Güncelleme Tarihi:
Hakime TORUN / ANKARA (DHA) - MHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkyan Süleyman Servet Sazak, "Bugünkü siyasi konumumuzu kabullenmemiz sindirmemiz mümkün değildir. Sindirmek, kabullenmek yenilgidir. Yenile, yenile büyüyen bir zafer yoktur. Kendi oluşturduğunuz statükoya teslim olup, hareketsiz kalarak iktidar olamazsınız. Ben, "Düşün peşime sizi iktidara getireceğim" demiyorum. Ben "Fark oluşturacağım" diyorum. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli; ezeli ve ebedi liderimiz, Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in ani vefatı sonucu üstlendiği misyonla hareketimizi herhangi bir ideolojik krize sokmadan bugünlere getirmiştir. Sayın Genel Başkanımıza yönelik ne hürmetsizlik ne de inkârcılıktır. Tazelenmeliyiz. Bütün adayların ülkücü terbiye ve Türk devlet geleneğine göre hareket etmelerini bekliyorum. Birbirimizin yüzüne bakamayacak hale gelecek tutumlardan kaçınmalıyız. Bu arada adım mı? Adım Türkiye. Bunun için buradayım. MHP Genel Başkanlığına talibim" dedi.
MHP Eski Genel Başkan Yardımcısı ve 21. Dönem Eskişehir Milletvekili Süleyman Servet Sazak, MHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladığı konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: "Değerli basın mensupları, Aziz dava arkadaşlarım. Bugün burada, huzurunuzda olma gerekçemi hepiniz biliyorsunuz. Partimizde bir kurultay ihtiyacı hâsıl olduğu için Milliyetçi Hareket Partisi aylardır kamuoyunun öncelikli gündemi haline gelmiştir. Böyle bir ihtiyaç hâsıl olmasaydı MHP sadece kendi mensupları değil, milletimizin diğer kesimlerince bu kadar tartışılmazdı. Bugün nereye giderseniz gidin, toplumun her kesiminde MHP ve gerçekleştireceği kurultaya ilişkin tartışmalar ve beklentilere şahit olursunuz. Bu gerçek bile MHP'nin Türk siyaseti, devletin bekası ve milletin bütünlüğü açısından tarihi önemini bizzat göstermektedir. Yaşadığımız bu kâbus dolu günlerden ancak partimizin geleceğinin nasıl şekilleneceğine ilişkin umutlarla kurtulacağımıza dair beklentiler Türk milliyetçiliğinin sahihliği ve misyonuna duyulan ihtiyacı bir kez daha ortaya koymuştur. Bu çerçevede, Kurultayımız için aday olan, bütün aday arkadaşlarıma, ülküdaşlarıma başarılar diliyorum. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli; ezeli ve ebedi liderimiz, Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in ani vefatı sonucu üstlendiği misyonla hareketimizi herhangi bir ideolojik krize sokmadan bugünlere getirmiştir. Hatta liderliğinde girdiğimiz ilk seçimde, benim de içinde olduğum kadrolarla partimizi iktidara taşımıştır. Bu sebeple bir misyon, vizyon ve emanetin taşıyıcısı olarak, bir Türk milliyetçisi ve Ülkücü olarak kendisine ve emeği geçen tüm ülküdaşlarıma teşekkür ediyorum. Değerli dava arkadaşlarım, bugün hem camiamızda hem de milletimizin bütün kesimlerinde MHP kurultayına ilişkin, bu denli tartışma ve beklenti oluşması, partimizde bir değişimin, esasında bir tazelenme ihtiyacının zaruret haline geldiğini göstermektedir.
GENEL BAŞKANIMIZA YÖNELİK NE HÜRMETSİZLİK NE DE İNKÂRCILIKTIR
Bu gerçeklik Sayın Genel Başkanımıza yönelik ne hürmetsizlik ne de inkârcılıktır. Bir bakıma kendisinden emaneti devralıp, hareketimizi iktidara götürmek için bir enerji yenilenmesidir. Bizim kültürümüzde de, tarihimizde de tazelenme müjdedir, geleceğin güvencesidir. Ne diyor Büyük Yunus: "Her dem yeni doğarız bizden kim usanası." Evet, Bu kurultay ihtiyacı tazelenmenin, yeniden doğmanın ve ışıyacak günün müjdesidir. Bu çerçevede diyorum ki, usandırmamalıyız. Yeniden doğmalıyız. Tazelenmeliyiz.
SENELERDİR RÜYAMIZ YOK
Konuşmamın hemen başında Türk Milliyetçiliğinin devletimizin kurucu ideolojisi olduğunu ifade ettim. Bu bir teorik ifade değildir. Tarihi gerçekliğin dile getirilmesidir. Yaşanan olaylar göstermektedir ki Türk Milletinin geleceğinin teminatı Türk milliyetçiliğidir. Bugün sizlere güzel bir Türkiye fotoğrafı göstermek isterdim. Ama bugünün fotoğrafı hiç de sevimli durmuyor. Milletimizin refleksini besleyen, imanını besleyen, ufkunu besleyen bütün kavramların içeriği sıfırlanmış, içi boşaltılmıştır. Senelerdir rüyamız yok. Biliyoruz ki, bir milleti medeniyete taşıyan yolda o milletin rüyalarıyla karşılaşırız. İnsanı ile ilgili rüyalarıyla insanlıkla ilgili rüyalarıyla karşılaşırız. Bugün rüyalarımız kısır, ufkumuz kararmış gözüküyor. İşte tam da bu noktada Türk Milleti'nin kaderi ile ülkücü haraketin kaderi kesişiyor. Ülkücü hareket bu ülkenin kaderidir. Ülkücü hareket bu ülkenin rüyasıdır. Ülkücü hareket bu ülkenin gelecek tasavvurudur.
BUGÜNKÜ SİYASİ KONUMUMUZU KABULLENMEMİZ SİNDİRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR
İşte bunun için buradayım. Bugün biliyoruz ki, MHP'nin siyasi konumu ülkücü hareketin ne mücadele geçmişinin karşılığı ne de ufkunun karşılığıdır. Bugünkü siyasi konumumuzu kabullenmemiz sindirmemiz mümkün değildir. Sindirmek, kabullenmek yenilgidir.
YENİLE, YENİLE BÜYÜYEN BİR ZAFER YOKTUR
Değerli ülküdaşlarım ne tarihimizde ne de kültürümüzde, yenile, yenile büyüyen bir zafer yoktur. Bizim geleneğimizde de, kültürel ve tarihi kodlarımızda da "Ey muzaffer …daima" ilkesi vardır. Yani kesintisiz zafer. Türk'e yenilgi yakışmaz. Bugünün Fatih'i ülkücülerdir. Önlerinde fethedeceği bir kültür coğrafyası, bir sanat coğrafyası, bir ilim coğrafyası, bir akıl coğrafyası ve fethedecek bir gelecek coğrafyası vardır. Bugün asıl meselemiz yaratılıştan varoluşa, kadim değerlerimizden bugüne , bilgi ve akıldan yarına köprü kurabilmektir. Bugün asıl meselemiz bugünü Türkçe okumak ve geleceği Türkçe tasavvur edebilmektir.
Bunun için buradayız.
ÜLKÜCÜ HAREKET MHP'NİN KİRACISI DEĞİL EV SAHİBİDİR
Tekraren hatırlatmak isterim ki, ülkücü hareket MHP'nin kiracısı değil ev sahibidir. Ülkücü Ocakları, Ergenekon'dan bugüne taşınmış meşalenin adıdır. Bu hareketin zamana parantez açmış Lideri Başbuğ Alparslan Türkeş'tir.
BU ARADA ADIM MI? ADIM TÜRKİYE
Bizim asıl görev ve sorumluluğumuz bu emaneti ehlinde tutarak yeni nesillere ulaştırmaktır. Bunun için buradayız… Bu görevden daha kutsal, bu görevden daha büyük bir zenginlik yoktur. Ülkücü olmayı, bu ülke için değer üretmek, bu ülke için gelecek üretmek, bu ülke için istihdam üretmek, bu ülke için erdem üretmek olarak anlayan bir ülküdaşınız olarak söylemek istiyorum ki, gün ışımak üzere, Türkiye hazır biz de hazırız.. Bu arada adım mı? Adım Türkiye.
KENDİ OLUŞTURDUĞUNUZ STATÜKOYA TESLİM OLUP, HAREKETSİZ KALARAK İKTİDAR OLAMAZSINIZ.
Değerli basın mensupları aziz dava arkadaşlarım, Türk Milliyetçiliğinin iktidarı gelecekteki tesadüfler ve konjonktürel gelişmelere emanet edilemez. Zaten iktidar da, konjonktürel tesadüflerle elde edilemez. İktidar, bir plan, program ve kadro işidir. Dünya ve Türkiye'yi gerçekçi bir şekilde okuma işidir. Kendi oluşturduğunuz statükoya teslim olup, hareketsiz kalarak iktidar olamazsınız. Camiamızı ve milletimizi kucaklayamayan donuk ve ifadesiz, en önemlisi de gecikmiş tavırlarla zaten söyleyebileceğiniz bir şey yoktur ve asla iktidar olamazsınız.
BEN "DÜŞÜN PEŞİME SİZİ İKTİDARA GETİRECEĞİM" DEMİYORUM
Değerli basın mensupları, Türk milliyetçiliğinin çilekeş temsilcileri. Huzurunuzda bir misyon ve vizyonun emanetçisi olarak bulunuyorum. Sadece mevcut bir anlayış ve yapının eleştirisinde bulunmak kolaycılıktır. Ben söyleyecek sözü, yapacak işi olan, eleştirdiğimiz hususlara karşı alternatifi olan bir kardeşiniz olarak huzurunuzdayım. Sizlere kabaca "Tek hedefim iktidar" demiyorum. İktidara gelmek elbette önemli, ama nasıl geleceğimiz, ne şekilde geldiğimiz, nasıl kalacağımız daha önemli. Biliyor ve inanıyoruz ki, hedefi mukaddes kılan metodun doğruluğudur. Bunun için ahlaki olmayan hiçbir tartışmaya katılmadık. Elbette iktidara gelmek için buradayız. Allah'ın izni ve yardımıyla geleceğiz de. Ama bunun için, plan, proje ve kadro gerekir. Alternatifi olduğunuzu iddia ettiğiniz, yapı karşısında siyasi fark ortaya koymanız gerekir. Bunun için de misyon ve vizyonunuzun olması gerekir. Yoksa ben "Düşün peşime sizi iktidara getireceğim" demiyorum.
BEN "FARK OLUŞTURACAĞIM" DİYORUM
İşte bunun için buradayım. Ülkücü hareket bir kadro hareketidir. Ülkücü hareket kendini yönetecek, geleceği yönetecek, liyakata ve donanıma sahiptir. Ancak, partimiz bu kadroları bünyesinde muhafaza edebilmiş midir? Bunları değerlendirebilmiş midir? Davamız ve milletimiz adına bu yetişmiş kadrolardan yeterince yararlanabilmiş midir? Bunu bütün samimiyet ve inancımla söylüyorum ki, ben de dahil hayır... Değerleri takdir edilemeyen bir çok ülküdaşımız, şahsiyetlerinin karşılığını bulamadıkları için küstüler, koptular, ayrıldılar… Halbuki, Ülkücü Hareket'in gönül otağı hiç bir ülkücüyü dışarıda bırakmayacak kadar büyüktür. Gönül gönüle, omuz omuza vereceğiz aynı ufka yöneleceğiz, birlikte başaracağız. Ben sizi gönül ortaklığına, yarın ortaklığına, ufuk ortaklığına ve yönetme ortaklığına davet ediyorum.
BU ARADA ADIM MI? ADIM TÜRKİYE. BUNUN İÇİN BURADAYIM. MHP GENEL BAŞKANLIĞINA TALİBİM
Bunun için buradayım. Bugün Ülkücü Hareket'in asıl meselesi kişiler üzerinden bir değişiklik meselesi değil, takdim edilecek bir yarın meselesidir. Kimse unutmasın ki Ülkücü Hareket'in ufku geniş, sevdası büyük, bileği kavidir. Bizim kaybedeceğimiz bir tane ülkücü kalbi yoktur. Değerli davetliler, Ülkücü olmayı, ülkücü kalmayı haysiyet kabul eden bir ülküdaşınız olarak, ben sizlerin gönül rızanıza talibim, Türkiye'nin yarınına talibim, hayatın Türkçesine talibim. Biliyor ve inanıyorum ki, birlikte başladığımız türkülerin nakaratını da birlikte söyleyeceğiz. Türkçe konuşacak, Türkçe düşünecek, Türkçe başaracağız. Bu arada adım mı? Adım Türkiye. Bunun için buradayım. MHP Genel Başkanlığına talibim.
"BU İŞİ EN İYİ BEN YAPARIM" GİBİ TAYİNİ KENDİNDEN MENKUL BİR ENANİYETLE YOLA ÇIKMIYORUM
Yoksa "Bu işi en iyi ben yaparım" gibi tayini kendinden menkul bir enaniyetle yola çıkmıyorum. Ben diyorum ki, Entelektüel mirasımıza sahip çıkacağız. Bu mirası kitapların tozlu sayfaları arasında unutturmayacağız. İdeolojimizin kurucu isimleri ve takipçileri olan Ziya Gökalp'ten Erol Güngör'e kadar bütün büyüklerimizin fikirlerini her daim canlı tutacağız. Siyasi iktidar kadar sosyal iktidarı da hedefleyeceğiz. Basında var olan, tiyatroda var olan, mizahta varolan, edebiyatta, sosyal bilimlerde varolan bir hareketin önünü açacağız, bunun için imkânlar oluşturacağız. Ülkücünün "En iyi insan modeli olduğunu" bütün toplumsal kesimin hafızasına yerleştireceğiz. Partimizi dar kadroculuktan kurtarıp, kurumları olan bir yapıya dönüştüreceğiz. Ülkücü iradenin tecelligahı haline getireceğiz.
ÜLKÜCÜ TERBİYE VE TÜRK DEVLET GELENEĞİNE GÖRE HAREKET ETMELERİNİ BEKLİYORUM
Bugün Türkiye ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bugün ülke meseleleri ve çözüm önerilerimizi ifade etmeye çalıştım. Hayatın sorduğu her soruya cevabı olan bir gelecek tasavvurunu genel kurulda bütün teferruatı ile ortaya koyacağız. Ancak, önerilerle ilgili düşüncelerimizi size dağıttığımız kitapçıklarda kısaca paylaştık. Söylemek isterim ki, birlikte düşüneceğiz, birlikte hareket edeceğiz birlikte başaracağız. Her ülkücünün MHP genel başkanlığına aday olma hak ve iradesi vardır. Zaten arkadaşlarımız da bu haklarını kullanmak için Ülkücü iradenin huzuruna çıkmışlardır. Başta Genel Merkez ve Genel Başkanımız olmak üzere, bütün aday arkadaşlarımdan, bu kutlu yarış sürecinde Ülkücü terbiye ve Türk devlet geleneğine göre hareket etmelerini bekliyorum.
BİRBİRİMİZİN YÜZÜNE BAKAMAYACAK HALE GELECEK TUTUMLARDAN KAÇINMALIYIZ
Bu kutlu yarışta birbirimizin yüzüne bakamayacak hale gelecek tutumlardan kaçınmalıyız. Unutmamalıyız ki birbirimizden başka sığınağımız yoktur. Yarın dara düştüğümüzde aklımıza ilk gelen isimler yine kendi camiamızın mensupları olacaktır. Bu sebeple, kurultay sürecimizi kırmadan, dökmeden götürmek hem milletimiz hem de camiamız açısından elzemdir. Biliyor ve inanıyorum ki gün ışımak üzere Türkiye hazır, biz de hazırız. Kurultayımız camiamıza ve Türk-İslam dünyasına hayırlar getirsin, yarının çocuklarına muştu olsun. Allah memleketimiz için hayırlısını versin. Adım Türkiye. Adım Süleyman Servet Sazak."