ANKARA’nın Beytepe ve Çayyolu bölgelerinde olduğu gibi ODTÜ de 1 Ağustos’tan itibaren jandarma bölgesi olmaktan çıkarıldı.
Jandarmanın ODTÜ’yü polise devretmesi ise biraz zaman aldı ve geçtiğimiz günlerde hemen 100. Yıl kapısı girişinde bulunan karakol boşaltıldı. ODTÜ’de öğrenci-rektörlük arasında yaşanan gerilim ise o gün başladı.
Geçmişte pek çok olayların yaşandığı, gözaltına alınanların günlerce tutulduğu karakolu öğrenciler anılar kötü olsa da ‘öğrenci kültür merkezi’ yapmak istedi ancak rektörlük buna karşı çıktı.
GECE GÜNDÜZ NÖBET
Rektörlüğe tepki gösteren öğrenciler de, eşya kampanyası başlattı ve toplanan eşyalarla birlikte Perşembe gecesi karakol binasına yerleşti. Şimdi öğrenciler olası bir polis müdahalesine karşı karakolda gece gündüz nöbet tutuyor.
Ankara Hürriyet, ODTÜ’de ‘direnişe’ geçen öğrencileri dinledi.
Sizi burada gece gündüz nöbet tutmaya kadar getiren süreç nasıl gelişti?Geçtiğimiz günlerde burası boşaltıldı, ODTÜ’nün içinde kafa karışıklığı vardı, burası ne olacak diye. Polis gelecek mi diye. İki toplantıda da rektöre de böyle bir soru soruldu. Rektör de şöyle bir açıklama yaptı:
“Burası öğrenci yararına kullanılacak.”
Bize de zaten sayın rektör
seçim kampanyası süresince böyle bir yapacağını söylemişti.”
ETKİNLİK ALANIMIZ YOKBiz de üç senedir bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bizim böyle bir yere ihtiyacımız var, okulda etkinlik yapacak alanlarımız var ama bu alanları parayla kullanıyoruz. KKM var mesela, orası aslında bize ait bir yer değil. Parayla etkinlik yaptığımız bir yer.
Biz de bu boşalan jandarma binasını, hem burasının uzun süreli tarihinden dolayı, hem de böyle bir yere ihtiyacımız olduğu için dönüştürmek amacıyla talepte bulunduk. Rektörlükle görüşmeye gittik. 38 topluluk olarak bu alanı istiyoruz dedik.
3 BİN İMZA TOPLADIKOnlar da henüz sürecin belli olmadığını, bu konuda düşündüklerini ama bize dönüş yapacaklarını söylediler. Ancak, kuşkularımız da vardı ve o toplantıdan ayrıldıktan sonra kendi aramızda imza kampanyası başlattık. İki haftada 3 bin 59 imza toplandı. Akademisyenler de kendi aralarında imza topladı. 50’nin üzerinde akademisyen bu metne imza attı. Bu imzaların ardından rektörlüğün bu alanı arşiv binası yapmak için girişimde bulunduğu duyumunu aldık. Bunun üzerine daha detaylı bilgi alalım istedik. İmzaları verdikten iki gün sonra genel sekreterle görüştük. Taleplerimizin neler olduğunu ve sürece neden katılmadığımızı ilettik.
AKŞAM FARKLI SABAH FARKLIRektörlük yetkilileri bize “Tamam öğrenci yararına kullanacağız. Hatta gidin oraya bayrağınızı çekin, tabelanızı asın şeklinde konuştu ama, ertesi gün rektörlükten yapılan resmi açıklamada, bu mekanın yapı kalitesinin ısıtma sisteminin pencere doğramalarının öğrenci kültür merkezi için uygun olmadığı dolayısıyla topluluk odası olarak kullanılamayacağı bildirildi.
Açıklamayı duyunca ne hissettiniz?Açıklama zaten bize yapılmadı, akademisyenlere bildirilmiş. Bir gün öncesinde genel sekreterle konuşuyorsunuz farklı, sabah yapılan bildiri farklı. Bu da yönetimle öğrenci arasında ciddi bir güvensizlik yarattı.
En başından beri söylüyoruz, biz ayrı ayrı topluluk odası istemiyoruz. Tabi ki kendi toplantılarımız için kullanırız ama birlikte üretebileceğimiz, birlikte ortak etkinlikler yapabileceğimiz bir kültür merkezi istiyoruz.
Neden bu karakolu bu kadar çok istiyorsunuz?Burada pek çok unsuru sorgulamak lazım. Jandarmanın aslında neden geldiğini, ne zaman geldiğini, kampusün içinde neden kolluk kuvvetinin olduğunu sorgulamamız lazım. Burası yıllardır üniversiteli üzerinde baskı mekanı olmuştur. Özellikle hemen kapı girişine konması baskı unsurunun bir göstergesidir. O yüzden biz bu karakol binasını ‘dönüştürmek’ istiyoruz. Bir yandan da üç yıldır kültür merkezi talebimizi dile getiriyorduk. Ve ikisini bir arada düşündüğümüzde evet biz bu binayı çok istiyoruz.
Polis müdahalesi olabilir
Peki siz buraya yerleşirken engelleme olmadı mı?Biz buraya açılış yapacağımızı söyledik. Yaklaşık 10 gün önce gelip tabelamızı astık. Çünkü bize olumsuz bir cevap verildi. Kapıyı gayet rahat bir şekilde açtık. İçeri girdik toplantımızı yaptık. Sonra ayrıldık.
Bu Perşembe ise buraya gelmeyi yerleşmeyi planladık. Bunun için duyurular yaptık, eşya bağış kampanyası başlattık. Haberdar oldular, engellemeye çalıştılar. Topluluk danışmanları arandı. Kültür İşleri’nden toplulukların yönetim kurulu başkanları çağırıldı.
Perşembe akşamı da topladığımız eşyalarla birlikte gelip yerleştik.
Polis müdahalesi bekliyor musunuz?Rektörlükle yapılan konuşmalarda da biz bunu sezdik ve topluluk danışmanlarına da bu aktarılmış. Eğer oraya giderlerse polis müdahalesi olabilir denmiş.
3 binin üzerinde imza toplamışsınız ve ortada bir öğrenci hareketi var. Tüm bunlara karşın rektörlüğün zor kullanarak sizi buradan çıkartacağını düşünüyor musunuz?
Evet. Çünkü, Rektörlük yetkililerinin tüm toplantılarda söylediği “Şiddet olmadığı sürece polis okula gelmeyecek” sözü var.
Hareketinizin şiddet olduğunu mu düşünüyor rektörlük?Evet, çünkü geçen hafta buradaki kapılar açıktı. Dün sabah gelip özellikle kapıları kilitlemeye çalışmışlar. Doğalgazımızı kesmişler, elektrik suyu kesmişler. Bizi bir şekilde zora sokmaya çalışıyorlar aslında. Bu arada biz şiddet kullanmak isteseydik. Zaten öğrenci kültür merkezi yapma yolunda harekete geçmezdik. Niye burada şiddet uygulayalım?
Dersler yakında bitiyor, ara tatilde ne olacak?Buradayız, tatilde gideceğiz diye bir şey yok. Eylemimizi sürdüreceğiz. Onların kafasında kurduğu düşüncenin, “Zaten ara tatil geliyor, tatilde evlerine gitmek zorundalar. Tatile gittiklerinde eşyalarını kaldıracağız ve ben buraya yerleşeceğim” yönünde olduğunu düşünüyoruz.
Sanırım öğrencilerin bir şeyi bu kadar istediğinde onu elde etmek için tüm bağlılıklarını oraya kuracağını düşünemiyorlar. Biz bundan önceki dönemde de bundan sonraki dönemde de şunu kanıtlamak istiyoruz:
“Burası bir üniversite ve üniversitenin öğrenci eksenli hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de rektörlüğün bu tür kafasında kurduğu öğrencidir gider gelir, biz kalıcıyız mantığını yıkmaya çalışıyoruz. Bunun için şubat tatilinde de buradayız.
Çok kötü anılar var
BURADA bizden önce bulunanlar, ODTÜ öğrencisinin belleğine yer etmiş birtakım işlere de imza attılar. 1980 darbesinden önce yaşananlar da buna dahil. Birçok öğrenci burada katletildi. Pekçok öğrencinin pek çok mezunun karakol nezarethanesinde anıları var.
Burası ODTÜ öğrenci tarihinin geçmişinden gelen belleklerde kazınan şiddete karşı da, kolluk kuvvetlerinin üniversite içindeki baskısına karşı da duruşu simgeliyor aslında. Zaten biz buraya geldiğimizdeki sloganlarımızdan biri de, “Ne jandarma ne polis, özgür ODTÜ isteriz” şeklindeydi. Bu işin o yanını özetleyen bir slogan.
Ayağınızı denk alınKarakol binası için eyleme başlayan öğrenciler bir de bülten hazırladı. Bültende bina için şu yorum yapıldı:
“1971 askeri muhtırasıyla ODTÜ’ye konuşlandırılmış olan jandarma karakolu, 100. Yıl kapısından giren her öğrenciye “ayağınızı denk alın” mantığını şiddetle vererek, ODTÜ kampüsü içerisindeki öğrenciye ait olması gereken her alanın, kendileri denetiminde olduğunu hissettirdi.”
Aslolan öğrencidirBİZ okulun bir parçasıyız aslında öznesi biziz. Burada bir proje yapılıyorsa paydaşı olmak istiyoruz. Çünkü öğrenci asıldır buradaki. Fakat, yapılanlar öğrencilerin ihtiyaçlarının yanı sıra, görüşlerinin önemsenmediğini ortaya koyuyor. Elektriği suyu kesilen binaya yerleşen öğrenciler, geceleri nöbet tutabilmek için eşya kampanyası başlattılar. Çekyat, katalitik soba, lüks lambası gibi eşyalarla karakol binasına gelen öğrenciler, kilitli kapıları girerek içeri yerleştiler.
Rektörlük: Kabul edilir gibi değilREKTÖRLÜKTEN yapılan açıklamada ise şöyle denildi: “Üniversitemiz yönetimince A4 kapısı bölgesinde jandarma birliğinin boşalttığı barakaların kullanımı ile ilgili olarak bir çalışma yapılmaktadır. Bu düzenleme kapsamında, öğrenci topluluklarının etkinlikleri için kullanabilecekleri ortak alanlar ayrılması planlanmaktadır. Öğrenci etkinliklerinin desteklenmesi için uzun vadeli çözüm olarak, 2011 yılında tamamlanması düşünülen bir Öğrenci Etkinlik Merkezi için projelendirme calışması yürütülmektedir. Böyle bir merkezin tamamlanmasına kadar mevcut barakalardan bir kısmının öğrenci topluluklarının ortak kullanım alanı olarak ayrılacağı bilgisi pek çok ortamda öğrencilerimiz ile paylaşılmıştır.
Üniversite yönetimi ile öğrenci topluluklarımızın mekân ihtiyaçlarına çözüm için öğrenci temsilcileriyle görüşmelerin devam ettiği ortamda, bir grup öğrencinin Üniversiteye ait olan binalara izinsiz olarak girmeleri, kapıların kilitlerini kırarak girmeleri kabul edilebilecek bir davranış değildir.”