Güncelleme Tarihi:
“Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!” ve “Splendor in the Grass” albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip olan Pink Martini, grubun 17 yıllık kariyerlerini özetlediği yeni albümleri “A Retrospective”’in Avrupa turnesi kapsamında Ankara’da konser verecek. Pink Martini, 9 Temmuz’da Ankara’da Odtü Mezunlar Derneği Vişnelik Tesisleri’nde Ankaralı hayranları ile buluşacak.
Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, dinleyenlere unutamayacakları bir müzik ziyafeti sunacak.
Grup, konser öncesi Hürriyet Ankara’nın sorularını yanıtladı.
Pink Martini birbirinden farklı kültürleri temsil ediyor ve dünyanın her yerinde çok seviliyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Sanırım büyük bir orkestra duygusu veriyor olmamız herkesin çok hoşuna gidiyor. Kimi zaman romantizm günlük hayatta çok eksik kalıyor ve özellikle müzikte romantizme daha çok ihtiyacımız var. Pink Martini olarak bu romantizmi ve nostaljiyi yaşattığımızı düşünüyorum.
Kendinizi müzik arkeologları olarak tanımlarken peki son stüdyo albümünüz Splendor in the grass ile neler keşfetmiştiniz?
Splendor in the grass klasik müziğe daha çok yaklaştığımız bir albüm oldu ve açıkçası hepimizi çok mutlu eden bir albüm ortaya çıktı. Tchaikovsky ve Schubert gibi müzisyenlerden ilham alarak yaptığımız düzenlemeler ve şarkılar var.
Türkiye’de albümleriniz en çok satanlar arasında ama özellikle Fransa’da büyük ilgi gördüğünüzü de biliyoruz; sizce neden?
Sanırım Avrupalılar nostalji duygusunu çok daha fazla seviyorlar. Fransızlar da özellikle bizim ilk albümümüzdeki “Symptahique” şarkımızla birlikte kendilerine çok yakın hissettiler. Türkiye hakkında bir açıklamaya bile gerek yok; çünkü hem beraber çalıştığımız ekip Pasion Turca ile hem de izleyicilerle aile gibiyiz.
Yıllardır sahnedesiniz ve farklı ülkelerden eski şarkılar araştırmaya devam ediyorsunuz; sizi en çok neler motive ediyor?
Beni ve tüm ekibi en çok şarkıların hikayeleri heyecanlandırıyor. Geleneksel şarkıları keşfetmek kadar hikayelerini öğrenmek de çok motive ediyor. Bize eşlik edecek solistimiz Storm şarkıları çalışırken; hikayelerini de öğrendi; bence bu çok mühim.
Ankara konserinde dinleyiciyi bekleyen sürprizler var mı?
Uzun bir süredir sahnede Üsküdar şarkısını izleyici ile birlikte söylemekten çok büyük keyif aldık ama artık yeni şarkılar öğrenmenin zamanı gelmişti. Pasion Turca ekibinin hediye ettiği albümlerden Belkıs Özener’i keşfettik ve eski Türk filmlerinin şarkıları sürprizlerimiz olacak. Storm, “Aşkın bahardır” şarkısını harika söylüyor.
Farklı dillerde şarkılara nasıl hazırlanıyorsunuz?
China yıllardır bu işi çok iyi yapıyordu ancak sağlık nedenleriyle ara vermek zorunda kalınca Storm aramıza katıldı ve birden bire ondan fazla dilde şarkı söylemesi gerekiyordu. Harika bir disipilini var ve dil profesörlerinin yardımıyla çalışkan bir öğrenci oldu; sahnede bayılacaksınız.
Pink Martini olarak grubunuzu kurduğunuz ilk dönemlerde siyasi bir tavırla ortaya çıkmıştınız; bu misyona devam mı?
Tüm Pink Martini ekibi olarak siyasi konularda hala duyarlıyız. Politik meseleleri yok saymak; ya da dünyada olup bitenlere duyarsız kalmak müzisyenler için çok zor. Farklı ülkelere gidiyoruz; farklı şartların insanlarını görüyoruz ve elbette olup bitene duyarlılık göstermeye gayret ediyoruz.