Güncelleme Tarihi:
Can Mert ŞİMŞEK / ANKARA, (DHA) 6 aylık hamileyken 4 yaşındaki oğlu Çağatay, lösemi tedavisi görmeye başlayan Şaduman Er, Ankara LÖSANTE Hastanesi'nde doğum yaptı. Er'in böylece doğum süresince de oğlundan ayrı kalmaması sağlanırken kardeşinin kordon kanı da saklandı. İhtiyaç olması halinde Çağatay'a kardeşinin kordon kanından elde edilen kök hücreler nakledilebilecek.
4 yaşındaki Çağatay birkaç ay önce hastalanmaya başladı. Uzun süre farklı hastanelerde teşhis koyulması beklenen minik Çağatay'a enfeksiyonu olduğu söylendi. Haziran ayında ise lösemi hastalığına yakalandığı ortaya çıktı. Ankara'daki LÖSANTE Hastanesi'nde tedavisine başlanan Çağatay'ın annesinin doğumu yaklaşınca hastane yönetimi istisnai bir karar alarak annenin doğumunun da hastanede yapılmasına ve böylece minik Çağatay'ın annesinden ayrı kalmamasının sağlanmasına karar verdi.
"ÖNCEDEN KEDERDEN AĞLARDIM ŞİMDİ YANIMDA OTURDUKLARI İÇİN AĞLIYORUM"
Tedavi süresince LÖSEV'in desteğini hep hissettiklerini belirten anne Şaduman Er, şunları söyledi, "Biz İstanbul'dan buraya geldik oğlumuzun hastalığın duyduğumuzda. 'Ne yapacağız, ne edeceğiz' derken buradaki hastaneden bahsettiler bize. Oğlumu buraya getirdiğim zaman ayağa kalkamayacak, yana dönemeyecek bir vaziyetteydi. Şu an çok şükür oğlum ayağa kalkıyor, yürüyor, bana koşarak gelebiliyor, tedavimiz çok güzel gidiyor. Bu arada ben 6 aylık hamileydim buraya geldiğimizde ve Çağatay'ın hastalığını öğrendiğimizde. Umut'umuzu 1 hafta önce kucağımıza aldık ve burada doğum yaptım. Buradaki doktorlarımızdan, hemşirelerimizden ve emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Ben 3 aydor buradayım, benim evlatlarımın her ihtiyacı eksiksiz bir şekilde karşılandı. Önceden üzüntüden, kederden ağladım. Şu anda ikisi de bu şekilde yanımda oturduğu için ağlıyorum."
"NE YAPACAĞIMIZI BİLEMEZKEN BURAYA GELDİK"
Oğlunun aylar önce 'Baba belim acıyor' dedikten sonra hastaneye götürdüklerini söyleyen baba Hakan Er ise yaklaşık bir buçuk ay boyunca teşhis koyulamadığını anlattı ve şunları söyledi, "Bir buçuk ay boyunca götürmediğim hastane kalmadı. Sonra lösemi hastalığından şüpheleniyoruz dediler. Benim elim ayağım dolaştı. Ne yapacağımızı bilemedik. Lösemi denince ilk aklıma LÖSEV geldi. Ben o an bir karar vermem gerekiyordu LÖSEV'i aradım buraya geldik. Ne yapacağımı bilemezken buraya geldiğim ilk bir kaç ay içinde içim çok rahatladı. Annesi psikolojik olarak kötü durumdaydı. Hepsi geçti Allah doktorlarımızdan bu hastanemizden razı olsun. Sürecimiz çok iyi gidiyor hastalığı yeneceğiz."
"AVRUPA STANDARTLARI ÜZERİNDE HİZMET VERİYORUZ"
Bugüne kadar birçok çocuğun tedavisini sağlayan LÖSEV'in Genel Başkanı Dr. Üstün Ezer ise lösemi tedavisinde yüzde 92'ye varan başarılar edindiklerini belirtti.
Dr. Ezer, kanser ve löseminin çok fazla arttığının ve Türkiye'nin kanserle mücadelede daha fazla çalışması gerektiğini belirterek löseminin sadece ilaçla değil sevgi de yükleyerek yapılması gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti,
"LÖSEV kurulduğu günden beri yani yaklaşık 19 senedir lösemili çocuklar başta olmak üzere bütün kanser hastalarına tamamen ücretsiz tedavi hizmeti veriyor. Bırakın tedavi hizmetinin yanı sıra çocukların maddi ihtiyaçlarını, ailelerin gıdalarını, giysilerinin kömürlerini sağlıyor. Hepimizin bildiği bir şey var ki, kanser sadece ilaçlarla tedavi olmuyor. O minicik bedenlerdeki çocuklar ilaçları alıyorlar, saçları dökülüyor, ağzında yaralar çıkıyor, ateşler yükseliyor. Hayatla ölüm arasında bir süreçte gidip geliyorlar. Sonunda elbette çocuklarımız kazanıyor ama nasıl kazanıyorlar. Bu tabii ki bir vakfın, hastane hizmetleri sunmasıyla LÖSENTA hastanemizde ki hizmetlerinde çok olağanüstü koşullarda olması ile oluyor. Bugün Avrupa'nın üzerinde bir hastane kurduk Ankara'da. En iyi ilaç sevgi. Sevgi dolu bir şeyin ekibin tedavisi onların hastalığını unutturuyor. O başarı oranımız da bugün gururla söyleyebiliriz ki Avrupa'nın üzerine çıktık LÖSEV olarak."
(FOTOĞRAFLI)