Güncelleme Tarihi:
Adem YAZICI / ANKARA, (DHA) - ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilimdalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay, Türkiye'de hava kirliliği limitlerinin bu yıl da yüzlerce kez aşıldığını, yapılan ölçümlere göre 2012'den bu yana hava kalitesinin katlanarak, bozulduğunu öne sürdü.
Prof. Akbay, hava kirliliğinin, havası kirli şehirlerde yaşayanların ömrünü kısalttığını da söyledi. Türkiye'de nüfusun yüzde 99,7'sinin havası limitlerin üstünde olan kirli şehirlerde yaşadığını belirten Akbay, "Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) tahminlerine göre, sadece hava kirliliği yüzünden dünyada yılda 3,5 milyonun üzerinde insan yaşamını yitirmektedir. Bugün itibariyle, DSÖ'de ölçüm kayıtları bulunan 1628 dünya şehrinden sadece yüzde 12'sinin hava kalitesi, kabul edilebilir seviyelerde tespit edilmiştir. Türkiye'de ise nüfusun yüzde 99,7'si, havası limitlerin üstünde kirli şehirlerde yaşamaktadır. Hava kirliliği, inme, kronik akciğer hastalıkları, kanser ve solunum yolu enfeksiyonlarının başlıca sebeplerindendir. Yasal zemin göz önüne alındığında, hava kirliliği limitleri için en düşük standartlar DSÖ önermesindedir. Avrupa Birliği (AB) limitleri DSÖ'den biraz daha toleranslı, Türkiye limitleriyse, DSÖ ve AB'den çok daha fazla hava kirliliğine göz yumar seviyelerdedir" ifadelerini kullandı.
ANKARA'DA SINIR DEĞERLER 190 GÜN AŞILIYOR
Türkiye'de ölçüm yapılan 80 ilden 40'ının havasının kirli olduğunu kaydeden Prof. Akbay, "Ankara'daki durum ele alındığında, ölçüm kriterlerinden biri olan partikül madde kirliliğinde Türk mevzuatına göre sınır değer 56 mikrogram/metreküp iken, ölçümlerin ortalaması 60 mikrogram/metreküp seviyesinde bulunmuştur. Oysa Avrupa Birliği'nin kabul ettiği sınır değer 50 mikrogram/metreküp ve DSÖ'nün sınır değeri 20 mikrogram/metreküp'tür. Yine, Ankara için sınır değerlerin aşıldığı gün sayısı yılda 190 gündür. Ankara başta hava kirliliğinin en önemli sebebi karbon yakıtlar, ikinci sebebiyse egzoz gazlarıdır. Ankara'da ısınma amacıyla kullanılan doğalgaz, kömür kadar olmasa da, yine de karbon salınımını artıran bir yakıttır" dedi.
Prof. Ayşegül Akbay, alınması gereken önlemlerin başında mevzuatın limit değerlerinin, Dünya Sağlık Örgütü ile Avrupa Birliği standartlarına uyumlu hale getirilmesinin geldiğini belirtti. Akbay, şu ifadeleri kullandı: "Bundan başka, binaların ısıtılmasında güneş panellerinin kullanımının, yaygınlaştırılması gerekmektedir. Karbon yakıtlı taşıtlardan elektrikli taşıtlara geçiş de, zaman içinde önemli bir dönüşüm olacaktır. Ayrıca, karbon piyasalarının etkinleştirilmesi ve Avrupa Karbon Değişim Sistemi'ne (ECTS) uyum konusunda da 2009 'dan bu yana açık bulunan çevre başlığı müzakerelerinde de daha tam bir ilerleme sağlanamamıştır"
FOTOĞRAFLI