Motorist kızlarının iki teker sevdası

Güncelleme Tarihi:

Motorist kızlarının iki teker sevdası
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2009 00:00

Çeşitli mesleklerden Başkentli 20 kadının da aralarında bulunduğu Motorist grubu, motosiklet sevdasının kapılarını Ankara Hürriyet için araladı.

Motosiklet kullanmanın büyük bir zevk olduğunu belirten grup üyeleri, “Medeni cesareti olan, araba kullanma tekniğini anlayan her kadın motosiklet kullanabilir. Ailelerinde motora ilgi olmamasına rağmen cesaret gösteren ve bu işe başlayan kadınlara saygı duyuyoruz” diye konuştu.

Yıllarca Türkiye ralli ve motokros şampiyonu olan Hasan Kalaycı ile bayanlar eski ralli şampiyonu Tuna Kalaycı’nın motosiklet aşığı üç çocuğundan biri olan Seden Güzel, “Motor sevdası benim için aileden gelen bir şans. Çocukluktan beri bu işin içindeyim. Eşim ve 13 yaşındaki oğlum da motor kullanıyor. Ailecek büyük bir motor sevdamız var” dedi.

Oğlu da şampiyon

İlk kez 10 yaşında motosiklete bindiğini belirten Güzel, motosiklet sevgisini şöyle anlattı:

“Oğlum cross 65 cc’de şampiyon oldu. Beş yaşındaki oğlum da motora başlamak üzere. Motor onun için o kadar doğal bir şey ki, kiminle tanışsa ‘Senin motorun ne renk?’ diye soruyor. Motosikletin park sorunu yok, ekonomik ve pratik. Keşke motosikleti ulaşım aracı olarak kullananların sayısı artsa. Böylece trafik de rahatlar.
Eşimle birlikte motosikletle Türkiye’yi gezdik. Sonra Yunanistan’a, ardından İran, Ermenistan ve Gürcistan’a gittik. Ermenistan’a giden ilk motorlu turistlerdik. Herkes karşı çıkarken, babam beni bu geziye gitmem konusunda çok desteklemişti ama gittiğimi göremedi. Ben de bu geziyi onun anısı için yapmak istedim ve çok memnun kaldım. Bir kadın olarak hiçbir zorlukla karşılaşmadım. Her seyahatimden sonra ‘İyi ki yapmışım’ diyorum. Bu yaz başında Bulgaristan ve Romanya’ya, geçtiğimiz haftalarda da Nepal ve Hindistan’a gittik.
Ekonomistim. Aile şirketimizde çalışıyorum. Artık her meslekten insan motora ilgi duyuyor. Her tip motoru seviyorum ve pizza dağıtan motorcular dahil tümüne saygı duyuyorum. Zor şartlarda, zamana karşı yarışarak motosiklet kullanıyorlar.”

Gönül hikayesiyle başladı

Motosiklet sevdasının eski bir gönül hikayesiyle başladığını söyleyen Başak Soyluoğlu ise, “Motosiklet kullanmaya 45 yaşında ilk sevgilimi moto siklet üstünde gördükten sonra karar verdim. Direksiyon dersi 20 saatse ben 40 saat ders aldım. Sürekli düşüyordum. Bu süreçte hatalarımı gördüm ve inat ettim” dedi. Doktorluk yapan Soyluoğlu, şunları söyledi:

“Motosiklet kullanmaya başlamadan önce kardeşime bu konuda çok karşı çıkmıştım. Ailem de motosiklet kullanmamı istemedi. Eminim ben motora bindikçe çok huzursuz oluyorlar. Fakat ben artık daha güvenli ve dikkatli motor kullandığımı düşünüyorum. Geçtiğimiz sene kaza yaptım. Bu kazaya neden olan yanlışlarımı gördüm. Bir daha aynı yanlışları yapmayacağımı biliyorum.”

Motorcu kadınlar femİnen olmalı

ÇOCUK doktorluğu yapan Ebru Kazancı ise, şunları söyledi: “Çocukluğumdan beri motorlara ilgiyle bakar ve kullanmak isterdim. Okulumu bitirip uzmanlığımı tamamladıktan sonra ehliyet kursuna gittim ve motosiklet aldım. Motosiklet korkulacak bir şey değil. Eğer seviyorsanız mutlaka başarıyorsunuz.”

Kalaycı ailesinin motosiklet sevdalısı çocuklarından Serpil Kalaycı ise, “Motoru tanımak benim için çok önemli. Bir virajdan dönerken bir dahaki seferde o virajı nasıl daha iyi alabileceğimi düşünürüm” dedi. Motor kullanmanın bir ayrıcalık olduğunu ifade eden Kalaycı şunları söyledi:

“Kimya mühendisiyim. Erkekler motor kullanan kadınlardan korkuyor. Dominant kadın imajı çiziyorsunuz. Motorcu kadınların erkeksi imajlarından hoşlanmıyorum. Bana göre feminenliklerini korumalı, kadın gibi giyinmeliler. Eskiden araba kullanan kadın da yoktu. Zamanla motosikletin kadınlar tarafından da kullanılabileceği anlaşılacak.”

YARIŞTA YANLIŞ PİSTE GİRMİŞİM

EVİN motora kabiliyetsiz çocuğu olduğunu ama zamanla teniğini geliştirdiğini ifade eden Serpil Kalaycı, motosikletle ilgili bir anısını şöyle anlattı:

“Kardeşim crosscu ve yarışlara katılıyordu. Beni de antrenmanlarına götürüyordu. Aramızda yaş farkının az olmasının getirdiği bir kıskançlık vardı. İstanbul’daki bir yarışa gittik. Kardeşim motora biniyor ve ben de kıskançlıkla izliyordum. Babam bana lisans çıkarttırdı ve ‘Kardeşinin motorunu al. Yarışa gireceksin’ dedi. Çok heyecanlandım. Yarışa başladık. Çok iyi gidiyordum ama arkadan motor sesi gelmiyordu. Yarışta şampiyonlar vardı. Bu kadar iyi gitmem imkansız diye düşündüm. İnsanlar etrafımda koşarak bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Merakla arkama bakmak için durduğumda seyirciler yanıma geldi ve yanlış pistte olduğumu söylediler. Yarış soldaki pistte devam ederken, ben sağdaki piste girmişim. Babam bu olaydan sonra uzun bir süre benimle konuşmadı.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!