Güncelleme Tarihi:
Kitapta, bir grup terapisiyle 10 yıl sonraki davranışları ve hayalleri irdeleyen Dikkatli, toplumda yaygınlaşan ‘öfke’ olgusuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bir kere takdir etmeyi hiç bilmiyoruz. Bir arkadaşımızı bile yaptığı güzel bir işten dolayı tebrik etmeyi büyük bir zahmet olarak görüyoruz. Oscar Wilde’ın çok güzel bir sözü var. ‘Dostun acısını paylaşabilirsin, çünkü bu çok kolay. Ancak dostun başarısını takdir etmek sağlam bir karakter gerektirir’. Sadece öfkemizi dışa vuruyoruz. Sevgi dahil diğer bütün duygularımız gizli ve filtreli. Kırılmak istemediğimiz insanlara kırılıyoruz ve o kırgınlığın yıllarca esiri oluyoruz. Ne zamanın ne de hayatımıza giren değerli insanların kıymetini biliyoruz. Bunu hayatımızın sonuna doğru anlıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. Kalp kırma konusunda sınır tanımıyoruz. Ve de işin garip olanı kırdığımız kalbi onarma konusunda da kendimizle anlamsız bir inatlaşmanın içine giriyoruz. Yıllarca o ayıpla hem de acı çekerek yaşamayı tercih ediyoruz. Aslında her şey kalpten yapılacak bir özür dilemeye bakıyor. Ama biz bunu yapmıyoruz. İçin için pişmanlık duysak bile. Bu durumda hem kalbi kırılan hem de bunu yapankişi yıllarca acı çekiyor. Ne yazık ki öfkeden besleniyouz. Yumuşak başlı, uysal olmayı hiç bilmiyoruz. Gönül almaltan çok uzğız..İnsanları kazanmak, toplumsal uyum şiddet ve öfkeyle asla olmaz.”