Güncelleme Tarihi:
'HAYDİ BİSMİLLAH'
İYİ Parti 2'nci Olağanüstü Kurultayı'nda genel başkanlığa tek aday gösterilen Meral Akşener, "Şimdi sizlere soruyorum; eteğinde taş kalmış olan var mı? 'Şunu da söyleseydim' diye, içinde ukde kalmış olan var mı? Tekrar soruyorum; Var mı? Öyleyse, nerde kalmıştık? Şimdi yeniden Bismillah diyor muyuz? Öyleyse; daha yeni başlıyor muyuz? Haydi, Bismillah!" dedi.
'BİR MİLLETİN KADERİ, BİR ADAMIN HEVESLERİNE TERK EDİLEMEZ'
Meral Akşener, Türk devlet geleneğinin 5 bin yıllık mazisi olduğunu anımsatarak şöyle konuştu:
"5 bin yıllık Türk Devlet geleneğinin, arsız, doymaz bir parti aparatına dönüştürülmesi, varlığımızı anlamlı kılmak için yeterli değil mi? Şimdi bu koskoca medeniyeti, devlet birikimini, ilkel kabilelerin yönetim anlayışına, onun şefinin heveslerine mi kurban edeceğiz? Yarın, ruz-i mahşerde karşılaştığımızda, toprağımızı kanıyla sulayanlar, mukaddesatımızı, hürriyetimizi müdafaa için, canlarını verenler, biz bu yurtta özgür, şerefli, mutlu yaşayalım diye, hayatını vakfedenler, yüzümüze tükürmezler mi? Bir milletin kaderi, bir adamın heveslerine, iki dudağından çıkacak keyfi kararlara ve onun dalkavuklarına terk edilemez. Bu bereketli topraklarda çok şey yetişir evet; ama, en iyi de insan yetişir insan. Yetişmiş milyonlarımız, o milyonların, onları yetiştiren memlekete katacakları varken; bir adamın ve yakınlarının keyfi olsun diye, bahtımız, onlara emanet edilemez."
'İSVİÇRE ÇAKISI ROLÜNDEKİ MHP'
Meral Akşener, yeni sistemin Türkiye'de uygulanmasına ve yerleşmesine karşı çıktıklarını belirterek şunları söyledi:
"Tek adam modelini partimizde de uygulamıyoruz, uygulamayacağız. Partimizde, insan çok, Allah'a çok şükür. Yılgınlığa, yorgunluğa mahal yok. İYİ Parti, Ak Parti ve CHP'nin bir kumpas ağzı gibi konumlandığı, yanlarına da her işe yarayan, İsviçre çakısı rolündeki, MHP'nin iliştirildiği siyasi tabloyu değiştirmiştir. Türkiye, memleketi beslemek yerine, türlü oyunlarla birbirlerini besleyen, siyaset erbabı yüzünden, bugünlere geldi. İYİ Parti; siyaseti ve milleti iki kamp arasında sıkıştırmış bir toplum mühendisliğine nokta koymak için yola çıktı. Karşıtmış gibi yapan, ama birbirinden beslenen iki yolun dışında, doğru, temiz ve haklı bir üçüncü yol olarak, sahne aldı. Türk siyaseti, İYİ Parti'yle derinlik, yükseklik kazandı."
'İYİ PARTİ, SİYASİ HAYATIN YAŞAM ODASIDIR'
Meral Akşener, İYİ Parti'nin siyasette yeni bir yol açacağını vurgulayarak şöyle dedi:
"İYİ Parti'nin sağdan soldan preslenerek, yeni bir çepere dönüştürülmesine, izin vermeyeceğiz. Mevzi kazanmak için, bir sağımıza, bir solumuza, omuz atacak ya da omuz verecek değiliz. İYİ Parti'nin Türkiye sevdası, bulunduğu yeri, bir çekim merkezine dönüştürecek kadar derindir. '81 milyonun birliği' şuuruyla, siyasette yeni bir dil kuracağız, yeni bir yol açacağız. 16 yıldır, 'kırk katır mı kırk satır mı' tercihine zorlanan milletimiz, İYİ Parti ile nefes almıştır. Bu konumuyla İYİ Parti, siyasi hayatın yaşam odasıdır. İYİ Parti gelince, kendini vazgeçilmez, yıkılmaz, yenilmez zanneden iktidar, stepneye muhtaç hale gelmiştir. İYİ Parti gelince, iktidarla dalaşmaktan başka politikası olmayanlar, sadece bu kısır kavgadan beslenenler, kendini vazgeçilmez, iktidara karşı tek ve kale zannedenler, silkelenmek zorunda kalmıştır. İYİ Parti ile siyaset yeniden başlamıştır. Her türlü engelleme çabasına, imha gayretine rağmen, İYİ Parti, ayağını sağlam basıp, dimdik duracağı bir alan kazanmıştır. Sorumluluğumuzu, yükümlülüğümüzü arttıran yüzde 10 oy, İYİ Parti'nin sıçrama tahtasıdır. Biz, kınayanların kınamasına aldırmadan, siyaset yapacağız. Neye inanıyorsak, onu söyleyeceğiz. Doğru bildiğimiz ne varsa, sonuna kadar savunacağız. Yanlış saydığımız ne varsa, eğilip bükülmeden, karşısında duracağız. İçten dıştan hiza almayacak, yalnızca büyük Türk Milletiyle hizalanacağız."
'İYİ PARTİ EMANET KABULCÜSÜ DEĞİLDİR'
Meral Akşener, İYİ Parti'nin 'aktarma istasyonu' olmadığını belirterek, "İYİ Parti, emanet kabulcüsü hiç değildir. Bir hışımla evden kaçıp, sonra da köşe başından kapıyı gözleyen, pişmanlar değiliz. Birileri kendi hayal dünyalarında, bizi imtihan ediyormuş. O birilerinin kimler olduğunu, gayet iyi biliyorsunuz. Kimin imtihan edildiğini ve saray muhafızlığına, hem de kadrolu yazıldığını, biliyoruz. Bugün, kasıla kasıla oturdukları 'saray yancılığı koltuğunda', dün, Apo'nun, FETÖ'nün oturduğunu da biliyoruz. Bunlar öyle insanlar ki; uzattığın eli dahi, bir gün sonra fitneye dönüştürmeye kalkacak kadar, izansızlar 'ilkeye sadakatin olmadığı yerde, kişiye itaat olmaz' düsturuyla, duruşumuzu kimselere meze ettirmeyiz" dedi.
'ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARMAYACAĞIZ'
Meral Akşener, samimi bir şekilde yapacaklarını dile getirdiklerini anımsatarak şu ifadeleri kullandı:
"Biz, bugüne kadar duyulmamış bir söz söylemek peşinde değiliz. Kimsenin aklına gelmeyenler, bizim aklımıza geliyor değil. Şapkadan, tavşan çıkarmayacağız. Sihirli değneğimiz de yok. Ama, kalpten söylenen her sözün, tesir edeceğini biliyoruz. Dert edinerek yapılan her eleştirinin, karşılık bulacağını biliyoruz. İnanarak atılan her adımın sonuç alacağını biliyoruz. Selim kalpler ülkeye baktığında ne görüyorsa, onu söylüyoruz. Selim akıllar ülke için ne öneriyorsa, onu yapalım diyoruz. İYİ Parti bunun için var, iyi ki var. Darağaçlarına çekilmiş demokratlığın, tek adamlık trenine, vagon yapılmasına izin vermeyeceğiz."
'İYİ PARTİ GENEL MERKEZİ FİLDİŞİ KULEYE DÖNÜŞMEYECEK'
Meral Akşener, İYİ Parti'nin geçmişinde PKK'yla çözüm ortaklığı, FETÖ ile işbirliği olmadığına dikkati çekerek "İYİ Parti, tertemiz bir harekettir. Bu kimlikle milletin emrinde olacağız. Onun bunun çizdiği yollarla, projelere, eş başkanlıkla değil, iktidara, milletimizin kalbinden yürüyeceğiz. Geldiğimiz yeri unutmayacağız. Harun gibi gelip, Karun gibi olanların pişkinliklerini de, unutmayacağız. İYİ Parti genel merkezi, bir fildişi kuleye dönüşmeyecek. Kendi kendini doğrulayan bir kapalı sistem olmayacak. İYİ Parti, asla milletle irtibatını koparmayacak. Milletin her ferdinin katkısına imkân tanıyan, açık kodlu bir yapı olacağız. Ve bir kez daha, kesin bir inançla söylüyorum: Başaracağız" diye konuştu.
'TÜRKİYE UÇACAK DEDİN, DÖVİZ, FAİZ UÇTU'
Meral Akşener, yeni sistemin meyvelerini vermeye başladığını, ekonominin tepetakla olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
"Bakın, daha bir ay dolmadan, Türkiye'ye dayattıkları tek adam rejiminin, acı meyveleri düşmeye başladı. Ekonomi tepetaklak oldu. Hukuk yerle bir. Dış politika fiyasko. Devlet darmadağın. Anayasanın askıya alındığı bir süreçten geçiyoruz. Anlaşılıyor ki, Tayyip Bey'in gönlündeki sistem, komünist idarelerin polit büro sistemidir. OHAL, olağan hal oldu. Valiler, Ak Parti il başkanı olarak görevlendirildi. Galiba, 'Milletin Adamı'nın içine, bir Führer kaçtı. Millete sürekli dört parmağını sallayan Tayyip Bey, artık beşinci parmağını da açmıştır: Dili, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken, ruhu tek adam, tek adam diyor. Değerli arkadaşlar, Biz, 'cihadın en üstünü, zalim idareciye karşı hakkı söylemektir' buyuran, hazreti peygamberin yolundayız. Muhalefet ölçümüz, ne pahasına olursa olsun, hakkı söylemektir. Ve buradan sesleniyorum; Sayın Erdoğan, sonda söyleyeceğimi şimdi hemen başta söyleyeyim: Adaletsizsin, basiretsizsin,, kifayetsizsin. Hem aldanıyorsun, hem aldatıyorsun. Kullanışlı müttefikinle ülkeyi içine sürüklediğin, hale bir bak. 'Tek adamlığı verirseniz, Türkiye uçacak' dedin. Millet verdi. Döviz, faiz, enflasyon uçtu. Borç, işsizlik, cari açık uçtu."
'DEVLET HAZİNESİNİ FETÖ OKULUNDAN YETİŞMİŞ DAMADA TESLİM ETTİN'
Meral Akşener, hükümetin 100 günlük icraat programını eleştirerek şunları söyledi:
"24 Haziran'da seçilirsem, her şeyi düzelteceğim' dedin. Seçildin, daha beter hale getirdin. Beş bin yıllık devletin hazinesini, maliyesini, FETÖ okulundan yetişmiş damat Berat'a teslim ettin. Sizin lale devriniz başladı ama, milletin ekmeği küçüldü, öğünü eksildi. O kadar hukuksuz, güvensiz bir ortam oluşturdun ki; ekonominin canlanması imkânsız. Kendi kendine kurduğun ekonomi teorileri, memleketi batırmak üzere. 'Ben ekonomistim' diyorsun. Sen ekonomist değilsin, muhterem. Sen, 'ekonomik boy bir muhterissin!' Üzülerek söylüyorum ki, Türkiye ekonomisi, iktidarın uyguladığı yanlış politikalarla, çıkmaz sokağa girdi. Ve, sokağın sonu yaklaşıyor. Bugün, 'bize oyun oynuyorlar' diye suçladıkları batılı ülkelerden, yıllar boyunca alınan borçlar, üretime, ihracata değil, ithalat ağırlıklı tüketime, inşaata harcandı. Ne acıdır ki, ‘100 günlük eylem planı’ diyerek, şaşaa ile anlattıkları paketin içinden de beton çıktı. İktidara ve liderine hatırlatmak istiyorum; aynı kafayla, 5 bin 753 günde bozduğunu, 100 günde tamir edemezsin. Üretmezsen, sadece tüketirsen ve sonunda da tükenirsin. İşler kötüye gittiyse, sorumlusu Siyonizm, Amerika, Avrupa veya dış güçler. Hiçbir şey bulamazlarsa, iktidar onlar, ama sorumlu, muhalefet partileri. Siyonizm, Amerika, Avrupa ya da dış güçler diyorlar ama, ne zaman yurt dışına çıksalar, onlara da, hep 'Söylediklerimize bakmayın, yaptıklarımıza bakın' diyorlar. İçeride başka, dışarıda başka konuşuyorlar."
'TÜRKİYE'Yİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLIYORSUNUZ'
Yeni sistemin sonuçlarının yaşanmaya başladığını savunan Meral Akşener şöyle konuştu:
"Şimdi, yeni sisteminin sonuçlarını hep birlikte, acı acı yaşamaya başladık. Damad Berat'a teslim edilen ekonominin ateşi, bacayı sarmaya başladı. Türkiye bu çılgınlığa son vermeli diyoruz. Devlet kurumları daha fazla yıpranmadan, bu yanlış yoldan dönülmeli diyoruz. Türkiye'nin bir orta Afrika diktatörlüğüne dönüşmesine mani olalım. Sayın Cumhurbaşkanına buradan sesleniyorum: Gelin bu hatadan, geri dönün. Bu aklı size verenleri, etrafınızdan uzaklaştırın. Millet bahçelerinde yuvarlanmayı vaat ederken, Türkiye'yi uçurumdan aşağı yuvarlıyorsunuz. Seçim sürecinde de öncesinde de bu sistemin yanlış olduğunu ısrarla belirttim. Bugün sonuçlarını görüyoruz. Borç vereceğiz diye hava atıyordunuz, ama bu gidişle korkarım Türkiye'yi, IMF'lik edeceksiniz. Türkiye'yi, 2001'in bile gerisine götüreceksiniz. Sayın Erdoğan, cilan dökülecek, forsun sökülecek. Seni ilk önce, Beytülmalden beslediğin yalakaların terk edecek. Ben bunları söylüyorum ama, bunlarda numara çok. Yarın çıkıp şöyle demeyeceğini kimse garanti edemez; ‘Biz iktidara gelmeden önce benim vatandaşım 100 dolarını bozdurduğunda 150 lira alıyordu. Şimdi, 100 dolarını bozdurduğunda 650 lira alıyor.’ Vallahi der mi, der. Şunu aklından hiç çıkarma Sayın Erdoğan; tencereler kaynamazsa, kadınlar seni de lobilerini de dış güçlerini de yerle bir eder. Millet, yatıp-yuvarlansın diye planladığın millet bahçelerinde, sen debelenirsin, haberin olsun."
'YARGININ NASIL İŞLEDİĞİNİN HESABINI AMERİKA'YA VERECEK DEĞİLİZ'
Meral Akşener ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizine dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Amerika ile geçtiğimiz hafta yaşadığımız papaz sorunu da bu şahsi ikbal hesabının bir sonucu. Amerika ile her ne görüştülerse, neyi taahhüt ettilerse, bu küstahlığa, Amerikalı yetkili-yetkisiz isimlerin hadsizliğine, kendileri sebep oldular. Ancak yine de bilinmelidir ki; Amerika Birleşik Devletleri'nin, Brunson'ı gerekçe göstererek, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanına karşı ‘hedefli yaptırım’ kararı alması, tarafımızdan mazur görülemez. Ülkemizi, ‘müstemleke’ gibi gösterecek, seçilmiş küstahça sözcükler ile yapılan açıklamalar, kadim devlet geleneğimizde, diplomasi anlayışımızda, müsamaha gösterilecek bir mahiyette değildir. 20 ay boyunca tutuklu bulunan Pastör Brunson konusunda, bugüne kadar ciddi bir girişimde bulunmayan, sosyal medya diplomasisi ile meseleye uhulet ve suhuletle yaklaşan Amerika'nın son tutumu, yakın zamandaki jeopolitik gelişmelerin bir yansıması, yargımızın bağımsız olmadığını bilmelerinin bir sonucudur. Ancak 16 yıldır, iktidarınızın içini boşaltmaya çalıştığı devlet geleneğimiz, hiçbir şart ve koşulda bu gibi bir yaklaşıma, tehdide boyun eğmemelidir. Brunson'ın tutukluluğu konusunda, bir Twitter iletisi ile tutum değiştiren yargı sistemimiz, aşikardır ki, iktidarın politikalarına göre muamele ediyor. Ayrıca bilinmelidir ki, iktidarın, Amerika'nın bu restine cevabı, ‘hukuka müdahale’ olup olmadığını da gösterecektir. Ancak yine tedirginiz. Apar topar uçağa bindirilen heyetin, Amerika'da, dışişleri ve hazine koridorlarını arşınlarken ne yaptığını, ne istendiğini, ne verildiğini bilmiyoruz. Ne Amerika'nın, ne de başka bir devletin, hükümet üzerinden, ülkemizi kendince ve küstahça cezalandırmaya kalkmasına asla prim vermeyiz, hükümetimizin yanında ve yakınında oluruz. Dışarıda caydırıcılığını, içeride güvenirliğini kaybeden bir ülke olduk. Bu iktidardan, uygulamalarından, ortaya çıkardığı ülkeden ve yönetimden memnun değiliz. Ama, bizim oğlanı da, başkasına dövdürmeyiz! Peşinen söyleyeyim, her ne sebeple olursa olsun, Türk Devleti'nin bakanlarına yaptırım kararı alınması, asla kabul edilemez. Yargının nasıl işlediğinin, mahkemelerimizin adaletinin hesabını Amerika'ya verecek değiliz. Bunlar Türk Milleti'nin meselesidir. Sırf Amerika bahane ediyor diye de adaletsizliğe razı olmayız, ama sanki temyiz makamıymış gibi, herhangi bir ülkenin Türkiye'ye parmak sallamasına da müsaade etmeyiz. Sakın ha, bunu da yüzüne gözüne bulaştırmayasın. Bir kabadayılık yaptın, bari bu defa arkasında dur. İsrail ile Mavi Marmara gemisi işine benzemesin. Şunu bil, Türk devleti, oğlunun gemiciği değil. İster batırırım, ister yüzdürürüm diyemezsin. Türkiye Cumhuriyeti aile şirketiniz değil. Batırmana müsaade etmeyiz. Türkiye'nin itibarı, neyi gerektiriyorsa, tereddütsüz yap."
FOTOĞRAFLI