Güncelleme Tarihi:
AYLIK D&R alışverişimi yapmak üzere içeri girdiğimde çok eskilerden hatırladığım, hatta hatırlayıp hatırlayamadığıma emin olamadığım bir grup arkadaşımı gördüm. Bir yerden gözüm ısırıyordu onları ama nerden?
Biraz yaklaşıp içlerinden bazılarının başparmaklarını emdiklerini gördüğümde hatırladım. Monchhichi’lerdi bunlar. Nasıl tanıyamamıştım en sevdiğim oyuncağım olma tacını yıllarca taşımış Monchhichi’mi? Aradan geçen 20-25 senenin mutlaka etkisi vardı hatırlayamamamda ama onlar hiç değişmemişlerdi. Hala çok sevimlilerdi ve hala tebessüm ettirebiliyorlardı hem şimdiki hem de kendi nesillerinin çocuklarını.
Kibrit bebekler
Sıra beklerken ve Monchhichi’lere dalıp gitmişken önce kibrit bebekler geldi aklıma. Minicik kibrit kutusu gibi kutulardaydı bu bebekler. Başları plastik olurdu, gövdeleri bez. Rengarenk, çeşit çeşitlerdi.
Bir de eli kıskaçlı bebekler vardı. Ki Monchhichi’lerin de eli kıskaçlı olanları vardı. Her yere asabilirdiniz bu bebekleri, asacak bir yer bulamazsanız da kulağınıza burnunuza tutturabilirdiniz kolaylıkla. Sanırım aynı dönemlere denk geliyor, bir de kutuda sakızlar vardı. Kutunun içinden ya minicik renkli kolonyalar çıkardı ya da renkli, plastik bilezikler. Ciddi heyecan yaratırdı, bu sefer ne çıkacağı.
Sonra Troy’lar girdi benim hayatıma. Pembe, upuzun, dimdik saçlarını okşayana uğur getirirdi onlar. Zamanla farklı boyları, farklı tiplemeleri çıktı onların da.
En vazgeçilmezi Barbie
Monchhichiler, kibrit bebekler, eli kıskaçlı bebekler, Troy’lar darılmasın ama bir kız çocuğunun en vazgeçilmez oyuncağı tabi ki Barbie’sidir. Onu giydirmek, süslemek, arkadaşlarıyla buluşturmak ne büyük keyifti. Ken’lerse Barbie’leri Türkiye’de uzun süre yalnız bırakmışlardır ama en nihayetinde onlar da teşrif etmişlerdir ülkemize.
Sıra bana geldiğinde, karşıdan bakıştığım Monchhichi dışında, tüm oyuncaklarım kaybolup gitti aklımdan. D&R’dan, yüzümde eski oyuncaklarımı hatırlamış olmanın getirdiği tebessüm, elimde yeni oyuncaklarım olan CD’lerim ve kitaplarımla çıktım.
Dengeli süslenme
ESKİDEN sadece “Dengeli Beslenme” vardı sağlık için. Şimdi bir de “Dengeli Süslenme” çıktı. Herkesin kolunda bir “Denge Bilekliği.”
Sporcular, başı dönenler, zararlı manyetik alandan korunmak ya da daha zinde olmak isteyenler hepimizin kolunda birer bilezik. Herkes için gerekli olan negatif iyon oranı özellikle büyük şehirlerde düşüyormuş. Bileklikte bulunan negatif iyon ise bizi hava kirliliği ve zararlı ışınlardan koruyup, kaybettiğimiz enerjiyi de yerine koyuyormuş.
Victoria-David Beckham, Robert De Niro, Gerard Butler, Demi Moore, Shaquille O’Neal, Tiger Woods bilekliğin gücüne inananlardan.
Sahte olduğunu, işe yaramadığını ya da sadece psikolojik olduğunu söyleyenler de var. Sebep ne olursa olsun, iyi hisseden taksın derim ben. Herkese dengeli, zinde günler...
Bozulmayan mucize oje
HANIMLAR bilir, en fazla iki gün sonra ojelerin ucu çıkar, parlaklığı gider...
Özellikle de yaz tatillerinde denizdi, havuzdu derken tüm ojeniz kaybolur. Tatil planları yapmaya başladığımız şu günlerde bence manikür planları da başlasın. Yarım saatte uygulanabilen, ince, iki hafta parlaklığını koruyan yeni teknoloji oje Shellac bayanlara bu yaz ilaç gibi gelecek.
Hem bozulmayan hem de tırnaklarımızın kırılmasını önleyen yeni oje, 10 dakika gibi kısa bir sürede tırnağa zarar vermeden çıkarılabiliyor.
Shellac şu an için Ankara’da MOS Çankaya ve Huriye Manikür Salonu olmak üzere iki merkezde uygulanıyor. Şimdiden tüm hanımlara, tatilin ikinci gününde bozulmuş tırnaklarına sıcaktan macun haline gelmiş ojeyle rötuş yapmak zorunda kalmadığı güzel tatiller dilerim.