Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2008 00:00
Görme duyularını sonradan veya doğuştan tamamen kaybedenler, kendilerine has yöntemlerle, görenler kadar pek çok şeyi algılıyor. Fırını, marketi, eczaneyi kokularıyla algılayan görme engelliler, sesin geldiği yönü fark ederek insanların boyunu, ses tonlarına göre açık veya koyu tenli olduğunu anlayabiliyor.
GÜNLÜK yaşamda yardım almadan ihtiyaçlarını nasıl giderdikleri, neler yaşadıkları merak konusu olan görme engelliler, kendilerine has yöntemler kullanarak yaşamlarını kolaylaştırıyor.
Çoğu zaman insanların "Aynı durumda olsam yaşayamam" dediği, kimilerinin acıyarak baktığı, kimilerinin ise merak ve takdirle karşıladığı görme engellilerin nasıl yaşadığı, günlük ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı ve iletişime geçtikleri insanlarla ilgili nasıl fikir sahibi oldukları genellikle merak konusu oluyor. Oysa, görme engelliler, görme duyusu eksiğini gidermek için çeşitli yöntemler kullanıyor. Göz rahatsızlığı sonrasında 6 yaşında her iki gözünü de tamamen kaybeden ancak eğitimini sürdürerek hukuk fakültesi bitiren Şahin Acar, bir duyu organı çalışmayan insanların diğer duyu organlarının daha çok çalışarak eksikliği giderdiğini belirtti.
Doğru tahminlerAcar, fırını, marketi, eczaneyi veya lokantayı kokularıyla bulduklarını, görme engellilerin doğal olarak kullandıkları yöntemlerle insanların fiziksel yapılarıyla ilgili doğru tahminler yürüttüğünü kaydetti. İnsanların boyunu, sesin geldiği yöne göre anlayabildiklerini kaydeden Acar, şunları söyledi:
"Bu yöntemle karşımızdaki insanın konuşurken hangi tarafa baktığını da hissediyoruz. Bir insanın koluna girildiğinde görmeseniz bile boy tahmini yapabiliyorsunuz. Göz, ten ve saç rengini çıkarabiliyorum. Örneğin sarışını ve esmeri ayırt edebiliyorum. Bilimsel açıklaması var mı bilmiyorum ama ses tonu tiz olanlar genelde açık tenli veya sarışın olur. Ses tonu koyu olanlar esmer veya buğday tenli oluyor. Bu yöntemle yaptığım tahminlerin istisnalar dışında doğru çıktığını görüyorum."
Engelli yaşamın bazı kişilere "facia" gibi göründüğünü belirten Acar, "Lisede birisi bana art niyetsiz ve samimiyetle,
yemek yerken ağzımı nasıl bulabildiğimi sordu. Ben de ’Yemek yerken karşına ayna koyuyor musun’ deyince ’Sahi, ben de ağzımı görmüyorum’ dedi. İnsanlar ihtiyaçlarınızı karşılayamayacağınızı düşünüyor. Herkes ’nasıl tıraş oluyorsun, nasıl duş alıyorsun, kıyafetlerini nasıl giyiyorsun’ diye soruyor" dedi.
Akademisyen görüşüTEKNOLOJİNİN engellilere çok yardımcı olduğuna da değinen Acar, Ankara’da lise ve Eskişehir’de hukuk fakültesi eğitimi sırasında teknolojinin yardımıyla derslerine rahat çalışabildiğini bildirdi.
Acar, okulda dersleri kaydederek daha sonra dinlediğini, kimi zaman arkadaşlarının ses kayıt cihazlarına notları okuduğunu, şimdilerdeyse ekran okuyucu program sayesinde bilgisayarı rahat kullanabildiğini ve internetten kitap indirip dinlediğini ifade etti.
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı ve Görme Engelliler Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ataman, algılamada ve öğrenmede yüzde 80 oranında görme duyusunun kullanıldığını belirtti.
Kişinin görememesi halinde devreye dokunma ve işitme duyularının girdiğini ifade eden Ataman, "5 yaşından sonra görme duyularını kaybedenlere avantajlı grup diyoruz. Çünkü bunlar, büyük-küçük, renkler ve göreceli kavramlar ile özbakım becerileri kazanmış oluyor. Görme engellilere diğer duyu kanallarını kullanmalarını öğretiyoruz. Görsel algıyı kullanamayan bu insanlar kasabı, fırını tabii ki koklamayla fark edecek" dedi.