Güncelleme Tarihi:
Başkent Ankara’nın gündeminde ilk sırada yer alan ve giderek artan trafik yoğunluğunu değerlendiren Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Prof. Dr. Osman Balaban, “Bugün Ankara’da toplu taşıma sistemi; etkinliği, yaygınlığı ve türel çeşitliliği bakımından maalesef çok yetersiz durumda. Bu yetersizlik nedeniyle Ankara, kentsel ulaşımda özel araç kullanımına bağımlı bir kent haline geldi” dedi. Prof. Balaban, Hürriyet Ankara’nın sorularını yanıtladı.
* Ankara’da trafik yoğunluğunun artmasını neye bağlıyorsunuz? Geçmişi ve bugünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara, kentsel ulaşım ve trafik açısından her zaman sorunlu bir kent oldu diyebiliriz. Başkentin ulaşım sorunları geçici ve gündelik şeyler değil maalesef, önemli yapısal sorunlar var ve bunlar zaman içerisinde yapılan yanlış tercihlerin ve politikaların kümülatif bir sonucu olarak bugün karşımızda duruyor. Son zamanlarda Ankara’da trafik yoğunluğunda bir artış durumu konuşuluyor, benim de gözlemlerim bu yönde. Kentin ana cadde ve bulvarlarında ciddi bir yoğunluk söz konusu ve bazı bölgelerde bu yoğunluk zirve saatlerle de sınırlı değil. Yaşanan bu yoğunluk artışının nedenlerinin ne olduğu konusunda kesin bir dille konuşmak zor, bu konuda elimizde yeterli veri yok. Ancak bazı olası nedenlere işaret etmek mümkün. Bunlardan ilki, son birkaç yılda kent nüfusunun arttığına dair düşüncemiz. Özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra deprem bölgesinden Ankara’ya önemli oranda göç olduğunu, hatta olası bir deprem riski nedeniyle İstanbul’dan da Ankara’ya göç olduğunu tahmin ediyoruz. Tasarruf tedbirleri nedeniyle bu kurumların bir kısmında personel servisi uygulamasının kaldırıldığı ya da azaltıldığı bilgisi var. Bu durum, servise erişimi olmayan personelin bir bölümünün özel araçlarıyla trafiğe çıkmalarına yol açmış olabilir. Trafik yönetimine ilişkin de sorunlar söz konusu. Bazı yollarda bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle şerit kapatmaları olabiliyor, bazı kavşaklarda ise trafiği yönlendirecek düzenlemelerin yetersizliği özellikle zirve saatlerde yoğunlaşmaya sebep oluyor.
* Toplu taşıma sistemine yönelik yorumunuz nedir?
Ankara’nın barındırdığı nüfusun günlük bazda oluşturduğu ulaşım talebini karşılayacak ulaşım altyapısından yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Bu hem yol altyapısı için hem de kentteki toplu taşıma sistemi ve olanakları için geçerli bir durum. Ankara’nın etkin ve yaygın bir toplu taşıma sistemi yok. ANKARAY ve metrodan ibaret olan kent içi raylı sistemler, kentin sınırlı bir bölümüne hizmet ediyor. Ankara’nın önemli kentsel gelişme alanları var ve buralarda nüfus sürekli olarak artıyor. Bu alanlardan İncek, Yaşamkent, Bağlıca, Ovacık gibi bölgelere raylı sistemlerle erişme olanağı yok. Aslında Ankara’da raylı sistem yatırımları oldukça anlamlı bir şekilde 1980’lerin sonunda planlanmıştı ve bu doğrultuda yatırımlar da başlamıştı. Ancak 1994’te başlayan Melih Gökçek döneminde bu yatırımların devamı getirilmedi. Uzun bir dönem Gökçek yönetimi tercihini yolları genişletmek, alt ve üst geçitler yapmak yönünde kullandı ve geciken toplu taşıma yatırımları Ankara’nın nüfusuna ve başkent olma durumuna yakışır düzeyde bir toplu taşıma sistemine sahip olmasını engelledi. Bugün Ankara’da toplu taşıma sistemi; etkinliği, yaygınlığı ve türel çeşitliliği bakımından maalesef çok yetersiz durumda. Bu yetersizlik nedeniyle Ankara, kentsel ulaşımda özel araç kullanımına bağımlı bir kent haline geldi. 2023 verilerine göre Ankara’da bin kişiye 432 özel araç düşüyorken, İstanbul’da bu rakam 343 araç olarak karşımıza çıkıyor.
SADECE YENİ YOLLAR YAPMAK ÇÖZÜM DEĞİL
* Ankara’nın mevcut yol altyapısının artan trafik yoğunluğuna yanıt veremediği eleştirileri oluyor. Bu anlamda kısa, orta ve uzun vadede neler yapılmalı?
Ankara’nın yapısal sorunlarından birisi kent içi yol ağının yetersiz olmasıdır. Belli başlı bulvarların ya da ana taşıyıcı yolların alternatifleri bulunmuyor. Bu da o bulvar ya da yollardaki araç yoğunluğunu artırıyor. Atatürk Bulvarı bu durumun iyi bilinen örneklerinden. Benzer şekilde Ankara’yı diğer şehirlere bağlayan şehirler arası nitelikli yollar da alternatifleri olmadığı ya da yetersiz olduğu için kent içi toplayıcı ve dağıtıcı yollar haline geldiğinden bu yollar üzerinde de günün her saatinde trafik yoğunluğu görmek mümkün. Eskişehir Yolu, İstanbul Yolu ve özellikle Konya Yolu için bu söylediğim fazlasıyla geçerli. Konya Yolu’na önemli bir alternatif olarak Bilkent-İncek Bulvarı planlanmıştı. Bu bulvar hem kent içi ulaşım için hem de Niğde-Adana Otoyolu’na bağlanacak olması nedeniyle şehirler arası ulaşım için önemli bir alternatif oluşturacaktı ancak halen yapılamadı. Ancak şunu da belirtmeliyim ki sadece yeni yollar yapmak elbette çözüm değil. Ankara’nın yeni bağlantı yolları ile taşıyıcı-toplayıcı yollara ihtiyacı var, bunlar yapılmalı ancak bunlarla eş zamanlı olarak başta raylı sistemler olmak üzere toplu taşıma yatırımları da yapılarak kentin toplu taşıma sistemi geliştirilmelidir. Örneğin Bilkent-İncek Bulvarı oldukça geniş bir bulvar olarak planlanmıştı, bu durum önemli bir fırsat sağlıyor aslında. Şöyle ki bu bulvarın açılması halinde üzerinde ilk etapta metrobüs, orta vadede ise hafif raylı sistem olarak geliştirilecek bir toplu taşıma altyapısı oluşturulabilir. Böylece Çayyolu metrosuyla bağlantılı olacak şekilde yeni bir toplu taşıma hattı İncek bölgesine hizmet eder hale gelir. Çayyolu metrosunun Koru İstasyonu’ndan itibaren Yaşamkent ve Bağlıca yönlerinde uzatılmasına ilişkin proje tamamlandı, bu oldukça önemli bir proje ve hızla hayata geçirilmesi gerekli. Orta vadede ise metronun Bağlıca’ya giden kolunun kuzeye doğru uzatılarak Eryaman metrosuna bağlanması düşünülmeli. Böylece Batıkent, Eryaman bölgeleri ile Çayyolu, Yaşamkent ve Bağlıca bölgeleri arasında güçlü bir toplu ulaşım ilişkisi kurulabilir. İşin özü, kentin hem yol altyapısının geliştirilip iyileştirilmesi hem de toplu taşıma ağının yaygınlaştırılması ve zenginleştirilmesi gerektiğidir. Bu iki önemli gündem; kısa, orta ve uzun vadelerde uygulanacak farklı yatırım ve uygulamalar olarak planlanmalıdır. Özetle, öncelik kente çok modlu ve farklı modları birbirleriyle iyi entegre edilmiş bir ulaşım sistemi kazandırmak olmalı. Bu kısa vadeden uzun vadeye uzanan yatırım ve uygulamalar süreci olarak düşünülmelidir. Metro, hafif raylı sistemler, cadde tramvayı, metrobüs ve benzeri tahsisli şeritleri olan otobüs sistemleri, trafikle birlikte hareket eden otobüsler, otomobiller ve bisiklet ve benzeri motorize olmayan sistemleri içerecek zenginlikte, çok modlu bir ulaşım sistemi tasarlanıp hayata geçirilmeli.
ULAŞIM ANA PLANININ YENİLENMESİ GEREKİYOR
Tabii tüm bu adımları atabilmek kolay değil bunun için de sorunuzda yer alan önemli bir hedefe dikkat etmek durumundayız, o da uzun vadeli ve kapsamlı bir plan geliştirilmesidir. Ankara’nın ulaşımla ilgili sorunlarını çözebilmesi için planlama alanındaki eksikliklerini gidermesi gerekiyor. Ankara’nın üst ölçekli mekânsal planı 2023 hedefliydi ve o planın geçerlilik süresi sona erdi. Şu an için Ankara’nın üst ölçekli bir planı bulunmuyor. Benzer şekilde Ankara’nın ulaşım ana planının da yenilenmesi gerekiyor. Vakit kaybetmeden bu iki planlama çalışmasına başlanmalı ve katılımcı süreçlerle bu planlar hazırlanmalıdır. Bir süreden beri Ankara için sürdürülebilir kentsel hareketlilik planı hazırlanıyor. Bu plan çalışması bugün kentsel hareketlilik alanında Ankara’da karşılaştığımız sorunların çözümünde etkili olacaktır diye düşünüyorum. Ancak bu plan tek başına yeterli olmayacağından mutlaka ulaşım ana planı ve üst ölçekli mekânsal plan çalışmaları da hızla tamamlanmalıdır.
ALTERNATİFLER SUNABİLEN BİR ULAŞIM SİSTEMİ KURMALISINIZ
*Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, geçtiğimiz günlerde fazla yol yapmanın trafiği daha çok tıkadığını savundu ve “Bunu ezbere iddia etmiyorum. ODTÜ’de ders olarak anlatılıyor. Tek çaresi toplu ulaşım. Buna Braess Paradoksu deniyor” ifadelerini kullandı. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz? Nedir Braess Paradoksu?
Braess Paradoksu, daha fazla yol yapmanın bazı durumlarda trafiği azaltmak yerine arttıracağının matematiksel olarak gösterimi. Buna sebep olan durumun da insanların trafikte bireysel olarak karar verme davranışları olduğu söylenir. Yani herkesin en kısa yoldan gitmek istemesi bu duruma yol açabiliyor. Sadece trafiği rahatlatmak için alt geçitler yaparsanız, yolları genişletirseniz ya da yeni yollar yaparsanız, trafikteki geçici rahatlık daha fazla özel aracı yollara davet edebilir. Bunu önlemenin yolu kentin ulaşım altyapısında kapsamlı bir iyileştirmeyi planlayıp uygulamaktan geçer. Kentte yaşayan insanlara alternatifler sunabilen bir ulaşım sistemi kurmanız gerekir. Bu sistem içerisinde otobüs, tramvay, hafif raylı, metro gibi yüksek kapasiteli toplu taşıma olanakları olmalı. Eğer bu olanaklar mevcut olursa, bunlar belli bir konforu sağlarlarsa, yani belli bir hızda hareket eden, çok kalabalık olmayan, inmesi binmesi rahat şekilde olan, insanlar zaten özel araç yerine toplu taşımayı tercih edeceklerdir. Onun için önce kentte yaşayanlara özel araç dışında uygun alternatifleri sunmanız gerekir. Bunların varlığına rağmen insanlar hâlâ özel araç kullanmakta ısrar ederlerse o zaman da caydırıcı tedbirleri devreye sokarsınız. Mesela otopark arzını azaltır, ücretlendirmeyi yüksek tutarsınız, ya da kentin belli bölgelerine özel araçla gidenleri ücretlendirirsiniz. Bunların örnekleri var. Toplu taşımayı geliştirebilmek için de yol altyapısına ihtiyacımız var, otobüsler de servis araçları da yolları kullanıyor hatta hafif raylı ya da cadde tramvayları da yol altyapısı üzerine inşa edilen raylar üzerinde hareket ediyor. Dolayısıyla bir kentin nüfus büyüklüğüne, barındırdığı işlevlere ve o kentteki hareketlilik davranışlarına uygun ulaşım altyapısını sağlamak belediyenin en temel görevlerinden birisidir. Bu yeni yol yapmayı gerektiriyorsa yapılmalıdır. Ulaşım altyapısının en temel unsurlarından birisi de yol altyapısıdır ki üzerinde sadece otomobiller değil otobüsler, servis araçları, ambulans ve benzeri acil durum taşıtları da hareket ederler. Dolayısıyla konuya bütüncül ve kapsayıcı bir perspektiften bakmayıp “yol yapmak daha çok trafik yaratır, bunun paradoksu da var” demeyi ben eksik bir bakış açısı olarak değerlendiririm. Gerçi ABB Başkanı Mansur Yavaş da açıklamalarının arasında toplu taşımayı geliştirmeye, servis araçları uygulamasından vazgeçmemeye yer vermiş. Haksızlık etmemek de lazım ama sözünü ettiği otobüs ve servis araçlarının da hareket etmesi için yol altyapısına ihtiyaç var. Ankara hem toplu taşıma sistemi açısından hem de mevcut yol ağı açısından maalesef yetersiz durumda.