Güncelleme Tarihi:
Çankaya Belediyesi Kadın Sığınmaevi’nde Toplumsal Cinsiyet Uzmanı olarak çalışan ve sığınmaevinde kalan çocuklara orff çalgılarıyla müzik dersi veren Aysun Töngür Aytimur, ocak ayında çıkan tamamı Rebetiko şarkılarından oluşan albümleri Peran Apo Tin İstanbul’u ve Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde büyük beğeni toplayan Kadın Şarkıları konserini Ankara Hürriyet’e anlattı.
DÜNYA DİLLERİNDEN REPERTUVAR
Türkü söylemeyi çok sevdiğini ve dünya dillerine merakı olduğunu belirten Aytimur, “Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü mezunuyum. Eşim Görkem Aytimur ile birlikte Başkent’te birçok mekanda sahne aldık. Balkan ve Latin şarkıları konserleri yapıyoruz. Yabancı dillere merakım olduğu için dünyanın dört bir yanında kullanılan dillerin ezgilerinden oluşan karışık bir repertuvarım oldu” diye konuştu.
Çocukların ve kadınların hayatlarına dokunmanın kendisini mutlu ettiğini ifade eden Aytimur, şunları söyledi:
“Eşim yüksek lisansa yaparken aynı zamanda çocuk korolarıyla çalıştı. Bu süre zarfında bende eşimle çalıştım ve Bin Çocuk Korosu’nun sertifikalarını aldık. Çocuklarla iletişimim de bu şekilde başladı.
HER KADIN AYRI BİR ÖYKÜ
Çocuklar ile müzik çalışmalarımız devam ederken kadınlar için de bir şeyler yapmak istedim. Ben 18 yaşlarımdayken annem bir partinin kadın kollarında görev alıyordu ve birlikte gecekondu ziyaretlerine katılıyorduk. Ziyaret ettiğimiz her kapının arkasından farklı bir kadın ve farklı öyküler çıkıyordu. Annem de çok küçük yaşlarda evlendirildiği için kadın konusunda büyük bir hassasiyetim vardı. Bu nedenle mezun olduktan sonra kadın konusu üzerine yüksek lisans yapmaya karar verdim. Opera sahnesinde yüzlerce arya söyleniyor. O aryaların anlamlarına baktığımda toplumsal bir cinsiyetçiliğin olduğunu gördüm. Kadının toplumdaki yeri sadece, evinin ve kocasının kadını, çocuklarının annesi olmamalıydı. Bu duruma itiraz etmek istedim ve feminist kuramı öğrendim. Türkiye’de yaşayan kadın opera sanatçılarının kamusal ve özel alanda yaşadığı sıkıntıların, kamusal ve özel alandaki bakış açısından tartışılması üzerine bir proje hazırladım.
BİR YANIMIZ HEP EKSİK
Tunus Caddesi’nde bir mekanda sahne aldığımız sıralarda Yunanca da söylemeye başladım ve grubumuz Thalassa orada oluştu. Yılbaşı gecesi hayatını kaybeden gazeteci Ümit Enginsoy, grubumuzun mandolincisiydi. Aramızdaki tek amatör Ümit abi olmasına rağmen hepimizden daha istekliydi. Provalara herkesten önce gelir, canla başla çalışırdı. Albümün çıkmasını çok istemesine rağmen yılbaşı gecesinde onu kaybettik. Ümit abiyi kaybettiğimiz gün de albümümüz çıktı. Albüm 13 şarkıdan oluşuyor. Yunanca şarkıların yanlarına Türkçe anlamlarını da yazdık. Eşim Görkem’de albümde dört şarkı seslendirdi. Albümde yer alan şarkıların hepsi kadın şarkıları. Hepimizin gönül verdiği bu albüm imece usulüyle çıktı. Ümit abi olmadığı için bir yanımız hep eksik olsa bile çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
ARKA SOKAKLARDA KÖTÜLÜK HAKİM
Sığınmaevinde çalışmaya başlamasıyla hayatının değiştiğinin altını çizen Aytimur, “Sığınmaevinde çalışmaya başladıktan sonra cinsiyet ayrımının
ne kadar can yakıcı olduğunu gördüm. Sığınmaevini arka sokaklar olarak adlandırıyorum ve arka sokaklarda çok fazla kötülük olduğunu bildiğim için onların öyküleri hayatıma dokunmaya başladı” dedi.
ASLOLAN AŞKTIR
Kadınlar Günü’de, Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (HÜKSAM) düzenlediği etkinlikte konser verdiğini ve seslendirdiği şarkı ve türkülerin hikayelerini de anlattığını vurgulayan Aytimur, “Türkülerin öykülerinin bilinmesini istedim. Sarı Gelin’in öyküsünü araştırırken birçok akademisyenin türkü üzerine tez hazırladığını gördüm. Sarı gelinin Türk mü yoksa Ermeni mi olduğu hala tartışılırken, türküde aslolanın aşk ve ölüm acısı olduğunu gördüm. Müzik evrenseldir ve müziğin dili, dini, ırkı olmaz” diye konuştu.