Öğrenilen” uykusuzluğa dikkat

Güncelleme Tarihi:

Öğrenilen” uykusuzluğa dikkat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2013 00:00

Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen, “Uykusuzluk çekenlerin büyük bölümünü ‘öğrenilmiş uykusuzluk’ hastaları oluşturur. Büyükşehirlerde ya da gürültülü yerlerde yaşayan, alkol, çay, kahve gibi içecekleri çok tüketen, şehir içi trafiği yoğun, iş temposu yüksek ortamlarda çalışan kişilerde daha sık karşılaşılan bir problemdir” dedi.

Haberin Devamı

Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen, uykusuzluk çekenlerin büyük bölümünü “öğrenilmiş uykusuzluk” hastalarının oluşturduğunu belirterek, “Büyükşehirlerde ya da gürültülü yerlerde yaşayan, alkol, çay, kahve gibi içecekleri çok tüketen, şehir içi trafiği yoğun, iş temposu yüksek ortamlarda çalışan kişilerde daha sık karşılaşılan bir problemdir” dedi. Özgen, “öğrenilmiş uykusuzluk” rahatsızlığı hakkında bilgi verdi.

GEÇİCİ STRESLE BAŞLIYOR

Uykusuzluk hastalarının büyük bölümünü “öğrenilmiş uykusuzluk” hastalarının oluşturduğunu ifade eden Özgen, başlangıçta geçici bir stres kaynağının yol açtığı uykusuzluğun, çoğu kişide giderek ortadan kaybolduğunu ancak bazı hastalarda “uyuyamama” ile ilgili gerginlik ve kaygının giderek kısır döngüye dönüştüğünü söyledi. Bu durumun 1 aydan daha fazla sürmesinin “öğrenilmiş uykusuzluk” tablosunun’ oluşması anlamına geldiğini vurgulayan Özgen, şu bilgileri aktardı:

Haberin Devamı

20-40 YAŞ ARASINDA ETKİLİ

“Büyükşehirlerde ya da gürültülü yerlerde yaşayan, alkol, çay, kahve gibi içecekleri çok tüketen, şehir içi trafiği yoğun, iş temposu yüksek ortamlarda çalışan kişilerde daha sık karşılaşılan bir problemdir. Mükemmeliyetçi, obsesif, hassas, duygusal ve titiz kişilerde daha sık gözlenir. Sıklıkla 20-40 yaş arasında genç erişkinlik döneminde başlar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.”

ERTESİ GÜNÜ DÜŞÜNEN UYUYAMIYOR

“Öğrenilmiş uykusuzluk”ta çoğu kez hastaların, uykusuzlukları hakkında ve bunun yaşamlarını nasıl etkilediği üzerine odaklandıklarını belirten Prof. Dr. Özgen, uyumak üzere yatağa yatan hastaların akıllarındaki konular hakkında uzun uzun düşündüklerini, bir önceki günün uğraşlarını gözden geçirdiklerini veya ertesi gün karşılaşacakları sorunlar için strateji geliştirdiklerini anlattı. Bu hastaların, genellikle “uyumak için uğraştıklarını ancak çabalarının boşa çıkması sonucunda bunaldıklarını belirten Özgen, şunları kaydetti:

EVDEN UZAKTA UYUYORLAR

“Bu hastaların evden uzak olduğu zaman daha iyi uyudukları görülür. Hasta kendisine sorulduğunda, ‘uyumak için çaba harcamadığında, örneğin televizyon seyrederken uyuyabildiğini’ söyler. Genellikle oturma odasında televizyon karşısında uyuklayan hasta, daha sonra kalkıp pijamalarını giyip yatağa yattığında tamamen uyanık olduğunu hisseder ve bir türlü uyuyamaz. Bu hastalar, yatak odasında koşullanma nedeniyle rahat uyuyamaz, evden uzakta ya da yatma zamanı yapılması gerekenleri yapmayınca daha rahat uyur.”

UYKU HİJYENİ

Haberin Devamı

Hastalığın tedavisine yönelik önerilerde bulunan Özgen, “Bu hastalara, genellikle uyku hijyenine yönelik bilgilendirme yapılarak, oluşturdukları kısır döngüyü bozmaya yönelik bilişsel-davranışçı tedaviler uygulanır. Uyaran kontrol tedavileri ve rahatlama teknikleri faydalı olur. Tedavide kötü uykuyu hatırlatan şeyleri ‘öğrenmeme’ ve yeni uyku alışkanlığını öğrenme en önemli husustur” ifadesini kullandı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!