Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2008 00:00
ODTÜ’lü araştırmacılar, plastik patlayıcıların uzak kızılötesi alanı tanımlayan "terahertz" (THz) ile 10 metre öteden tespitini sağlayacak yeni teknoloji için çalışma başlattı.
Çalışmada, güçlü THz kaynaklarıyla giysiler altına saklanmış patlayıcıların tespit edilebilmesi hedefleniyor.
Araştırmacılar, "Kompakt Atılımlı Terahertz Spektrometre" isimli çalışmalarının laboratuvar deneylerinde THz alanı elde etmeyi başardılar.
ODTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hakan Altan, elektromanyetik spektrumun uzak kızılötesi anlamına gelen THz alanının, düşük enerji ile uyarlanan pek çok uygulamada ve çeşitli materyallerin incelenmesinde son derece elverişli bir kullanım alanı olduğunu anlattı.
Bu dalgaboylarının uzak mesafeden tarama, spektroskopi ve komünikasyondaki potansiyel uygulamaları bulunmasına rağmen, diğer dalga boylarına oranla az geliştirilmiş bir alan olduğunu belirten Altan, son 20 yıldır dünya çapında THz dalgaboylarının verimli bir şekilde elde edilmeleri için yoğun çalışmalar yapıldığını bildirdi.
Hız kazanıyor
Çalışmaların terörle mücadele kapsamında son 7 yılda büyük hız kazandığını belirten Altan, sivil ve askeri uygulamaları için yüksek güçte, geniş frekans aralığında çalışan THz kaynakları ve hassas THz belirleme yöntemlerinin geliştirilmeye başlandığını söyledi.THz dalgaboylarının elektromanyatik spektrumda yer alan diğer dalgaboylarına göre pek çok avantajı bulunduğunu kaydeden Altan, T-ışınlarının dalgaboylarının uzun olması nedeniyle fazla saçılmadan kumaş, kağıt, plastik ve kutu gibi maddelerden kolaylıkla geçebildiklerini ifade etti. Altan, şunları kaydetti:
"Böylelikle bu maddelerin altındaki gizlenmiş cisimleri görüntüleyebiliriz ve bu cisimleri görüntülerken ne olduklarını da tespit edebiliriz. X-ışınları ve mikrodalgalar bunu yapamaz çünkü dalgaboyları enerjileri ya çok büyük ya da çok küçüktür. Ama THz dalgaboyunun enerjisi bir plastik maddenin patlayıcı olup olmadığını bize söyleyebilir.
Yrd. Doç. Dr. Hakan Altan, bir bölümü TÜBİTAK tarafından da destek bulan çalışmalarında Dr. Demiral Akbar, doktora öğrencisi Devrim Köseoğlu ve yüksek lisans öğrencisi Ümmügül Erözbek’in de katkılarının bulunduğunu sözlerine ekledi.