Personeli işten çıkarma iddiası deli saçması

Hürriyet Ankara Bürosu’nu ziyaret eden Yavaş, Haber Koordinatörü Deniz Gürel’in sorularını yanıtladı.

* Öncelikle, Mansur Yavaş nasıl bir Ankara vaat ediyor?
Her şeyden önce Ankara’nın en büyük sorunu yönetim tarzı. Bir kişi bir karar alıyor; ‘Şunu yaparsak çok güzel olur’ diyor, kimseye sormuyor. Meslek odalarına, arkadaşlarına sormuyor. Halktan gelen vergileri sağa sola saçan bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu nedenle belediye başkanı katılımcı olarak, kent konseyi, meslek odaları, sivil topluk kuruluşlarıyla birlikte hareket etmeli. Biz bununla ilgili mobil uygulama yaptık. Bugün herhangi bir sokakta bile birşey yapılıyorsa soracak durumdayız bu uygulama sayesinde. Evinde oturarak cevap verecek. Madem parasını onlardan alıyoruz, vatandaşa niye sormuyoruz. Şehre kapılar yapıp ‘Ben Ankara’yı güzel yapacağım’ diyorsunuz. Oralara harcanan parayla Ankara’nın bir ilçesi ihya olur. Ya da halkın genel isteğine yönelik bir ihtiyaç karşılanır. Madem parayı alıyoruz, ‘Benden ne istiyorsunuz’ diye sormak lazım. Şeffaf olacaksınız. Verdiğiniz paranın nereye gittiğini anlamanız lazım. Bunun ilgili bir uygulamamız olacak. Bundan sonra gerek su, gerek emlak vergisi parası ödediğinizde makbuzun arkasında yüzde kaçı hangi harcamada kullanılacak bunu göreceksiniz. Hesap verebilir olacağız. Bunları yapmazsanız vatandaşlar vergilerin kendilerine hizmet olarak gelip gelmediğiyle ilgili tereddütte olacaktır, üstünüze şaibe bulaşacaktır. İmar rantını belediyeye aktarıp o rantı kentle paylaşacağım. Bununla sosyal konutlar yapıp ihtiyacı olanları ev sahibi yapacağız. Yani zenginden alıp fakire veriyorsun. Rantı kent halkına paylaştırıyorsunuz. Bunu yaparken yatay mimariye ağırlık vereceğiz.

* Ankaralılık meselesi çok konuşuluyor. Sahada “Ankaralı-Ankaralı değil” yaklaşımı var mı?
Ankaralılıktan kastettiğim şey; Ankara’da yaşayan herkes Ankaralıdır. Bunun tartışması olmaz zaten. Ankara’da doğmakta tartışma çıkmıyor; Ankara’yı bilmemesiyle ortaya çıkıyor. Yani dışarıdan ithal aday olarak görüyor vatandaşlar. Ankara’yı bilmeyen birisi de bizim dertlerimizi bilmez gözüyle bakıyorlar. Karşısında da ben, 3’üncü defa aday oluyorum. Daha önce iki defa ortaya çıktığımda Ankara’nın sorunlarını anlatmışım. Dolayısıyla insanlar aradaki farkı görüyorlar. ‘Bu bizim dertlerimizi anlar, görüyor ama öbürüne derdimizi anlatamayız’ gözüyle bakıyor. Onun haricinde mikro milliyetçilik filan yok. Üzülerek okudum bunları. Bir kahveye gitmişim de ‘Biz Çankırılıyız’ demişler. Gelsin (Mehmet Özhaseki için) o kahveye beraber gidelim ya da ismini söylesin. Bunlar ayıp şeyler. Ankara’da beni kabul etmeyecek kahve hiçbir yerde yoktur. Başkalarının lafına bakmasın; öğrensin hangi kahveyse beraber gidelim. Siyaseti bel altı düşünmemek lazım. Sahada da bunu vatandaşa sormak lazım. Bir kısmı bunu bu şekilde görebilir. Aynısı 2009’da konuşuldu ‘Mansur Yavaş Erzurumlu’ dediler. 2014’e geldik, bu sefer de ‘Tuncelili ve Alevi’ dediler. Şimdi de kalktık Makedonyalı olduk. Çıktık 1830’lara kadar açıkladık, hâla bunun tersini iddia eden varsa, 300 yıl filan yaşamış birini bulup sormuşlar. Bütün imkânlar ellerinde varsa böyle bir şey çıkarsınlar. Hem Makedonyalı olmak ayıp mı? Bunun toplumda ters etkisi olduğunu düşünüyorum.

* Elbette seçimi kazanmak önemli. Peki, yüzde kaç oy alırsanız kendinizi başarılı sayarsınız?
Oran vermiyorum ama aradaki farkın 10 puandan fazla olacağını düşünüyorum.

ANKARALILARA PARA KAZANDIRMAMIZ LAZIM

* Projelerinizle ilgili eleştiri veya vatandaşlardan “Şunu da yapın” şeklinde bir talep aldınız mı?
Çok şeyler oluyor. WhatsApp’tan herkes Ankara için hayal ettiği şeyleri proje olarak sunabiliyor. Bunların içinde güzel şeyler de olabiliyor. Anıtkabir’e gelen turistleri Ankara’da konaklatmanın yolu ile ilgili bir proje geldi. Aynısını termal turizm için de yapabiliriz. Ankara’daki termal işletmecilerin hepsini yurt dışına götürüp oradaki sigorta şirketleriyle anlaşma yapmak lazım. Yarım saat kür tedavisi görüyor, sonrası boş. Bunları Ankara’nın çeşitli yerlerine götürmemiz gerekli. Ankara’yı sağlık turizminde geliştirmemiz; Ankara’yı zenginleştirmemiz, Ankaralılara para kazandırmamız lazım. Bundan sonra yurt dışından ağaç ithali olmayacak. Yurt içinde temin edilenleri de Ankara civarından temin edeceğiz. Bunu da sözleşmeli üreticilik olarak yaptıracağız.

* Sizin Ankara için çılgın bir projeniz var mı?
Benim çılgın projem yok. Belediyenin asıl görevleri olan şeffaflık, katılımcılık gibi işlerin yanında içilebilir suyu daha ucuza akıtmak, konforlu toplu taşıma sunmak, nefes alınacak yeşil alanlar yapmak, yaya öncelikle olan bir kent, imar rantına dayalı olmayan projelerle insanlar çok rahat edecekler. Bunların yanında kent ekonomisi ve ilçeler nasıl canlanır? Ankapark’ı ‘iyi olacak’ diye yaptı ancak bir kapısının mahkemesi devam ediyor. Bilirkişi raporunu gördüm; bir kapı 19 milyon TL. 19 milyona Nallıhan’ı ayaklandırırsınız. Dinozor parasına Haymana’yı ayaklandırırsınız. Bizim görevimiz orada yaşayanları yerinde mutlu etmek. Hangi ilçede ne öne çıkmışsa katma değerli ürün yaratması için yol göstereceğiz. Bir kısmını da belediye olarak yapacağız.

HER MAHALLEDE KÜTÜPHANE VE KREŞ OLACAK

* Yeni projeleri duyacak mıyız?
Tabiki var. Spor yaptıracağız mesela. Belediyelere görev, vatandaşlara da hak olarak verilmiştir bu. 1.5 milyon kişiye spor yaptıracağız. Yol kenarında değil de açık alanlarda spor yapacak ortamlar ve öğrencilerin hepsine de okul bahçesinde alanlar yapacağız ne kadar yapabilirsek. Spor yapan öğrencilerin anlama ve kavrama kabiliyeti yüzde 30 artıyor. Ekonomik bir kriz geliyor. Biz ulaşımla ilgili mevcut projelerimizi bir yıl erteleyebiliriz. Yeter ki kentte açlık sınırının altında yaşayan kalmasın. İnsani ihtiyaçların hepsini gerekirse belediye olarak biz karşılayacağız. Birinci görevimiz o zaman ulaşımın önüne geçiyor. Sosyal yardımlar devam edecek, arzu edenlere aynî yardım isteyenlere de karta para yatıracağız. Çocuklarının okula servis ücretini biz karşılayacağız. Her mahallede kütüphane ve kreş olacak. İngilizce kitapları bizden olacak. O çocukların mutlaka okumasını istiyoruz. Çocuklar 15.00’ten sonra boş. Akşama kadar ne yapacak aile çalışıyor. Bunları da ETÜT merkezleri kurarak atanamayan öğretmenlerle yan yana getirip daha iyi yetişmeleri için çalışacağız.

* Belediye çalışanlarının işten atılacağı şeklinde iddiaları nasıl karşılıyorsunuz?
Deli saçması olarak nitelendiriyorum. 25 bin işçinin işten atılmasını ancak bir ruh hastası iddia edebilir. Maliyeti 1.5 milyar TL’dir. Çamurun zirve yaptığı yerdeyiz. Ben onu muhatap alıp dediği şeylere cevap vermek istemiyorum.

Mehmet Özhaseki için

‘DURUMA GÖRE TARTIŞABİLİRİZ’

* Rakibiniz Mehmet Özhaseki ile görüştünüz mü, karşılaştınız mı?
Hayır görüşmedim. Karşılaşmadım da.

* Herhangi bir televizyonda karşı karşıya gelme, projeleri tartışma durumu olur mu?
Duruma göre tartışabiliriz. Normal seviyesinde gider, bel altı çalışmaları olmazsa tabiki. İki medeni insan gibi. Zaten yarışın öyle olması lazım.

Melih Gökçek için

‘ÖZHASEKİ MANSUR YAVAŞ’A YETMİYOR HAVASI OLUŞTURDU’

* Melih Gökçek’in hakkınızda yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıca rakibiniz Özhaseki, yazarlarımızdan Ertuğrul Özkök’e Melih Gökçek için, “Benim onunla bir meselem yok ama derdim var. Ne söylesem üstüne alınıyor” sözlerini nasıl yorumlarsınız?
Kendi partisinden niye atıldığını izah edememiş, rakibim tarafından da kenara itilen, yanına gelmesini istemediği biri. Partisi tarafından da konuşması ve meydana çıkması istenmeyen birisine benim verecek hiçbir cevabım yok. Muhatabım değil. Bir oy bile alamayacak birisinin kalkıp rakipmiş gibi hareket etmesi ancak ‘Özhaseki Mansur Yavaş’a yetmedi, yenemiyor’ gibi bir ortam yaratıyor.

* Sloganınızın çıkış noktası nedir?
Sloganımız ‘Mansur, bereket ve huzur’. Biz seçildiğimiz zaman Ankara’ya hem bereket hem de huzur gelecek.

* Ortak mitingler olacak mı?
Henüz konuşulmadı.

* Anket yaptırdınız mı?
Henüz yaptırmadım çünkü ilçe adaylarımız belli değil. İlçe adayları sokağa indiğinde ancak sonuç alınabilir. Bizim dışımızdaki anketleri duyuyoruz, kiminde 6 puan, kiminde 10 puan öndeyiz.

HÜKÜMETİN DEVAM EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

* Ankara, İstanbul ve İzmir’den ikisi alındığında bu durumdan iktidarın da etkileneceği ve erken seçim senaryoları ve beka meselesi tartışılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben hükümetin devam edeceğini düşünüyorum. Bunlar her seçim konuşulur, politik bir söylemden öteye gitmiyor. Devlet ve Türkiye tehlikeye düştüğü zaman hepimiz tek bir vücut oluruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.