Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2008 00:00
İnsan hayatının en önemli yıllarıdır lise yılları. Sonrasında yıllarca devam eder lise arkadaşlıkları. Yıllarca hatıralar, anılar anlatılır. O yıllara ’lafta’ çok dönülür, ama liseyi çoğu zaman unuturuz. O sıralar için, o okul için bir şey yapmayı aklımıza bile getirmeyiz.
Özel okullar için gerekli olmasa da çoğu okulumuzun büyük eksiklikleri var. Binlerce insanın sıralarından geçtiği o okullar ’geri dönülmediği’ için imkansızlıklar barındırır içinde. O okul sıralarından zamanında geçenler arasında büyük işadamları, mühendisler, doktorlar vardır oysa.
’Eski günlerin hatırına’ biraraya gelinse, şimdilerde o sıralarda oturan öğrenciler kuşkusuz daha iyi imkanlarda okurlar. O öğrenciler de ağabeylerinden gördükleri bu geri dönüşü devam ettirirler.
Maalesef ’okula geri dönenlerin’ sayısı epey az. Kabataş Lisesi, İstabul Erkek Lisesi,
Galatasaray Lisesi sayılabilir. Bizde de Ankara
Atatürk Lisesi, namı değer ’Taş Mektep’
Özel okullardan eksiği olmayan, fazlası olan Ankara Atatürk Lisesi’nin kaderi 1985’te mezunların ’okula dönme’ kararıyla değişmiş.
Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı’nı kuran okulun eski mezunları, durumu iyi olmayan okulu kapalı spor salonu, basketbol sahaları, halı sahası, labaratuarları, atölyeleri olan bir eğitim yuvası haline getirmişler. Hikayeyi ALEV’in kurucu başkanı Erol Üçer’in ağzından dinleyelim:
"Okulumuzun tarihi çok eski. 1886 Ankara İdadisi olarak kurulan okula biz 1940 yılında Ankara Atatürk Lisesi ismini aldığında ilk giren şanslılardanız. Böyle bir okulda okumak, Milli Mücadele’nin en heyecanlı yıllarını yaşamış bu okulun sıralarında geçmek bizlere ayrı bir gurur veriyor. 1985 yılında 92 arkadaş ALEV’i kurduk. O dönemde okulun ihtiyaçları vardı. Fiziki durumu bir hayli kötüydü. Öncelikle fiziki eksiklikleri giderdik. Bunu birbirimize bağlılıkla başardık. 50-60 kişilik sınıflarda eğitim verilirken, bu sayı 30’a indi. ODTÜ’ye en çok öğrenci veren okuluz. Türkiye’de hazırlık sınıfı olan ender kurumlardan biriyiz. Okulun başarısı, çocukların rahat imkanlarda olması bizlere huzur veriyor. Bu tabloda bizim de payımızın olduğu hissetmek çok güzel. Ders dışında sosyal aktivitelerde de öğrencilerin imkansızlıklarını ortadan kaldırdık.
ALEV olmasaydı okul şu anda bir takım sıkıntılar içinde olabilirdi. Bunun diğer okulllara da yayılması gerekli. Herkes biliyor ki devletin imkanları kısıtlı. Vakıflar birliktelikle bu kısıtlamaları aşabiliyor. Mezunlar okullarına dönmeli ve okullarına olan borçlarını ödemeli"
Üçer’in dediği çok önemli. "Mezunlar okullarına dönmeli ve okullarına olan borçlarını ödemeli."
23 Nisan misafirleriHAFTA içi çok önemli bir günü kutladık. Çocuklarımızı ayrıcalıklı kılan Ulu Önder Mustafa Atatürk’ün en özel armağanlarından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Başkent’in misafirleri vardı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın en başarılı projelerinden ’Gönül Köprüsü’ kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan bir çok öğrenci Ankara’ya geldi. Buradaki yaşıtlarıyla aynı evlerde kalıp, onlarla birlikte gezdi.
Bir çoğu yaşadığı köy dışına bile çıkamayan öğrenciler için tarifi imkansız bir deneyim oldu.
Proje kapsamında Van’daki 5 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda (YİBO) öğrenim gören 120 öğrenci Gaziosmanpaşa, Turhan Fevzioğlu, Ulubatlı Hasan, Necla-İlhan İpekçi ve Teğmen Kalmaz İlköğretim okullarına geldi. Burada öğrencilerle eşleştirilerek misafir edildiler.
Kendisi de yatılı okulda okumuş olan Ankara’nın başarılı İl Milli Eğitim Müdürü Murat Bey Balta "23 Nisan misafirleriyle" bizzat ilgilendi.
Gezinin sonunda öğrencileri kabul eden ve uzun uzun konuşan Balta öğrencileri el ele tutuşturarak kardeşlik sözü verdirdi. Atatürk’ün "Hiçbir şeye ihtiyacımız yok bir tek şeye ihtiyacımız var, o da çalışkan olmak" sözünü hatırlatan Murat Bey Balta, çocuklardan "Çok çalışacağız" sözünü aldı.
Çocukların ufuklarını genişleten bu önemli projeye imza atanları kutlamamak elde değil. Gönül Köprüsü’nün başarılı uygulamasının her geçen yıl daha da yayılmasının faydalarını Türkiye ilerleyen yıllarda görecektir.