Haşim KILIÇ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2011 00:00
İkiz olmalarına rağmen müzik eğitimleri boyunca aynı olmamak için çaba gösterdiklerine anlatan Pekineller, “Bugün hala birlikte çalabilmemizin nedeni de bu. Birbirimize yeni fikirler verebiliyoruz” dedi.
AYNI piyanonun başında altı yaşından beri tek nefes olan Süher ve Güher Pekinel kardeşler, aradan geçen zamana karşın her konser öncesi ilk günkü heyecanı taşıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde önemli orkestralarla konserler veren Pekineller, doymuş bir dinleyici topluluğu yerine müziğe aç bir topluluk önünde konser vermeyi tercih ettiklerini anlattı:
Piyanonun başına ilk kez altı yaşında oturduk. O gün çok fazla heyecanlanmamıştık. Çocukken bunu bir oyunla yapıyorsunuz. O zamandan itibaren sizin bir parçanız oluyor. En çarpıcı tarafı, taburelerin çok yüksek olduğuydu. O zaman üzüntü yaşamıştık ama kısaydık.
İkiz olmamak için çalışıyoruz
Bizim ilişkimiz evlilik gibi oldu. Uzun süre beraber çalışmamıza ve birbirimizi çok iyi tanımamıza rağmen, anlaşmazlığa düştüğümüz zamanlar oluyor. Kişiliğimizi koruyarak gelişiyoruz. Ne kadar da beraber çalsak, bireyselliğimiz bizim için çok önemli oldu. Her şeyi yapıyoruz ikiz olmamak için. Bugün hala birlikte çalabilmemizin nedeni de bu. Çünkü birbirimize hala yeni fikirler verebiliyoruz. Düşünsenize, ikimizde aynı şeyi düşünsek uzamış bir piyano gibi çalardık. Bir sürü yarışmalara girdik. Hocalarımız aynı olmasına rağmen, hiçbir zaman aynı parçaları çalmadık. Birbirimizden etkilenmemek için gayret gösterdik.
Her gün yeniden başlamak
Zorluk her alanda var. Birlikte perspektifimiz daha da vurgulayıcı oluyor. Çünkü, piyano öyle bir enstrüman ki, aynı tonu yakalamak gerek. Dolayısıyla saniyenin yarısı kadar bir süre bile önemli. Bunun için derin nefes geliştirmek zorundasınız. Hergün yeniden başlıyormuş gibi çalışmak zorundasınız.
Doymuşluk yok
“BİZİM milletimiz heyecanı içinde barındırıyor. Çünkü daha gelişme sürecinde. Dolayısıyla doymuşluk yok. Heyecanı yeniden her defasında yaşayabiliyor. Bazı doymuş toplumlar var Avrupa gibi. Çok dikkatli dinliyor. Her zaman da istediğini alamıyor. Kendi içinde doymuşluk var. Daha aç olmak gerekiyor. Ne kadar da doymuş olsanız açlık duymak önemlidir.”
Genç yeteneklerle konser projesi
“DÜNYA sahnelerinde genç yetenekler projeleri, yürüttüğümüz üç eğitim projesinden biri. Üç projede birbirini tamamlayan projeler. Profesyonel müzisyenlere hitap eden bir proje. Genç yetenekler, bizim seçtiğimiz eğitmenlerden bir yıl eğitim alıyorlar. Gençlerle aynı sahnede olmak çok güzel ve değişik bir duygu. Onlardan aldığımız enerji ve bizim enerjimiz sinerji yaratıyor. Bir diğer projede ise Ana okullardan başlayarak ilkokulun sonuna kadar müzik derslerinin, tüm müfredata alınması var. Milli Eğitim Bakanlığı, bunu gayet iyi proje olarak algıladı. Ana sınıflarındaki müzik etkinlikleri ile ilköğretim 1-5 sınıflardaki müzik eğitiminde, yaratıcılığı ortaya koymayı amaçlayan ve ismini ünlü besteciden alan ”Carl Orff” sistemi konusunda 9 ildeki müzik öğretmenleri eğitimden geçirildi. Eğitim alan öğretmenler, müzik etkinliklerinde ve derslerinde bu yöntemi izliyor. Şimdiye kadar 30 öğretmen yetiştirdik. Bu proje üniversitelere yayılıyor.”
İlk günkü heyecan
“VİYANA festivali, birlerce insanın sokaklarda bir araya gelip, konserlere katıldığı bir festival. O konserlerden birinde biz de sahne aldık. Viyana’daki konseri hiçbir zaman unutamayız. İlk New York konseri de unutulmaz.
Bu heyecan başka bir heyecan. Bu heyecan istediğimi verebilecek miyim heyecanı. Çocukken “A ne güzel, çalabilecek miyim acaba” gibi bir heyecanımız vardı. Arada büyük bir fark var. Bilinçlenmeden geçerek ilk günkü gibi çalmak ikimizin de amacı.”