Mart kapıdan değil festivalden baktırdı
Güncelleme Tarihi:
Mehmet Uğur YÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2011 00:00
Ankara’da mart ayı baharın gelişi kadar, film festivallerinin de müjdecisi sayılıyor. Altıncısı yapılan !f Ankara’nın ardından şimdi sıra 22. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde.
BU yıl 22. yaşını kutlayan Ankara Uluslararası Film Festivali, kapılarını açtı. Festival ekibinden Ezgi Yalınalp, bu yıl Ankaralı sinemaseverleri bekleyen sürprizleri anlattı.
Festivalin teması “Doğaya Karşı İnsan”. Bu temayı seçmenizde neler etken oldu?
Geçtiğimiz yıl dünya çok büyük çevre felaketleri yaşadı. Meksika Körfezi’nde gerçekleşen kaza sonrası ham petrol sızıntısı çok geniş alanlara yayıldı ve olumsuz etkileri çok uzun yıllar giderilemeyecek bir çevre felaketine dönüştü. Milyonlarca canlı bu olaydan etkilendi, yaşamını yitirdi. İnsanlık, yaptığı barajlar, hidro elektrik santraller vs. ile farklı coğrafyalarda ekosistemleri bozdu, dengeleri değiştirdi. Nükleer atık depoları, fabrikaların kimyasal sızıntıları suları kirletti, canlıları zehirledi. Üzerinde yaşadığı gezegene ve diğer canlılara bunları yapan insan, kendisinin de bu gezegen üzerinde yaşayan bir canlı türü olduğunu ve yaptıklarının sonuçlarıyla er ya da geç karşılaşacağının farkına varacak ama devletler, girdikleri kalkınma yarışında talan ettiklerini yerine koyamayacaklar. Yaşadığı çağın tanığı olma sorumluluğuna sahip olan insanların yazdıklarını, söylediklerini, çektikleri görüntüleri yaymak, başka insanlara ulaştırmak da bizim sorumluluğumuz diye düşünüyoruz.
İRANLI YÖNETMENLERE DESTEK
Festival’in öne çıkan bölümleri neler?
- Küresel ısınmanın, tükenen kaynakların, doğa talan yasalarının, HES inşaatlarının gündemin en sıcak maddelerinden biri olduğu günümüzde, biz de festival olarak bu konuya dikkat çekmek istedik ve bu seneki temamızdan yola çıkarak “Doğaya Karşı İnsan” adlı bölümü hazırladık. Festivalin öne çıkan bölümlerinden bir diğeri yılın en iddialı yapımlarını seyredebileceğimiz “Dünyanın Her Köşesinden.” Bu bölümde özellikle, eğitim sisteminin ‘köşeli’ hiyerarşini merkez alan, kendi yakın tarihimizle de benzerlikler taşıdığını fark edeceğimiz bir dönemi anlatan ‘Görünmeyen Göz’, Avustralya sinemasının şimdiye kadar çıkardığı en iyi filmlerden biri olarak nitelendirilen ‘Hayvanlar Krallığı’ ve çeşitli festivallerden evine götürdüğü birçok ödülle başarısını kanıtlayan ‘Hücre 211’ göze çarpıyor. Festivalin en çok beklenen bölümlerinden biri de “Usta İşi.” Bu bölümde de işlerini yakından takip ettiğimiz Werner Herzog, Tony Gatlif, Ken Loach, Jan ?vankmajer gibi ustaların son filmlerini seyredeceğiz. Geçtiğimiz sene İran sineması adına üzücü olayların yaşandığı bir sene oldu. İran sinemasının en tanınmış yönetmenlerinden Cafer Panahi ve meslektaşı Mohammad Rasoulof, “sisteme karşı propaganda yapmak” suçlamasıyla altı yıl hapis ve 20 yıl film çekmeme ve ülke dışına çıkmama cezasına çarptırıldılar. Festival olarak en basit insan haklarının ihlali anlamına geldiğine inandığımız bu karar karşısında sessiz kalamazdık. Bu vesileyle festivalde Panahi ve Rasoulof’un birer filmini göstererek İran hükümetince verilen bu karar karşısındaki tepkimizi belirteceğiz. Ayrıca, Yunanistan’ın köklü festivallerinden biri olan Uluslararası Drama Kısa Film Festivali seçkisi programında da çok etkileyici altı kısa filmi bulunuyor. Festival’in programcılarından Stavros Chassapis, 26 Mart’taki gösterime katılacak ve filmler hakkında izleyiciyle kısa bir sohbet yapacak.
Festival’in fiziksel engellilere özel gösterimleri de olacak.
- Fiziksel engellerine ve bağımlılıklarına rağmen hayata tutunmayı başaran insanların etkileyici hikâyelerini konu alan “Engel Ne?” bölümünde üç film karşımıza çıkıyor. Hastalık veya kaza nedeniyle bir ya da birden fazla uzvunu kaybeden üç gencin birbirine paralel yaşam öyküsünü ele alan ‘Beni Nasıl Görüyorsun?’, bağımlılığından kurtulmaya karar veren bir alkoliğin öyküsünü anlatan ‘Fondip’ ve Petar Kekov’un güçlü iradesi sayesinde nasıl iyileştiğini ve engelli insanlara yönelik düzenlenen yarışmalara katılmasını konu alan ‘Özgürlük’ bu bölümdeki filmler.
Festivalin teması “Doğaya Karşı İnsan”. Bu temayı seçmenizde neler etken oldu?
Geçtiğimiz yıl dünya çok büyük çevre felaketleri yaşadı. Meksika Körfezi’nde gerçekleşen kaza sonrası ham petrol sızıntısı çok geniş alanlara yayıldı ve olumsuz etkileri çok uzun yıllar giderilemeyecek bir çevre felaketine dönüştü. Milyonlarca canlı bu olaydan etkilendi, yaşamını yitirdi. İnsanlık, yaptığı barajlar, hidro elektrik santraller vs. ile farklı coğrafyalarda ekosistemleri bozdu, dengeleri değiştirdi. Nükleer atık depoları, fabrikaların kimyasal sızıntıları suları kirletti, canlıları zehirledi. Üzerinde yaşadığı gezegene ve diğer canlılara bunları yapan insan, kendisinin de bu gezegen üzerinde yaşayan bir canlı türü olduğunu ve yaptıklarının sonuçlarıyla er ya da geç karşılaşacağının farkına varacak ama devletler, girdikleri kalkınma yarışında talan ettiklerini yerine koyamayacaklar. Yaşadığı çağın tanığı olma sorumluluğuna sahip olan insanların yazdıklarını, söylediklerini, çektikleri görüntüleri yaymak, başka insanlara ulaştırmak da bizim sorumluluğumuz diye düşünüyoruz.
İRANLI YÖNETMENLERE DESTEK
Festival’in öne çıkan bölümleri neler?
- Küresel ısınmanın, tükenen kaynakların, doğa talan yasalarının, HES inşaatlarının gündemin en sıcak maddelerinden biri olduğu günümüzde, biz de festival olarak bu konuya dikkat çekmek istedik ve bu seneki temamızdan yola çıkarak “Doğaya Karşı İnsan” adlı bölümü hazırladık. Festivalin öne çıkan bölümlerinden bir diğeri yılın en iddialı yapımlarını seyredebileceğimiz “Dünyanın Her Köşesinden.” Bu bölümde özellikle, eğitim sisteminin ‘köşeli’ hiyerarşini merkez alan, kendi yakın tarihimizle de benzerlikler taşıdığını fark edeceğimiz bir dönemi anlatan ‘Görünmeyen Göz’, Avustralya sinemasının şimdiye kadar çıkardığı en iyi filmlerden biri olarak nitelendirilen ‘Hayvanlar Krallığı’ ve çeşitli festivallerden evine götürdüğü birçok ödülle başarısını kanıtlayan ‘Hücre 211’ göze çarpıyor. Festivalin en çok beklenen bölümlerinden biri de “Usta İşi.” Bu bölümde de işlerini yakından takip ettiğimiz Werner Herzog, Tony Gatlif, Ken Loach, Jan ?vankmajer gibi ustaların son filmlerini seyredeceğiz. Geçtiğimiz sene İran sineması adına üzücü olayların yaşandığı bir sene oldu. İran sinemasının en tanınmış yönetmenlerinden Cafer Panahi ve meslektaşı Mohammad Rasoulof, “sisteme karşı propaganda yapmak” suçlamasıyla altı yıl hapis ve 20 yıl film çekmeme ve ülke dışına çıkmama cezasına çarptırıldılar. Festival olarak en basit insan haklarının ihlali anlamına geldiğine inandığımız bu karar karşısında sessiz kalamazdık. Bu vesileyle festivalde Panahi ve Rasoulof’un birer filmini göstererek İran hükümetince verilen bu karar karşısındaki tepkimizi belirteceğiz. Ayrıca, Yunanistan’ın köklü festivallerinden biri olan Uluslararası Drama Kısa Film Festivali seçkisi programında da çok etkileyici altı kısa filmi bulunuyor. Festival’in programcılarından Stavros Chassapis, 26 Mart’taki gösterime katılacak ve filmler hakkında izleyiciyle kısa bir sohbet yapacak.
Festival’in fiziksel engellilere özel gösterimleri de olacak.
- Fiziksel engellerine ve bağımlılıklarına rağmen hayata tutunmayı başaran insanların etkileyici hikâyelerini konu alan “Engel Ne?” bölümünde üç film karşımıza çıkıyor. Hastalık veya kaza nedeniyle bir ya da birden fazla uzvunu kaybeden üç gencin birbirine paralel yaşam öyküsünü ele alan ‘Beni Nasıl Görüyorsun?’, bağımlılığından kurtulmaya karar veren bir alkoliğin öyküsünü anlatan ‘Fondip’ ve Petar Kekov’un güçlü iradesi sayesinde nasıl iyileştiğini ve engelli insanlara yönelik düzenlenen yarışmalara katılmasını konu alan ‘Özgürlük’ bu bölümdeki filmler.