Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2008 00:00
II. Meşrutiyet döneminde 22 çocuk dergisinin yaklaşık 5 bin sayfalık 500 sayısını inceleyen doktora tezine göre sözkonusu dönemde, çocuğa kurumsal yaklaşımlardan çok ’potansiyel yetişkin’ olarak bakılıyordu. ’Çocuk Dünyası’nda oyun, neredeyse yok gibiydi.
GÜNÜMÜZDE hemen hemen bütün eğitimcilerin önemi üzerinde birleştiği ’oyun, 1900’lü yılların başında çocuk dünyasında yoktu. 1908 - 1918 yılları arasında 22 çocuk dergisi yayınlansa da, çocuğa bakışta öncelik, gelecekte topluma sunabileceği katkılar açısından ’potansiyel yetişkin’ olmalarından ibaretti.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Ali Gurbetçioğlu’nun doktora tezinden özetle kaleme aldığı makalede, 1908 - 1918 yılları arası yayımlanmış 22 adet çocuk dergisinin yaklaşık 5 bin sayfalık 500’e yakın sayısı incelendi.
Osmanlıyı yıkılmaktan kurtarmak için aydınların çare arayış yılları olan bu yıllar, daha sonra kurulan Cumhuriyetin kadroları, ilkeleri ve eğitim uygulamaları için çok önemli bir tecrübeyi barındırması nedeniyle Türk eğitim tarihinde ayrı bir öneme sahip bulunuyor. Cumhuriyet dönemi için bir tür laboratuvar olarak da nitelendirilen bu dönem, basın hayatı ve özellikle çocuk yazını alanında önemli bir sıçramayı da ifade ediyor.
Oyunlar bile geleceğe hazırlıyordu
Gurbetçioğlu’nun çalışmasının sonuç ve değerlendirme bölümünde, çocuğa yaklaşımda, ’çocukluk’ fikrinden çok ’geleceğin yetişkini’ düşüncesinin, dergilerin ortak özelliklerinden birisi olduğu belirtilirken, şu tespitlere yer veriliyor:
Eğitime verilen değer Batı kaynaklı
"Eğitimden sağlığa, el becerisinden çocuk oyunlarına kadar, çocuklar için öngörülen bütün faaliyetler, çocuğa görelik ve uygunluk yönünden değil, gelecekte toplum için sunabileceği katkılar açısından değerlendirilmiştir. Öyle ki, çocuk oyunlarında bile bu kaygı gözetilmiştir. Oyunlar çocuğun doğal bir ihtiyacı değil de, gelecekteki hayat için hazırlanma, bir prova, bir talim olarak düşünülmüştür. Bu bağlamda, en azından vatan ve millet sevgisini aşılayıcı nitelikte olmaları gerektiği düşünülmüştür.
Günümüz eğitim anlayışında oyun önemli bir eğitimsel faaliyet olarak görülse de uygulamada çocuklar bu faaliyetten önemli ölçüde mahrum kalmaktadırlar. Hedeflenen gelecek uğruna şartların ve ailelerin zorlamasıyla çocukluk yılları okul ile dershane arasında geçmektedir. Bu durum bilgi yüklemeyi, oyundan daha önemli gören bir anlayışın devamıdır. Bu yaklaşımın çocuklar üzerindeki etkisi derinlemesine araştırılmaya değer bir konudur. Çocuğun doğasına ilişkin tartışmalar, onun bir ’boş levha’ (tabula rasa) olarak algılandığını göstermektedir.
Toplumun aydınlanmasında, eğitime verilen bu değerin, kısmen batı kaynaklı olduğu söylenebilir. Zira çağdaş batı da çocuk eğitimine ilişkin bazı akımların ortaya çıktığı, bunların Osmanlı aydın ve eğitimcilerini, etkilediği bilinmektedir."
Çocuğun Hakları ve Görevleri
ALİ Gurbetçioğlu’nun çalışmasında, II. Meşrutiyet döneminde çocuk hakları ve görevleri mercek altına alınıyor. Çalışmada bu konuda özetle şöyle deniyor:
"Çocuk haklarının yanında çocuğun görevlerine ilişkin belirlemelerin daha ağırlıklı olduğu görülmektedir. Çocuk haklarına ilişkin çaba gösteren dergiler içinde önde olanı, ’Musavver Hukuk-i Etfal’ dergisidir. İlk sayısındaki, ’Hukuk-i Etfali Neden Çıkardım?’ adlı sunuş yazısında derginin yayım amacının çocuk haklarını korumak olduğu belirtilmiştir. Söz konusu yazıda devrin çocukluk anlayışı şöyle özetlenmiştir:
(Mesleğimiz tamamen çocukluğun müdafaa-i hukukudur O çocukluğun ki, bu memlekette hiçbir kıymeti yoktur, biz bunu tanıtmaya, aile içinde bir mevkii yoktur, biz bunu bildirmeye, mektep áleminde bir hakkı yoktur, biz bunu vermeye çalışacağız. Burada açıkça çocuğun ailede, okulda ve toplumda hak ettiği yerde bulunmadığı belirtilmekte ve buna karşı mücadelenin gerekliliği savunulmaktadır. Derginin çıkarılış amacı böyle bir mücadele üzerinde temellendirilmiş, başta aile ve okul kurumları olmak üzere çocuğun yaşantısıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen tüm taraflara gerekli müdahalelerin yapılacağına ilişkin açık uyarılar yapılmıştır.
ALİ Gurbetçioğlu’nun çalışmasında, II. Meşrutiyet döneminde çocuk hakları ve görevleri mercek altına alınıyor. Çalışmada bu konuda özetle şöyle deniyor:
"Çocuk haklarının yanında çocuğun görevlerine ilişkin belirlemelerin daha ağırlıklı olduğu görülmektedir. Çocuk haklarına ilişkin çaba gösteren dergiler içinde önde olanı, ’Musavver Hukuk-i Etfal’ dergisidir. İlk sayısındaki, ’Hukuk-i Etfali Neden Çıkardım?’ adlı sunuş yazısında derginin yayım amacının çocuk haklarını korumak olduğu belirtilmiştir. Söz konusu yazıda devrin çocukluk anlayışı şöyle özetlenmiştir:
(Mesleğimiz tamamen çocukluğun müdafaa-i hukukudur O çocukluğun ki, bu memlekette hiçbir kıymeti yoktur, biz bunu tanıtmaya, aile içinde bir mevkii yoktur, biz bunu bildirmeye, mektep áleminde bir hakkı yoktur, biz bunu vermeye çalışacağız. Derginin çıkarılış amacı böyle bir mücadele üzerinde temellendirilmiş, başta aile ve okul kurumları olmak üzere çocuğun yaşantısıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen tüm taraflara gerekli müdahalelerin yapılacağına ilişkin açık uyarılar yapılmıştır.