Güncelleme Tarihi:
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin çok rahatlıkla bir otomobil üretebileceğini belirterek, “Araba üretmek değil, marka yaratmak önemli” dedi.
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından Antalya’da düzenlenen “OSB Çevre Zirvesi”ne katılan ASO Başkanı Özdebir, program sonrasında bir grup basın mensubuyla sohbet toplantısı yaptı.
Türkiye’de elektrikli otomobiller konusunda yapılan çalışmaları desteklediğini ve böyle bir teknolojiye girmenin tam zamanı olduğunu belirten ASO Başkanı, aslında bu tür araçların şarjı için şehir şebekesine ihtiyaç bulunmadığını, güneş panelleriyle şarj edilebileceğini, yani söz konusu araçların şarj edilmesinde alternatif enerji kaynaklarından istifade edilebileceğini söyledi. Özdebir, şöyle konuştu:
Geleceğe ortak miras
“Bir hesap daha yaptırdık, günde 12 bin civarında büyük araç, yani kamyon, TIR giriyor oraya. Toplamda da 24-25 bin civarında bir araç trafiği var. Bu araç trafiğini sabit 50 kilometre hızla bölge içerisinde beş tur yaptıklarını varsayarsak, bunun karbondioksit emisyonu için 288 bin tane ağaç lazım. Yani arabalar aslında çok dikkatimizi çekmiyor, belki hayatımızı çok kolaylaştırıyor ama çok ciddi bir kirlilik unsuru. Bu anlamda elektrikli araçların desteklenmesi, dünyanın ortak atmosferinin korunması için bizden sonraki nesillere bırakılacak miras açısından çok önemli.
Satın almada hedef var
Elektrik teknolojisini kaçırdık, otomotivde de treni kaçırmış durumdayız. Bu kadar araç üretiyoruz, bu araçlara bir motor üretemiyoruz. Önümüzdeki dönem fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi ve buna bağlı olarak ulaşım sektöründe büyük değişiklikler olması lazım. Burada da bu teknolojiyi ıskalamamak için elektrikli araçlar teknolojisi ve yan ürünlerinde bizim bir şeyler yapmamız lazım. Araba üretmek değil, Türkiye arabayı çok rahat üretir, marka yaratmak önemli. Birçok kişi tarafından kabul edilmek lazım. İnsanlar bugün hayallerinde ne kuruyor ‘büyüyünce Mercedes sahibi olacağım’ diyor. Yani satın alma kararlarında bir hedef var.
Dizileri izliyorlar tulum giymiyorlar
DİZİ ve Türk filmlerinde iş hayatının çok farklı gösterildiğini kaydeden Özdebir, şöyle konuştu:
“Çalışan deyince iki türlü şey var. Birincisi eski filmlerimiz. Mesela rahmetli Vahi Öz benim gibi göbekli, başında şapkası var, sekreteriyle arası gayet iyi sanayici tipleri var. Masa başında insanlar sohbet ediyor, çayını, kahvesini içiyor. Hanımsa gayet şık bir hanım, arkadaşıyla sohbet ediyor, arada sırada iki tane kağıda bakıyor. Herkes öyle iş ortamları hayal ediyor. Gidip atölyeye tulumu geçirip, harbi bir çalışmayı yapacak insanı kimse beğenmiyor herhalde. Bundan sonra filmlerde ve dizilerde böyle CNC operatörü olan, kaynakçı olan rol modeller ortaya koymak lazım.”