Güncelleme Tarihi:
Kale Mahallesi Yayçeken Sokak’ta bulunan bir konakta su ve renklerin uyumunu konuşturan ebru sanatçısı Devrim Güngör, 2007 yılında Etimesgut Belediyesi’nin vermiş olduğu kurslarda ebru sanatıyla tanıştı. Daha sonrasında özel atölyelerde dersler alarak sanatını geliştiren Güngör, 2021 yılında ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı ebru sanatçısı’ ünvanını aldı. Ebru sanatının sanatsal yanının haricinde terapi edici bir yanı olduğunu da vurgulayan Güngör, ruh halini renklere taşıyan sanatını şöyle anlattı:
EBRU SANATI RUHUNUZUN YANSIMASI GİBİ
“Yaklaşık 18 yıldır ebru sanatıyla uğraşmaktayım. Ebru sanatını ilk defa 2007 yılında Etimesgut Belediyesi’nin Kültür Merkezi’nde deneyimledim. İlk temas, ilk tanışma orada gerçekleşti. Belediyenin kurs yerinde eğitim gördükten hemen sonra özel atölyelerde hocalardan ders alarak sanat yolculuğumu ilerlettim. Daha sonrasında ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı icazetli ebru sanatçısı oldum. Yani, aslına bakılırsa öğrenme ve hobi amaçlı başladığım yolculuğum benim mesleğim haline geldi. 1600’lü yıllara varan bu köklü sanatımızı, aktarım yoluyla diğer insanlara da anlatmak, göstermek, yaygınlaşmasını sağlamak beni oldukça mutlu ediyor. Ebru sanatı meşakkatli ve sabır isteyen bir sanat, fakat bir o kadar da zevkli. Ebrunun sanatsal yanının haricinde bence terapi edici bir yanı da var. Suda yani kitrede bir şeyler yapmaya başladığınızda dünyayla temasınız kesiliyor. Suyun her zaman için negatif enerjiyi aldığı bilinir. Kişinin o anki ruh hali kötüyse bu suya yansır. Renklerin bile tonu değişiyor. Sakin ve huzurlu olduğunuzda ise renkler capcanlı bir hale geliyor. Bir anlamda ruhunuzun yansıması gibi.
BİRBİRİMİZDEN SANATSAL ANLAMDA BESLENİYORUZ
Kale Mahallesi Yayçeken Sokak’ta bulunan bir konakta sanatımı icra etmek beni inanılmaz derecede besliyor çünkü Ankara Kalesi’nin değişik ve tarihi bir atmosferi var. Öte yandan kale, içinde birçok sanatçıyı barındırıyor. Örneğin, benim atölyemin tam karşısında bir minyatür sanatçısı bulunuyor. Dolayısıyla burada hep beraber bir etkileşim içerisindeyiz, birbirimizden sanatsal anlamda besleniyoruz. Paylaşımda bulunuyoruz, bu beni oldukça etkiledi. Öte yandan atölyemde bireysel çalışmalarımın ötesinde ebru sanatını öğrenmek ya da geliştirmek isteyenlere dersler de veriyorum. Öğrenciler, buraya geldiklerinde her şeyi unutuyorlar. İçeride 4-5 saat kalan bile oluyor. Bilgi aktarımında bulunuyor olmak benim için çok kıymetli. Herkesin muhakkak bir meşgalesi olmalı, bir sanatla uğraşmalı üstelik Ankara buna uygun bir şehir. ABB’nin ve ilçe belediyelerin çeşitli sanat dallarına dair kursları, eğitimleri bulunuyor. Vatandaşlara tavsiyem, çeşitli kurslara gidip kendilerine bir hobi veya meslek edinmeleri. Bu noktada gelir durumu yeterli olmayan fakat bu sanatı öğrenmek ve ileride mesleği haline dönüştürmek isteyenlere kapımız sonsuz açık, desteğimiz ise sonsuz.”
Atölyeye gelerek ebru dersi alan Ümmühan Yirmili de(23) “Üç-dört saat atölyede duruyorum. O kadar çok boyaya ve suya odaklanıyorum ki bazen bir şeyler yiyip içmeyi bile unutuyorum o derece kafam rahatlıyor” diyor.