Güncelleme Tarihi:
ODTÜ arazisindeki Eymir Gölü yüzeyinde ortaya çıkan görüntüler, akıllara ‘müsilaj mı’ sorusunu getirdi. ODTÜ Biyoloji Bölümü ve Ekosistem Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKOSAM) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Beklioğlu, göl yüzeyinde görülen bu tabakanın artan hava sıcaklıkları ve göldeki azot ve fosfor seviyesinin yükselmesinden kaynaklı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Beklioğlu, sorunun nedenlerini ve atılması gereken adımları Hürriyet Ankara’ya anlattı:
Prof. Dr. Meryem Beklioğlu
ALGLER AŞIRI ŞEKİLDE ÇOĞALDI
“Özellikle son zamanlarda Eymir Göl yüzeyinde görülen tabaka kesinlikle müsilaj değil. Müsilaj farklı bir canlı grubunun yarattığı bir durum. Şu an için göllerde meydana gelen durum artan hava sıcaklıkları ile suda oranı yükselen azot ve fosfat miktarı. Sucul ekosistemleri etkileyen en yaygın stres faktörü hem arıtılmamış evsel atıklardan hem de tarım arazilerinden yağışlarla göle gelen yüksek besin tuzlarının (azot ve fosfor) sonucu meydana gelen siyanobakteri ve ipliksi alglerin aşırı artması.
BALIK ÖLÜMLERİ İHTİMALİ YÜKSEK
Eymir’de su yüzeyinde görülen ipliksi algler ve siyanobakterileri sıcak ve durgun havalarda aşırı artar. Bu canlılar dip çamuruna çökerken maruz oldukları bakteriyel parçalanma sonucu suda oksijen miktarında azalma olabilir. Bu durum da balık ölümlerine neden olabilir. Ölen balıkların çoğunluğu düşük oksijen konsantrasyonlarına ve bulanık su koşullarına çok az dayanıklı olan turna balığıdır. Göllerdeki azot ve fosfor miktarının kontrol altına alınması ve kesinlikle hiçbir zaman evsel atıkların göllere verilmemesi gerek. Özellikle küresel iklim değişimi sonucu artan sıcaklık ve kuraklıklara karşı göllerin ekolojik yapı ve biyoçeşitliliklerini korumak gerek.”
DİP ÇAMURU KAZINMAMALI
Gölbaşı Mogan Gölü’nün yüzeyinde de ortaya çıkan görüntüleri değerlendiren Prof. Dr. Meryem Beklioğlu, “Mogan Gölü’nde de önceki yıllarda gerçekleştirilen dip çamurunun kazılması su içi bitkilerini yok etti ve aynı zamanda da sudaki besin tuzlarının (azot ve fosfor) yoğunluğunun artmasına neden oldu. Bu durum, artan sıcak havalarla birlikte su yüzeyinde ipliksi alglerin üremesine yol açtı. Gölün ekolojik yapısı ve biyoçeşitliliğin korunması için su içi bitkilerin büyümesi ve yayılmasına izin verilmeli ve dip çamuru kazınmamalıdır. Çünkü su içi bitkileri, gölün ekolojik yapısını korur ve biyoçeşitliliği artırır. Öte yandan, göldeki su içi bitkilerin yok edilmesiyle birlikte, bu bitkiler üzerinde yaşayan birçok omurgasız canlının da nesli tehlikeye giriyor. Örneğin, dalıcı ördekler, dip dalıcılar ve yüzey dalıcı ördeklerin beslenme alanı bu bitkilerdir. Bu nedenle bazı ördek türlerini de kaybediyoruz” dedi.