Güncelleme Tarihi:
"TUTSAK EDİLMEMİŞ OLSALARDI EŞ GENEL BAŞKANLARIMIZ BU KÜRSÜDEN SELAMLANACAK DEĞİL HİTAP EDECEK LİDERLERDİR"
Halkların Demokratik Partisi Meclis Grup Başkan Vekili ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, 15 Temmuz özel oturumunda bir konuşma yaptı. Ahmet Yıldırım, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde Meclis Genel Kurulundan Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak durumda olan milletvekillerimizi, belediye başkanlarımızı, parti yöneticilerimizi, tutuklu gazetecileri ve hâlâ açlık grevleri devam eden Nuriye ve Semih'i, OHAL kapsamında mağdur edilen masum yurttaşlarımızı HDP Meclis Grubu ve Genel Merkezi adına saygıyla selamlıyorum. Aslında 4 Kasım öncesi ve sonrasında iktidar sahiplerinin demeçlerinde çok net ortaya çıktığı üzere, siyasi operasyonlarla tutsak edilmemiş olsalardı Eş Genel Başkanlarımız Sayın Yüksekdağ ve Sayın Demirtaş bu kürsüden selamlanacak değil hitap edecek liderlerdir. Yine, konuşmamın başında, bir yıl önce bu halkı ve demokratik siyaseti hedefleyen 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınıyor, darbeye karşı koyarken hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Darbecilerin ve katillerin en kısa zamanda adil bir yargılamayla hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını tüm halkımız gibi beklediğimizi ifade etmek istiyorum." dedi.
"ÜLKEMİZİN TARİHİ BİR YÖNÜYLE DARBELER TARİHİDİR"
Ahmet Yıldırım, "100'üncü yılını tamamlamaya yaklaşmakta olan ülkemizin tarihi bir yönüyle darbeler tarihidir. Yüz yıllık tarihin ilk çeyrek dilimini demokrasiden tek partili bir dönemde geçiren ülkemiz, ondan sonraki yetmiş yıllık döneminde sayısız askerî, sivil, siyasi, yargı, modern ve postmodern darbelerle geçirmiştir. 27 Mayıs 1960, 22 Şubat 1962, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askerî müdahalelerinin yanı sıra, 2 Mart 1994, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz, 20 Temmuz, 4 Kasım 2016 tarihlerinde olduğu üzere tamamını burada sayamayacağım sivil ve demokratik siyaseti hedefleyen sayısız darbe ve girişim bu kısa tarihe sığdırılmıştır. Az biraz hukukun üstünlüğü ve demokratik teamüllerin iddiasına sahip hiçbir ülkede görülemeyecek kadar yaygın bu darbeler silsilesi, ülkenin kuruluş temelleri, yönetim anlayışı ve sosyolojik katmanların devletle bağ kurma sıkıntılarından ele alınamayacağı aşikârdır. Darbecilerin veya yeltenenlerin art niyetini, kirli ruhunu ve demokrasi düşmanlığını hiç tartışma konusu yapmadan, buna zemin sunan koşulları da tartışmamanın ve üstünü örtemeye çalışmanın da yeni darbe koşullarını hazırlayacağı asla unutulmamalıdır. 15 Temmuz darbe girişimine de darbecilere siyasi iktidar tarafından sunulan olanaklarla, tanınan imtiyazlarla, getirilen dokunulmazlıklarla ve verilen yargılanmazlık taahhütleriyle göstere göstere gelinmiştir. Sadece 15 Temmuz darbesinden bir önceki yasama yılının Meclis tutanaklarına bakıldığında partimiz hatiplerince bu kürsüden sayısız kez bir darbe mekaniğinden, potansiyelinden ve yakın ihtimalinden söz edilmiş, siyasi iktidar bu konuda uyarılmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde çözüm sürecinin bitirilmesiyle başlatılan çatışmaların ve siyasi iktidarın girmiş olduğu milliyetçi, muhafazakâr ittifakların ülkeye hayır getirmeyeceğini defalarca ifade ettik. Böylesi bir atmosferin ülkeyi darbe mekaniğinin içerisinde tutacağını, ekonomik, sosyal, siyasi, diplomatik krizlerin içerisinde debeleyeceğini ısrarla belirttik." diye konuştu.
"DARBELER SADECE ASKERİ APOLETLERLE GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ"
Ahmet Yıldırım, "Geçen yıl 16 Temmuzda tüm partiler tarafından imzalanan ortak deklarasyonda demokratik siyaset ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasi vurgusu yapılmıştı. O gün Türkiye'de darbe karşıtlığına siyasi partilerin farklı görüşlerine saygı gösterilmek kaydını düşen siyaset kurumu damgasını vurmuştu. 16 Temmuz tarihinde partimiz bu kürsüden darbelerin sadece askerî yollarla olmayabileceğini ifade etmişti. Ancak hemen akabinde darbe bir lütuf olarak görülmüş ve OHAL ilan edilmiştir. Tekrar belirtmek gerekir ki darbeler sadece askerî apoletlerle gerçekleştirilemez. Dünya tarihinde demokratik işleyişe yönelik kravatlı darbelerin sayısız örneği vardır. Ne yazık ki Türkiye'nin de son bir yılı bunlara örneklerden biridir. Ancak o günlerde, bugün olduğu üzere, tekçiliği esas alan siyasi iktidar Kürt karşıtı politikasıyla Kürt coğrafyasında darbecilerin bütün komuta kademesini suç makinesine dönüştüren sınırsız yetkiler tanımıştı." dedi.
"OHAL'LE BERABER BİR DARBE DAHA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR BU ÜLKEDE"
Ahmet Yıldırım, "20 Temmuz itibarıyla OHAL'le beraber bir darbe daha gerçekleştirilmiştir bu ülkede. Bu darbeyi müteakip eş başkanlarımız ve milletvekillerimiz tutuklanmıştır; belediyelerimize kayyumlar atanmış, gazeteciler tutuklanmış, 15 Temmuz darbe girişimine karşı duran çok sayıda kamu emekçisi işinden edilmiştir. 15 Temmuzda cesaretle darbe karşıtı yayın yapan birçok medya organı ve sivil toplum kuruluşu KHK'lar ucubesiyle kapatılmıştır. Tüm bu KHK'lar zulmüne uğrayanların iki ortak yönü vardı: Birincisi, bu kişiler ve kurumlar darbe karşıtıydı; ikincisi, ise AKP'li değildiler. Bu durum bile yalnız başına darbe girişimiyle buna bağlı olarak OHAL ve KHK'ların nasıl da amacından koparılarak kullanıldığının göstergesidir. " diye konuştu.