ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Ankara’nın çarpık bir şehir haline geldiğini belirterek, "Şimdi Akay Kavşağı kapatılacak mı onu tartışıyoruz. İnanılmaz bir şey. Yurtdışından gelen bir insana bunu anlatsanız, kimse bunu anlayamaz. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezinde, başkentinde, en önemli nokta Bakanlıklar bölgesinde ve Meclis’in köşesinde olan bir yeri kapatalım diyoruz. Bundan dolayı evimize kapanmalı, utancımızdan dışarı çıkamamamız lazım" dedi.
Acar, kendi gözünden Başkent’i Ankara Hürriyet’e anlattı. Acar, çok tartışılan ODTÜ’nün imar durumundan, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, "Halka açılsın" dediği Eymir Gölü’ne; Ankara’nın bir numaralı gündem konusu olan Akay Kavşağı’ndan, kentin gelişimine dair düşüncelerini paylaştı.
Geçen sene koltuğa ilk oturduğunuzda ODTÜ’nün imar problemleri ve Eymir Gölü konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ciddi bir tartışmanın içerisindeydiniz. Bugün durum nedir?- Bizim 1/5000’lik planlarımız zaten var. 1/1000’lik planlarımızı da geçen sene Çankaya Belediyesi onaylamıştı ama Büyükşehir Belediye Meclisi tekrar gözden geçirmek için geri gönderdi. Biz de gerekli değişiklikleri yaparak Çankaya’ya yolladık. Büyükşehir Meclisi bu kez ne yapacak göreceğiz.
Burada sıkıntılı olan iki tane konumuz var . Birincisi kampüsün içinden geçecek yol. Aslında karayollarına devredilen ve benzer işlevi görebilecek bir yol var. Oradan geçebilir ancak burada söz konusu edilen kampüsün ortasından yol geçmesi. Olacak şey değil, bir kampüsün ortasından yol geçip ikiye ayrılacak bir karayolu düşünün. Bizim A-7 kapısından girecek ve kampusu ikiye bölecek. Bu yolun kabul edilir, savunulur hiçbir yanı yok. Biz bunu mahkemeye verdik. Mahkeme bu davayı iptal etti.
Dolayısı ile mahkemenin gerekçesi son derece sağlam bir gerekçe ve diyor ki:
"Böyle bir yolun kampüs ortasından geçindirilmesi, kampüs bütünlüğünü bozacak. Hem can güvenliği sorun olacak."
İkinci problem ise kaçak yapılaşmayla ilgili. 45 bina için yıkım kararı vardı. 45 bina grubunun yıkılması söz konusu. Şimdi biz bunu mahkemeye götürdük ve 45 tane durdurma kararı aldık ve her bir mahkeme kararı bizim lehimize sonuçlandı. Şüphemiz yoktu. Bizim kampüs geliştirme konusunda Avrupa Birliği ödülümüz var. Bu kampüsün planlı olmadığını söylemek için başka bir gözle bakıyor olmanız lazım.
PLANLI VE BİLİNÇLİ KAMPÜSŞöyle söyleyeyim, 40 kilometrekarelik alanın 29 km karelik alanı doğrudan orman alanı tescil edilmiştir. Bugün bile hala tek bir ağacın budanmasında bütün üniversite, "Acaba ağaç mı kesiliyor" diyerek ayağa kalkıyor. Böylesi planlı ve bilinçli bir kampüste Büyükşehir Belediyesi diyor ki, ’İmar yasasından dolayı buranın düzenleme ortak payı olarak 40’ını alacağız.’ Bu olacak şey değil. Hiçbir gerekçesi yok. Burası yeni iskana açılan bir yer değil ki. Sizin yapacağınız düzenleme burada yapılmış. Dolayısı ile böyle bir düzenlemede ortaklık payı istemenin hiçbir anlamı yok. Buradaki çözüm bu kampus alanlarıyla ilgili ayrı bir kampus alanı imar yasası çıkartılması, eğer yapıcı olunmak isteniyorsa. Aksi durum herhangi bir vicdan sahibinin kabul edebileceği bir şey değil.
Melih Bey ODTÜ’lü bilirkişilerin belediyenin aleyhinde kararlar verdiğini söylüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Gökçek’e karşı bir kasıt mı var?- Rektörlükçe insanları toplayıp da, ’Şöyle değerlendirme yapın’ demek gibi bir gündemimiz yok, böyle bir yetkimiz de yok. Dolayısıyla üniversite mensuplarının böyle bir akademik ve bilimsel görüşünden dolayı bir üniversiteyi hedef almak kişilerin kendi değerlendirmesine kalmış. Ben bu konuda yorum bile yapmam. Herkes kendi değerleri, ilkelerinden sorumludur ama sonucunda, ’Madem senin üniversiten benim projelerime karşı görüş bildiriyor ben de senin üniversiteni cezalandırırım’ anlayışı bir devlet yönetiminde yeri olmayan anlayış.
Peki Büyükşehir Belediyesi’yle nasıl bir ilişkiniz olsun isterdiniz?- Büyükşehir Belediyesi’ni yanımızda görmek istiyoruz. Dış ülkelerden gelen misafirlerimizle, meslektaşlarımızla görüşüyoruz. Her Allah’ın günü Büyükşehir Belediyeleri yanlarında. Ne yapabiliriz diye soruyorlar. Bu çağrım sadece Büyükşehir Belediyesi’ne değil, ilçe belediyelerine de. İnsan gücünden daha değerli bir kaynak yok.
ATATÜRK BULVARI BİTTİAnkara’da keyif aldığınız vakit geçirdiğiniz nereler var?- Vaktimin büyük bir kısmı kampüs içerisinde ya da Ankara dışında geçiyor. Ankara’da çok fazla vakit geçirme şansım olmuyor ama Ankara’nın gidişatından da hiç hoşnut değilim. Çünkü Ankara’da manzara seyretme, nefes alabilme, insanlarla bir arada bulunabilme imkanları giderek daralıyor. Ankara çarpık bir şehir haline geliyor. Bir Avrupa kentine gittiğiniz zaman aradaki farkı çok rahat anlıyorsunuz. Yani bugün Ankaralıların gidebildiği bir tek alışveriş merkezleri var. Ne bir yaya bölgesi ne de korunan tarihi bölgesi var. İnsanların gidip gezdiği, bir şeyler içebildiği, etrafıyla konuşup ailesiyle yürüdüğü, bisiklete binebildiği alanlar yok. Ankara’nın dışından gelenlere Ankara’da göstereceğimiz çekici, çekim alanları bence giderek azalıyor.
İnsanlar şu anda kenti sadece bir yerden bir yere gitmek için kullanıyor. İşinden çık, bir an önce git evine, evinden çık, bir an önce alışveriş merkezine... Dolayısıyla bu bir kent ortamı olmuyor. Bu döngü içerisinde haz vermesi gereken bir yer olmalı. Bir bulvarda yürüdüğünüz zaman etrafınıza bakmanız lazım, bir ağaç, estetik bir yapı, bir park...
Yüz binlerce insanın yaşadığı ve etkileştiği bir ortamda bizde öyle bir şey yok. İnsanlar bir an önce sokaklardan kurtulayım derdinde.
Atatürk Bulvarı bitti. Bulvarın bir tarafından bir tarafına yürümek gibi bir şans yok. Şimdi Akay Kavşağı kapatılacak mı onu tartışıyoruz. İnanılmaz bir şey. Yurtdışından gelen bir insana bunu anlatsanız, kimse bunu anlayamaz. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezinde, başkentinde, en önemli nokta Bakanlıklar bölgesinde ve Meclis’in köşesinde olan bir yeri kapatalım diyoruz. Bundan dolayı evimize kapanmalı, utancımızdan dışarı çıkamamamız lazım.
Asfalta Çankaya yardımcı oldu
Eymir Gölü de epeyce tartışılmış, Başkan Gökçek, ’Halka açılsın’ demişti. Eymir halka açık mı ve Büyükşehir Belediyesi’ne devri söz konusu mu?- Eymir Gölü’nün halka açılıp açılmaması gibi bir mevzu yok. Çünkü şu anda Eymir Gölü helka açık. Şu anda herhangi bir Ankaralı, herhangi bir vatandaş Eymir Gölü’ne elini kolunu sallayarak girebilir. Kimse de ’Niye buradasın’ diye soramaz. Bir tek araç ile girişini sınırlıyoruz. Araçla girişi kısıtlamamızın da sebebi Eymir’in doğal SİT alanı olması.
’Burayı halka açacağım’ denmesi bu yüzden anlamsız. Bu kentin nefes alabilmesi, ODTÜ arazisi ve AOÇ arazisi sayesinde oluyor. Bunu herkes biliyor. Göl bölgesinin de korunması, ağaçlandırılması ve halka sunulması ODTÜ tarafından gerçekleştirilmekte. Kendi olanaklarımızdan, mezunlarımızdan, ODTÜ dostlarımızdan aldığımız destekle ayakta duruyor bu bölge. Son dönem içerisinde çimleme ve asfaltlandırılmasını yaptırdık. Buna Çankaya Belediyesi yardımcı oldu. Büyükşehir Belediyesi de olabilirdi ama onlardan böyle bir öneri gelmedi.
Gözünüzü kapattığınızda aklınızda kalan Ankara
Ankara’daki üniversitelerin kente somut bir katkısı yok gibi gözüküyor ama Eskişehir’de üniversitenin kente büyük katkısı olduğu söylenir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?- Eskişehir’in farkı üniversiteden mi kaynaklanıyor yoksa kent anlayışı farkından mı bakmak lazım. Anadolu Üniversitesi’nin katkı sağlamadığı için söylemiyorum ama oradaki değişimin vizyon meselesi olduğunu düşünüyorum.
Şu anda kentimize bir sosyal olgu, sağlıklı bir vizyonla bir yaşam alanı olarak baktığımızı düşünmüyorum. Sağlıklı bir vizyon ortaya koyduğumuzu düşünmüyorum. Hangi kente giderseniz aklınızda bir şeyler kalır. Gözünüzü kapattığınız zaman bir yer aklınıza gelsin ki döndüğünüzde bir şeyler anlatasınız. Ankara’yla ilgili kim kime ne anlatacak? Burası bu Cumhuriyetin başkenti. Bu milletin bu devletin kurulduğu başkent. Bir düşünün Ankara Kalesi’nden, Anıtkabir’den başka neyimiz var? Yani bizim yarattığımız kenti temsil eden alışveriş merkezi mi olacak?
Gökçek’le randevu talebimiz olmadı
Rektörlüğünüzün ilk yılı doluyor. Bu sürede Büyükşehir Belediye Başkanıyla her hangi bir görüşme, konuşma oldu mu? Kendisinin ya da sizin bir randevu talebiniz oldu mu?- Benim de kendisinin de randevulaşma talebimiz olmadı. ODTÜ’nün iyi çalışması, iyi hizmet vermesi Türkiye kadar Ankara için de önemli ve Ankara’nın çok ciddi bir şansı var. O da sayıları şu anda 10’a ulaşan bu kentteki üniversiteler. Benim Büyükşehir Belediyesi’nden beklentim ODTÜ’nün daha iyi eğitim daha iyi araştırma yapabilmesi için Büyükşehir Belediyesi’nin yardımcı olması yönündedir. Benim tartışmak istediğim, konuşmak istediğim konu bu. Yoksa gidip de Büyükşehir Belediyesi’nin bizim 45 tane binamızı nasıl yıkacağını konuşmak istemiyorum.