Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2008 00:00
Adını, sevgilileri evlendirdiği için sopayla dövülerek öldürülen papaz Aziz Valentine’den alan Sevgililer Günü, her geçen yıl daha da büyük bir katılımla kutlanıyor.
Aşkın gücünü göstermek için efsaneleşen tek örnek şüphesiz Aziz Valentine değil. Leyla İle Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Yusuf ile Züleyha gibi yıllar içinde sözlü anlatım yoluyla nesilden nesile aktarılan halk hikayeleri de, günümüzde hızla tüketilen sevgilerin karşısında dimdik ayakta duruyor.
Kerem ile Aslı
Kerem ile Aslı’nın hikayesi 16. yy’da geçmektedir. İsfahan Şahı’nın oğlu olan Kerem, Şahın hazinedarı olan Ermeni keşişin kızı Aslı’ya abayı yakar. Keşiş, kızının bir müslümana gönül vermesini istemez ve Aslı’yı alır ve kaçar. Onların peşine düşen Kerem de köy köy, şehir şehir her yerde Aslı’yı takip eder. Sonunda muradına erer ve Aslı’yla evlenir. Fakat düğün gecesi keşiş bir büyü yapar. Aslı’nın gerdek gömleği bir türlü açılmaz. Sabaha kadar gömleği çıkarmaya çalışan Kerem, sonunda içinden gelen bir ateşle tutuşup yanar ve kül olur. Aynı akıbet, külleri süpürmeye çalışan Aslı’yı da beklemektedir.
Leyla ile Mecnun
Bu bir Arap efsanesine dayanan bir aşk hikayesidir. Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairle, Leyla adında bir Arap kızının, ayrılıkla sona eren efsane aşkına dayanmaktadır. Kuzen olan Kays ile Leyla, küçük yaştan itibaren birbirlerini sevmektedirler. Kays’ın Leyla için söylediği şiirler herkesin dilindedir. Ama Leyla’nın babası bu ilişkiye taş koyar. Kays’a, kızının adını dillere düşürdüğü için kızar ve Leyla’yı başka biriyle evlendirir. Bu üzüntüye dayanamayan Kays çöllere düşer. Zamanla da Mecnun yani deli diye anılır. Bu arada ayrılığın acısı Leyla’yı ölüme götürür. Bunu duyan Mecnun da Leyla’nın mezarı başına koşar ve orada ruhunu teslim eder.
Ferhat ile Şirin
Ferhat ile Şirin’in hikayesi Anadolu topraklarında, Amasya’da geçer. Nakkaşlık yapan Ferhat, Amasya Sultanı Mehmene Banu’nun kızkardeşi Şirin’e sevdalıdır. Dünürcü gönderir. Şirin’i vermek istemeyen Sultan, Ferhat’tan, "Şehre suyu getir, sana Şirin’i vereyim" gibi olması mümkün olmayan bir şey ister. Su Şahinkaya denen çok uzak bir yerdedir. Ferhat da aşkı için kazma kürek kayaları delmeye başlar. Sonunda su kayaların arasından akar. Bunun üzerine Mehmene Banu, Ferhat’ın yanına bir cadı gönderir. Cadı, Ferhat’a, "Boşuna vurma kayalara böyle. Şirin öldü. İşte sana helvası" der. Bunun üzerine Ferhat da, "Şirin yoksa, bana da yaşamak haramdır" der. Elindeki kazmayı havayı fırlatır. Kazma başına düşer ve Ferhat ölür. Bunu duyan Şirin, hemen kayalıkların olduğu yere gelir. Ferhat’ın cansız bedenini görür. Kendini kayalıklardan aşağıya atar. İkisi de ölür. Aşıkları yan yana gömerler. Bahar aylarında Ferhat’la Şirin’in mezarı başında iki gül biter. Hikayeye göre, bu iki gül tam birbirlerine kavuşmak üzereyken, aralarına bir karaçalı biter ve onları ayırırmış. db
Tahir ile Zühre
Zühre’nin babası Hacivat’a bir kahya aradığını söyler, Hacivat da Karagöz’ün bu işi yapabileceğini söyler. Karagöz eve kahya olarak girer. Tahir ile Zühre birbirlerini çok sevmektedirler. Zühre’nin babasının yanında kahya olan Tahir’in babası ölürken Tahir ile Zühre’nin evlenmelerini vasiyet etmiştir. Zühre’nin babası da evlenmelerini istemektedir. Tahir ile Zühre’yi yanına çağırarak bu fikrini onlara da söyler. Karısının da onayını almak için durumu ona da anlatır. Bu fikri kabul etmeyen Zühre’nin üvey annesi sonradan kabullenmiş gibi görünür. Odasına gittikten sonra Karagöz’ü odasına çağırarak Tahir’i kendisinin sevdiğini söyler. Zühre ile evlenmesine engel olması için kocasına büyü yaptırır, Karagöz’e para vererek büyüyü kocasının sarığının içine koymasını ister. Karagöz, Zühre’nin babası uyurken büyüyü sarığının içine koyar. Zühre’nin babası uyandığında evlenme işinden vazgeçtiğini söyler. Tahir bu sevdadan vazgeçmeyeceğini söyleyince Zühre’nin babası seğmenleri çağırarak Tahir’i Mardin’e sürgüne gönderir. Bir süre sonra Tahir kaçıp geri gelir ve Karagöz’e bu işi düzeltmesi için yalvarır. Karagöz bir punduna getirip Zühre’nin babasının sarığından büyüyü çıkarır. Birden kendine gelen Zühre’nin babası kızını Tahir’e vereceğini söyler. Olan biteni Zühre’nin babasına anlatan Karagöz iki sevgilinin kavuşmasını sağlar.
Ünlülerin aşk sözleri
AŞK üzerine mutlaka herkesin söyleyecek bir sözü vardır. Tarih boyunca da üzerinde en çok yazılan, düşünülen, konu şüphesiz aşk olmuştur. Ama yine de aşkı anlamak, tarif etmek o kadar zordur ki. İşte size ünlü düşünürlerin aşk için söyledikleri sözlerden bir derleme.
n Aristo: "Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yalnız sevilmenin hiçbir zevki yoktur"
n Augustinus: "Sevgi ruhun güzelliğidir."
n Franz Xaver Von Baader: "Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır."
n François Bacon: "Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz"
n Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır"
n Balzac: "Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar"
n Basta: "Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever"
n Jeremy Bentham: "Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur"
n Bulor: "Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır."
n Antoine Bret: "Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur"
n Jacob Boehme:
"İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur"
n La Cordaire:
"Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur"
n Eugene Delacroix:
"Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister"
n Duclos: "Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama aşktan... Hayır"
n Epiktet: "Hareket etmenin nedeni ’istek’ ve ’sevmektir’, bu ise düşünmektir. Aşk tutkudur. İyi ya da kötünün ne olduğunu fark edemeyen insan nasıl sevebilir"
n Epikür: "Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz... Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır."
n Douglas Ferrola: "Aşk kızamığa benzer, insan ne kadar geç yakalanırsa o kadar ağır geçer"
n Descartes: "Bir şey kendimiz için iyi, yani uygun gibi sunulmuşsa ona karşı aşk duyarız."
n Faulkner:
"Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı."
n Fenelon: "Sevmeden yaşamak yaşamak değildir. Az sevmek ise sürüklenmektir."
n Mevlana:
"Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı."
n Freud:
"Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır"
n Geothe:
"Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir"