Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2007 00:00
ODTÜ’lü araştırmacılar, zarar görmüş korneaların sağlıklı kısımlarından alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılıp göze nakliyle kornea dokusu elde edilmesini sağlayacak proje üzerinde çalışıyor. Yapay korneanın yakında hayvanlar üzerinde deneneceği ve yedi yıl içinde insanlar üzerinde uygulanabileceği belirtiliyor.
SAĞLIKLI göz dokusundan alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılıp göze nakledilerek kornea dokusu elde edilmesini sağlayacak Kornea Mühendisliği projesi üzerinde çalışan araştırmacılar, yapay korneanın yakında hayvanlar üzerinde deneneceğini ve yedi yıl içinde insanlar üzerinde uygulanabileceğini belirtiyorlar.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Hasırcı, korneayı kök hücre yoluyla oluşturmak amacıyla ODTÜ’yle birlikte 13 Batı Avrupalı ekibin yaklaşık dört yıl önce çalışmaları başlattığını kaydetti. Projenin Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı projelerinden biri olduğunu vurgulayan Hasırcı, proje kapsamındaki çalışmalarını şöyle anlattı:
"Çalışmada, korneayı oluşturan katmanların ana malzemesinin ya biyoteknolojik yöntemlerle mikroplara ürettirilmesi ya da hayvansal ürünlerden saflaştırılarak elde edilmesi, sonra bunun, hücrelerin yerleştirileceği, vücutta eriyen gözenekli bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor. Yapıya katılacak kornea hücrelerinin de bu arada elde edilip saflaştırılması, çoğaltılması ve olgunlaştırılması, sonra da süngersi taşıyıcıya yüklenerek yapay korneanın laboratuvar ortamında oluşması bekleniyor. Yeterli dayanıklılığa ulaşan yapay kornea, nakil işleminde kullanılacak."
BAĞIŞLAR YETERLİ DEĞİL
İnsan gözünün en dış katmanı olan korneanın, gözü hem toz, çöp gibi dış etkenlerden koruduğunu hem de göze gelen ışığın ilk kırıldığı bölge olması nedeniyle önem taşıdığını ifade eden Hasırcı, kornea ve kornea nakli konusunda şu bilgileri verdi:
"Kornea; asit, alkali ve benzeri kimyasalların zarar vermesi, fiziksel etkenler ya da doğuştan bazı hastalıklar sonucu şeffaflığını yitirince görme duyusu kaybolur. Günümüzde bunun çözümü hastaya bir başka insandan organ bağışı yoluyla kornea aktarılması ya da sentetik malzemelerle bir çeşit kontakt lensin hasarlı kornea yerine hastaya nakledilmesindedir. Dünyada ve ülkemizde bağışlanan organ ve dolayısıyla kornea sayısı yeterli değildir. Ayrıca miyopi gibi bazı görme bozuklarının lazer ve benzeri yöntemlerle düzeltilme işlemleri, korneayı nakledilemez hale getirdiğinden nakledilebilir kornea sayısı daha da düşmektedir. Yapay kornealar ise zaman içinde özelliklerini yitirdikleri için ideal çözüm değillerdir. Bu nedenle ciddi bir kornea eksiği bulunmaktadır. Çalışmamız, bu gereksinimi, doğal korneanın yerini geride iz ve yabancı madde bırakmayacak biçimde karşılamayı hedeflemektedir.