Güncelleme Tarihi:
Ferit ASLAN/ANKARA, (DHA)- RADYO Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) CHP'li 2 üyesi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurarak, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun 13. maddesinde yer alan, 'Tarafsızlığın ihlal edildiği hallerde TRT Genel Müdürü görevden alınır' hükmü gereğince TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, yasa uyarınca gecikmeksizin görevinden alınmasını istedi.
CHP'nin RTÜK'teki üyeleri İsmet Demirdöğen ve İlhan Taşçı tarafından YSK'ya verilen 3 sayfalık dilekçede, YSK'nın titizlikle uyulması istenen ilkelerin başında, '2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun 5. maddesinde öngörülen genel yayın esasları ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinde yer alan yayın hizmet ilkelerine titizlikle uymaları gerektiği' ifadesi yer aldığı hatırlatıldı.
Cumhurbaşkanı adayları, siyasi partiler ve bağımsız adayların, seçim döneminde görüşlerinin eşitlik, serbestlik, dürüstlük ilkelerine uygun bir şekilde yansıtılması için gerekli katılımın sağlanması, bu konudaki girişimlerini ve sonucunu yayınlarında açıkça ilân ederek kamuoyuna duyurması gerektiğini belirtilen dilekçede şöyle denildi:
"Bu kararınızla belirlediğiniz ilkeler bir kural olarak ortaya konulmuş olup bu ilkelere uyulmaması durumunda bir hukuk devletinde yaptırım sonucunun doğması beklenir. Suç en yalın haliyle kanunun cezalandırdığı bir eylemdir. Bir başka deyişle kanunun cezalandırdığı eyleme suç denir. Dolayısıyla da suç işleyen kişi/kuruma da ceza verilir. Bir hukuk devletinde suçu belirleyip cezayı öngörmemek düşünülemez. Eğer bir fiil/suç tanımlanmışsa cezası da olacaktır. Cezası olmayan bir durumun suç olması da düşünülemez. Anayasa, RTÜK Yasası ve Kurulunuzun Yasa ve kararları göz önüne alındığında özel radyo ve televizyonlar ile TRT'nin 'tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk' ve Cumhurbaşkanı adayları, siyasi partiler ve bağımsız adayların, seçim döneminde görüşlerinin eşitlik, serbestlik, dürüstlük ilkeleri ışığında yayın yapması beklenmektedir. Buna en başta da 80 milyon yurttaşın vergileri ve faturalarındaki kesintilerle yayıncılık yapan TRT Kurumunun uyması gerekmektedir."
Demirdöğen ve Taşçı'nın YSK'ya gönderdiği dilekçede, 30 Nisan-31 Mayıs 2018 tarihleri arasında TRT HABER, TRT 1 ve TRT 6 logosu ile yayın yapan televizyon kuruluşlarında Cumhur ittifakı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a toplam 67 saat, 58 dakika, 56 saniye, CHP ve Muharrem İnce'ye 6 saat, 43 dakika, 31 saniye, İYİ Parti ve Meral Akşener'e 12 dakika, 43 saniye, Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu'na 8 dakika, 40 saniye, Hüda-Par'a 23 dakika, Vatan Partisi ve Doğu Perinçek'e 2 dakika, HDP ve Selahattin Demirtaş'a ise hiç yer verilmediği belirtildi. Dilekçede, TRT'nin yalnızca bir siyasi parti ile onun genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayına diğer partiler ve adaylar bakımından adaletsiz, eşitliğe aykırı bir biçimde yer verdiği ileri sürelerek, "Deyim yerindeyse TRT bir partinin ve onun Cumhurbaşkanı adayının seçim kampanyasını yürütmekle görevli şirket gibi hareket etmektedir"denildi. YSK'ya gönderilen dilekçenin devamında şöyle denildi:
"Tüm bu değerlendirmeler ışığında TRT'nin kurulunuzca belirlenmiş ilkelere uymaması doğrudan doğruya TRT'nin yükümlülüğü sonucunu doğurur. Yerine getirilmeyen yükümlülüğün yaptırımı da Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenerek karara bağlanmalıdır. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu 13. maddesinde, 'tarafsızlığın ihlal edildiği hallerde TRT Genel Müdürü görevden alınır' hükmü yer almaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak irdelenen değerlendirmeler ve veriler göz önüne alındığında TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, yasa uyarınca gecikmeksizin görevinden derhal alınmalıdır. Anayasa uyarınca seçim dönemlerindeki tüm iş ve işlemler konusunda yetkili organın kurumunuz olduğu da göz önüne alındığında bu konuda YSK tarafından derhal karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, hem TRT Kurumu hem de diğer özel radyo ve televizyonlar bakımından da duraksamaya yer vermeden kurumunuzca belirlenmiş yayın ilkelerine uymayan yayıncılar hakkında RTÜK'ten raporları istenerek, haklarında gerekli yaptırım uygulamasına gidilmesi gerekmektedir. Aksi halde Yüksek Seçim Kurulu üyeleri bakımından da hukuki sonuç doğuracağı değerlendirilmektedir. Yukarıda belirttiğimiz bilgiler ve değerlendirmeler ışığında bu konuda kamu çıkarları da göz önüne alınarak karar verilmesini arz ederiz."