar istiyor, müziğin, eğlencenin olduğu gece ulaşımının olduğu imkanlar istiyor.
BÖLÜMLER 2023 VİZYONUNA GÖRE ŞEKİLLENDİ
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Bengül Durmaz
Bölümlerle ilgili YÖK’ten onay almak için tekliflerimizde hiç gelişigüzel davranılmadı. Sağlık Bakanlığı’nın 2023 planı var. O plana göre kaç tane teknikere ihtiyaç var gibi bir plan çıkarmış ve bunu YÖK ile karşılıklı olarak planlamış. Dolayısıyla biz onlara bakarak kaç tane teknikere, örneğin tıbbi görüntülemede veyahut kaç sağlık turizmi elamanına ihtiyaç var, 2023’e kadar biz onlara bakarak inceleyerek teklifte bulunduk. İhtiyaç olan bölüm sayısına göre öneride bulunduk. Yani hiç plansız değil herşey planına göre yapıldı. Bir de sağlık alanının temeli duygudur. Sağlık, mühendislik ve diğer alanlar gibi mantık, mekanikten daha duygu ağırlıktadır. Bakış da biraz daha farklıdır. Sağlık verisi konusunda pilot bölgeler seçilerek buradan toplanan sağlık verileri hem bizim gelişimimizde öğrencilerimizin hangi alanlarda yetiştirileceği hem onların mezun olduklarında istihdamları açısından da katkı sağlayacaktır. Hele de bu bizim okulun iki yıllık ön lisans sağlık hizmetleri meslek yüksekokullarının tamamen mesleki eğitim uygulamalarla çok daha kalifiye hemen istihdam edilecek sağlık elemanları olacak.
METRO AĞI OLMAMASI BÜYÜK EKSİKLİK
Kentle ilişki ve katkı anlamında bilim şenliği yapılacak örneğin. O bilim şenliği topluma da öğrencilerimizin gerek poster sunumlarıyla gerek bahçedeki posterlerinin sunumları içerdeki oral sunumlarıyla tabiki katkı olacaktır. Orada obeziteye farkındalık yaratacak projeler, çocukların katılımları olacak. Bu da çevremize bir katkı, mahalleye bir katkı olacak.
Kentle ilgili problemlere bu oturumun çıktısı olarak faydası olacaktır. Örneğin neden bir başkentte yer altı raylı sistem yani metro havaalanına gitmez. Sağlık turizmi açısından da önemli. Hasta ve diğer şehirlerden gelecek olanlar oradan metro olmadığı için direkt binip şehir merkezine gelemiyor. Başkentte her tarafı dolanan bir metro ağı olmaması da büyük eksiklik.
PERSONELİ YETİŞTİREREK KATKIDA BULUNUYORUZ
Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Küçük Biçer
Ülkemiz değişiyor, farklı strateji planları üzerinde gelişiyor. Kamu hastane birlikleri dediğimiz platformlar kuruluyor. Fakat aynı zamanda strateji olarak da üniversiteleri destekleme yönünde bir plan var. Bu planda da sadece vakıf ve devlet üniversiteleri diye ayırt edilmeden her iki bakış açısıyla da desteklenmek amaçlanıyor. Kamu hastanelerine gidecekler bize gelmeyecekler gibi bir çekingemiz hiçbir zaman olmayacak. Şu anda bizim yetiştirdiğimiz sağlık profesyonelleri özellikle sağlık hizmetleri meslek yüksek okulu bunun dışında tıp fakültesi bizim insan gücü planlamasına yönelik bölümlerimiz sayesinde bizim hiç bir zaman iş olacak mı, iş imkanı verebilecek miyiz gibi sorunumuz olmayacak. Birinci basamakta aile hekimlerimizin yanında şu an aile sağlık elemanları var. Bu elamanların sayısı çok yetersiz. Bizim beslenme ve fizik tedavi mezunu öğrencilerimiz zaman içerisinde birinci basamakta aile sağlığı merkezlerinin içine kaydırılacak. Bu uyum süreçlerinde birinci basamağın güçlendirilmesi söz konusu ki ikinci ve üçüncü basamağın iş yükünü azaltalım planı var. Biz bu personeli yetiştirerek çok büyük katkı vermiş oluyoruz.
ANKARA’YA DESTEK MERKEZLERİ OLACAK
Eskiden sağlık ocağı yapısında ne vardı. Hekimler, beslenme uzmanları ebeler vardı. Şimdi bakıyorsunuz aile hekimi, aile sağlığı elemanıyla çalışıyor. Başka personeli yok. Dolayısıyla ekip hizmeti sunmakta zorlanıyorlar. Bunu bizim yetiştirdiğimiz elemanlarla destekleyeceğiz. Böylece birinci basamak daha kuvvetli hale gelecek. Aile hekimliği sistemi daha iyi ilerleyebilecek. Bunun ötesinde de bizim farklı merkezlerimiz kuruluyor. Geriatri merkezi olsun beslenmeyle ilgili diyetisyen danışmanlık merkezi olsun ya da fizik tedavi merkezi. Bu merkezler zaman içerisinde artacaktır. Çünkü ülkemizin nüfusu yaşlanıyor. Demografik değişimler söz konusu. Bu değişimin içerisinde de ister istemez yaşlı nüfus artıya geçti. Yüzde 10 civarında şu anda baktığınızda. Bu Merkezler Ankara’yı destekleme amacıyla kuruluyor. Çünkü yaşlı beslenmesi, yaşlının fizyoterapi beklentileri, yaşlının bir geriatri merkezi kompleksi içinde bakımının sağlanması önemli. Bunun için de hem psikososyal gelişmiş her türlü desteği sağlayacağımız merkezler kurduğumuz için üniversitemizin geleceği için bir tedirginlik içinde değiliz. Sağlık amaçlı bir üniversite olduğu için stratejisi sağlık ve sağılığın gelişimi üzerine olduğu için de gelecekte bununla ilgili herhangi bir tereddüt yaşamayacağımızı düşünüyoruz.
VERİLERİN KULLANIMI ÇOK DEĞERLİ
Sağlık üniversitesiyiz ve sağlık verisinin kullanılabilir olması bizim açımızdan çok değerli. Sağlık verisi Türkiye’de biliyorsunuz bazı imkanların sunulmasıyla oluyor. Biz de bu veriyi sürece, ihtiyaçlara yönelik karşılayabiliriz. Bölümler açılmasında, insan gücü planlamasında diyetisyen mesela eksikti öyle bir bölüm açıldı. Yine başka bölümlerin açılmasında veriyi bilirsek hem fazlalığı doldurmadan gerekeni ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda insan yetiştirerek yaparız. Ülkenin nasıl bir ihtiyacı var konusuna bakarsak. Sağlık turizmi mesela sağlık turizmini nasıl yaparsınız. Aile hekimine gidemiyor insanlar yurtdışında. 4 ay bekliyor sadece göz randevusunda bile böyle. Bir katarakt ameliyatı için 4 ay bekliyorsunuz ama Türkiye’de biz bunu düzgün bir şekilde sunabilirsek bu bizim gibi sağlık bakış açısıyla, sağlık stratejisiyle ilerleyen merkezler tarafından da yapılacaktır. Yine kamu hastane birliklerinin de bu amaçlar doğrultusunda büyük hastane ve otel bakımı vererek kurulduklarına inanıyorum. Böyle baktığınız zaman gelecekte Türkiye bir sağlık hizmeti sunan ülke olabilir. Bizim üretim kaynağımız sağlık olabilir. Sağlık üretebiliriz, yurtdışına özellikle yakın olduğu için Avrupa’ya sunma şansımız yüksek olacaktır.
BELEDİYELERLE İŞBİRLİĞİ OLABİLİR
Belediyeler evde sağlık hizmeti vermiyor. Yeni sağlık sistemine göre bu toplum sağlığı merkezlerinin görevi. Toplum sağlığı merkezleri her ilçeye kurulacak şekilde kuruluyor. Belediyeler evde bakım hizmetleri veriyor. Bizim şu anda belediyelerle herhangi bir bağlantımız olmamakla birlikte öğrencilerimiz bizim sahaya çıktıkları zaman birinci basamağa da geçecekler. Birinci basamağa geçtikleri zaman bu hizmetlere bire bir katılmaya başlayacaklar. Çankaya bölgesinde çok fazla üniversite yok. Böyle bir hizmet Çankaya Belediyesi ile ortak sunulabilir. Çok da güzel olur aslında. Evde bakım hizmeti profesyonellik getirir, büyük bir iştir. Ağırlıklı olarak da yaşlıların tercih ettiği bir hizmettir. Geriatri merkezi kurulduktan sonra geriatrik bakım verebilecek profesyonel kişilerle çalışılmaya başlandığı zaman bu belediyelerle ortak çalışma konusu da çok güzel olur diye düşünüyorum. Ankara’nın turizm şehri olmasının sağlık turizmi olmasının önündeki tek imkan sadece üniversiteler ve akademisyenlerle mümkün değil. Bunun ötesinde Ankara’da şehrin de gelişmesi gerekiyor. Şehrin de buna böyle bakması gerekiyor. Bizim gibi kuruluşların dışında yatırımcının da bunu satın alması gerekiyor. Kızılcahamam çok yakın mesela buraya buradaki tesislerinde buna yönelik değiştirilmesi gerekiyor.
STRESLE BAŞ ETME ÖNEMLİ
Dünya sağlık örgütü 1949 yılında sağlık tanımı yapmıştır. Sağlığın tanımı bedenen ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir. Türkiye’nin sağlık sorunlarını hepimiz biliyoruz aslında Ankara’nın ki de çok benzer. Bir halk sağlıkçı olarak Özellikle Ankara’da şu var, şu salgın hastalık Ankara’nın problemi diyemem. Ama mevcut durumda bence şu anda en önemli sorunumuz psikolojik açıdan, hepimizin bir sosyal açıdan sorunlarımızı aşabilmemiz. Sosyal iyilik hali önemli, hepimizin daha sakin daha rahat olarak işe gelmemiz önemil. Ben mesela evden çıkınca trafik stresine girdiğim zaman stres boyutum beni biraz gergin yapıyor ve geldiğim zaman öğrencilerime o psikolojiyle yaklaşmak istemiyorum. Öğrencilere de en çok söylediğim stresle baş etme. Derse girdiğimiz zaman arkadaşlar tabi ki her zaman stres olacak, her zaman belli zamanlardan geçeceğiz, her zaman sorunlar olacak, hiçbir zaman güllük gülistanlık bir dünyada yaşamayacağız ama bunlarla baş etmek konusunda nelerimiz var. Elimizde pozitif neler var bunlara bakarak, bunları göz önünde bulundurarak düşünün diyorum. Ankara’da sorun olarak ne var derseniz bence trafik çok yoğun trafiğin getirdiği aşırı araçlardan çıkan gazlar hava kirliliğine katkıda bulunuyor. Bununla ilgili eski Hıfzıssıhha şu anki Türk Halk Sağlığı Kurumu’nun önünde bir levha var ve oradaki hava kirliliğinin seviyesi normal seviyede gözüküyor. Dolayısıyla hava kirliliği sorunmuş gibi henüz bize yansıtılmadı. Dediğim gibi bizde veri neyse buna yönelik bilgi alabiliyoruz. Bizim şu anda gerçekten su sistemimiz düzeldi. Yeni şehirleşme şehir planlama alanı içerisinde aşırı bir inşaat alanı içerisindeyiz gerçekten bunların getirdiği yükler var ama su şebeke sistemi, doğalgaz sistemi düzenlendi. Eskisi gibi çeşmelerimizden kötü renkli sular akmıyor. Bu Ankara açısından iyi bir şey.
ANKARA’DA AŞIRI SAĞLIK SORUNU YOK
Aşılama sistemi yüzde 98 çalışıyor. Yüzde 98 ne demek birinci basamakta her yüz çocuktan 98’i aşılanıyor. Tabii Suriye’den gelen insanlar biraz kaçışlarımıza sebep oluyor ama bunlar da toparlanıyor, bu konuda da çalışmalar devam ediyor. Bulaşıcı hastalıklar konusunda da gayet iyi durumdayız. Yurtdışında bir salgın oluyor Türkiye’de biz bunu yaşamıyoruz. Amerika’da mesele enflüanza salgını vardı biz hiç yaşamadık grip olduk ama çok salgın boyutuna taşınmadı, gayet iyiydi bakarsanız. Biz ülke olarak bazı şeyleri çok iyi göğüsleyebiliyoruz. Ankara’da aşırı sağlık sorunu diyebileceğimiz bir sorunumuz yok. Hastanede bizim psikolojik danışmanımız var öğrencilere derslere geliyor. Öğrencilerin stresle baş etmesi ile ilgili. Bunlar sağlık profesyoneli oluyor. Onların sağlıklı olması lazım gelen insanları sakinleştirebilmeleri gerekiyor. Üniversite olarak baktığınız zaman görevimiz sadece öğrenci eğitmek değil. Takdir edersiniz ki burası bir özel vakıf üniversitesi, tek işimiz öğrenci eğitmek değil. Bizim aynı zamanda halkı eğitmek görevimiz de var. Havalar düzeldiği zaman halka yönelik seminerler yapalım dedik. Son zamanlarda çok revaçta sezaryenler Türkiye’de çok yüksek, antibiyotiklerin kullanımı gibi örnekler. Sezaryenin endüksiyonu olmadığında normal doğumu tercih etmeleri gerektiği gibi farklı konularda gebelere eğitim veriliyor. Tütün mesela. Bunlar çok önemli konular. Halk ‘sigara içiyorum ama ölmüyorum’ diyor. 10 yıl içtim 30 yıl öçtüm ölmedim diyor. Yaşam kalitesi diye bir şey olduğunu halka öğretmemiz gerekiyor. İki kat merdiven çıkınca öksürmeye başladığının sigaraya bağlı olduğunu bilmesi gerekiyor. Sigaramı ben balkonda içiyorum diyor bilmiyor ki içeri girdiği anda halen 15 dakika o partikülleri bebeğine üflüyor. Çocuğu astım olması konusunda risk getiriyor. Bizim halkımızın bilgi düzeyi bazı konularda yeterli değil bunu yeterli duruma getirmek de bizim görevlerimizin arasında. Ben bir halk sağlıkçı olarak bu üniversitenin bir elemanı olarak bunu yapmak zorundayım. Bunu da arkadaşlarla planladık. Hipertansiyon araştırması yapacağız birlikte hipertansiyonunu ölçeceğiz.
TIBBA ALTERNATİF OLAMAZ
Tamamlayıcı tıpla ilgili bir merkez kurulması planlanıyor. Normalde kanıta dayalı olmayan şeyler kabul edilmez. Tıp doktoru olarak kanıtı yoksa benim için yoktur. Şimdi artık yeni dünyada tamamlayıcı tıpla ilgili kanıt sunulmaya başlandı. Alternatif tıp ta demiyorum çünkü tıbba alternatif olamaz. Siz hekiminizden alıyorsunuz ilacınızı ama bir ıhlamur çayı içiyorsunuz. Bağışıklığınız bir şekilde artıyor aslında ılık su içmeniz de benzer mantığa sahip. Akupunktur mesela bilinen o ki yeni yeni kanıtlandı sigara bırakmada etkileri görülmeye başlandı. Biz bu tür şeyleri de üniversitemiz bünyesinde istiyoruz çünkü sağlık kampüsü olacak. Siz sağlık için de halka bunu gidin dışarıda yaptırın diyemezsiniz. Halka diyeceksiniz ki bunu da burada ehil kişilerin ilgisi dahilinde sizi takip eden doktorunuz takip edebilecek. Hem beslenmesiyle ilgilenen kişiden aldığımız veri, hem doktorundan, hem hemşiresinden aldığımız veriyi herkes görsün. Bizim hastanemize gelen hastanın bütün verisini herkes görürse hasta hakimiyetimiz olur. Şu anda baktığınız zaman yaşanan en büyük sorunlardan biri hasta her yere gidiyor. Çok büyük üniversitelere geliyor, bir devlet hastanesinden geliyor. Orada MR yapılıyor, tomografi yapılıyor. Öbür tarafta biyopsi alınıyor size geliyor siz tekrar yapıyorsunuz. Biz bunu istemiyoruz. Biz üniversitemize geldiği zaman o kampüsün içinde her şeyi hallolsun, hastanın tüm tetkikleri bitsin, diyeti planlansın, sporu verilsin, fizik tedavisi yapılsın istiyoruz. Eğer yaşlıysa gitsin Güdül’deki merkezde dinlensin, rehabilitasyonunu tamamlasın evine sağlıklı olarak dönsün. Böyle bir şeyde veri kaybı yaşamayacağız. Biz artık 2050 yılında veriye bağlı sistemler diyoruz, veri olmazsa sistemi kuramazsınız. Biz bunu kurabilmek için de çok doğru yolda ilerliyoruz ama henüz kurulma aşamasında yavaş yavaş ilerliyor.
KADINLARIN GECE ÇIKMASI ÇOK ZOR
Ben de öğrencilikten geldiğim için Ankara, İstanbul gibi bir şehir değil. Televizyonlara bakıyorsunuz çok güzel şovlar geliyor ama İstanbul’daki bir merkeze geldiği söyleniyor. Ankara’da istesem bile o şov burada yok. Ben işi gücü bırakacağım o gece İstanbul’a gideceğim ertesi sabah yine 8’de buraya gelmem gerekiyor. Böyle bir düzene biz sahip değiliz. Ankara’da tiyatro günleri düzenleniyor. sinema festivalleri oluyor ama biletler o kadar kısa sürede bitiyor. 16 üniversite ve 250 bin öğrenci bu kadar öğrencinin olduğu bir yerde ulaşamıyorsunuz. Hizmet var ama ulaşılabilir hizmetse var diyebiliyorsunuz. Biz bu konuda şöyle bir sıkıntı yaşıyoruz bence; Ankara’da bir kere hizmet varsa ulaşmakta zorlanıyoruz. Ulaştığınız zaman geri dönemiyoruz çünkü gece şehir karanlık. Toplu taşıma yok. Hepimiz korkuyoruz. Hele ki bir kadın olarak araç olmadan dışarı çıkamıyoruz. Niye Ankara’da bu kadar araç arttı en önemli sebebi toplu taşımayla ilgili yaşadığımız sorunlar. Ben Beysukent’te oturuyorum böyle baktığım zaman buraya toplu taşımayla gelme imkanım çok zor olur. Araçla gelmek zorundayım. Her gün 3 saat harcamak zorundayım oradan buraya gelmek için. Öğrencilerimiz mesela saat 8.30’da derse başlıyor 8.30’da burada olmamız gerekiyor. Ankara’nın en büyük dezavantajı bu olabiliyor. Bu da bence kültürle alakalı. Ankara ülkenin ortasında ve biraz kültürü değiştirmek gerekiyor. Biraz daha farklı bakmayı gerektiriyor bu da bizim değil de bizi yöneten büyüklerimizin Ankara’ya farklı şeyler getirme isteğiyle olmalı.
ÖĞRENCİLERİN KÜTÜPHANE SORUNLARI VAR
Sorunlar meselesinde ise öğrencilerin kütüphane sorunları var mesela, okuma alanları sıkıntılı. Belirli saatlerde girmeleri gerekiyor biliyorsunuz ki akşam 5.30’a kadar okul var. Çocuk yemek yiyecek 8’de gidecek kütüphaneye ne kadar kalacak. İstanbul’da eski kitap satan sahaflar vardır Ankara’da onları çok bulamıyorsunuz. Dolayısıyla Ankara’daki kitaplar hep pahalı. Öğrenci kenti diyoruz ama fiyatları yüksek. Çocukların E- kitap almalarını istemiyorum. Gidip alsın okusun kokusunu alsın kitap okumak başka bir kültürdür. İstanbul’a gittiğimiz zaman geçiyoruz ama benim öğrencilerimin öyle bir kültürü olmuyor. Onlara Ankara’da gidin şuradan alın ucuza alırsınız diyemiyorum.
ANKARA OKUMA İSTANBUL ÇALIŞMA ŞEHRİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emel Koptagel
Fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümüyle, beslenme diyetetik bölümünü açtık. Bunu Sağlık Bakanlığı’nın 2023 projeksiyonu dahilinde yaptık. Şimdi de sağlık yönetimi için öğrenci programımız açılmıştı öğrenci alımı için başvurduk. Hemşirelik bölümünü de açmak için hazırlıklarımızı yaptık. Onlardan da açılış izni geldiği gibi açılış yapmayı planlıyoruz. Hepsi sağlık alanında yetişip önemli bir açığı kapatacaktır. Öğrencilerimizi donanımlı profesyoneller olarak yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Sağlık yönetimi de bizim halk sağlığı yerlerinde, hastane yönetimlerinde iş görecek önemli bir açığı kapatacaktır. Onlar biliyorsunuz hep alaylı yetişme işini profesyonel olarak yapacak kişiler yapmayı planlıyoruz. Ankara ve İstanbul konusuna değinildi. Yine de Ankara bir okuma şehri İstanbul çalışma şehri.
Kadın yöneticiler konusunda ise biz hem kadın yönetici olmaktan hem de kadın yöneticiyle çalışmaktan mutluyuz.
RAKAMLARLA YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ
2013 yılında kurulan üniversite, eğitime 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde başladı. 2 fakülte, 1 enstitü, 1 meslek yüksekokuluna sahip olan üniversitenin toplam öğrenci sayısı ise 301.
ÖĞRENCİ KONSEYİ BAŞKANI DA KATILDI
Hürriyet Ankara- Yüksek İhtisas Ankademi buluşmasında Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rabet Gözil ile birlikte Tıp Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Serkan Tapan, Öğrenci Konseyi Başkanı Tunahan Çelebi, Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Küçük Biçer Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emel Koptagel, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Bengül Durmaz yer aldı.