Güncelleme Tarihi:
Nursima KESKİN/ ANKARA,(DHA)-FETÖ'nün kumpas mağduru olan ve terfilerini alamayan İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu “2011'de yaptığımız bir soruşturma vardı, 17-25 Aralık'ın altında imzası olan savcılardan biriyle karşı karşıya geldik. Bizlere yaptırmak istedikleri konuyu yapmayacağımızı ifade ettik, her şey ondan sonra başladı. Bir hafriyat yolsuzluğu araştırması yaparken başbakanlık binasının santralinin dinlenmesi talep edildi bizden. Mahkeme kararının içinde bunu geçmişler bilgimiz dışında. Bizde son anda Jandarma Genel Komutanlığı adıyla TİB'e bildireceğimiz sırada fark ettik ve durdurduk. Mahkeme kararı çıkarmışlar bu konuda. Sonra yanlışlık olmuş diye yeni karar çıkardılar" diye açıkladı
"KÖPRÜDE JANDARMA PERSONELİ YOKTU"
TBMM 15 Temmuz ve FETÖ/ PDY Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu bugün İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu'nu dinledi. Hüseyin Kurtoğlu, darbe girişimi gecesi İstanbul'da Boğaz Köprüsünde tek bir jandarmanın bile bulunmadığını kaydederek “Burada jandarma görev almadı. Bu bölgede darbe teşebbüsüne kalkışan birlik bazında tek bir jandarma birimi darbeye iştirak etmemiştir. Köprüde hiçbir jandarma personeli yoktu üzerlerinde askeri kamuflaj kıyafetleri var. Jandarmanın asayiş kıyafeti farklıdır, kamuflaj değildir. Askerlik yapanlar bilirler her arabanın plakasında farklı kodlar vardır. Zaten orada askerliğini yapanlar onların jandarma olmadığını gördü. Jandarma algısı oradaki medya kuruluşlarının biri bir ilçeden malzeme getirmek üzere gelen jandarma aracının görülmesi ve jandarma diye tarif edilmesiyle ilgili. Oysa orası jandarma bölgesi değil. O saatte orada görülüyor jandarma aracı, malzeme götürüyor" diye konuştu.
“BAŞBAKANLIK SANTRALİNİ DİNLEMEMİZİ İSTEDİLER, REDDEDİNCE KUMPAS KURULDU"
Hüseyin Kurtoğlu, FETÖ'nün kumpasları sonucu 3 ayrı soruşturma geçirdiğini, terfisinin engellediğini anımsattı. Kurtoğlu 2011'de bir hafriyat yolsuzluğu araştırması yaparken başbakanlık binasının santralinin dinlenmesinin talep edildiğini, bunu kabul etmeyince hakkında uydurma suçlarla soruşturma başlatıldığını bildirdi. Davaların hepsinden beraat ettiğini belirten Kurtoğlu şunları kaydetti: "2011'de yaptığımız bir soruşturma vardı, 17-25 Aralık'ın altında imzası olan savcılardan biriyle karşı karşıya geldik. Bizlere yaptırmak istedikleri konuyu yapmayacağımızı ifade ettik, her şey ondan sonra başladı. Bir hafriyat yolsuzluğu araştırması yaparken başbakanlık binasının santralinin dinlenmesi talep edildi bizden. Mahkeme kararının içinde bunu geçmişler bilgimiz dışında. Bizde son anda Jandarma Genel Komutanlığı adıyla TİB'e bildireceğimiz sırada fark ettik ve durdurduk. Mahkeme kararı çıkarmışlar bu konuda. Sonra yanlışlık olmuş diye yeni karar çıkardılar. Jandarma genel komutanına şifai hakaret şeklinde bir ses kaydı üretildi hakkımda. Ses kaydı ile ilgili jandarma TIR'ları laboratuvarından TÜBİTAK'tan manipülasyon yoktur raporu alındı. Oysa bağımsız bilir kişiler manipülasyonun varlığını ortaya koydular. Bilgisayardaki kelimeleri nasıl word dosyasında kesip yapıştırılabiliyorsa bize de sesleri de böyle bölüp parçalayabilir ve eğer çok usta ehil kişiler yaparlarsa bunu bugün ki teknoloji ile bunu tespit etmeniz bile mümkün olmayabilir."
"FETÖ TEMİZLENDİKTEN SONRA KURUMLAR ARASI İSTİHBARAT SIHHATLİ ÇALIŞMAYA BAŞLADI"
Hüseyin Kurtoğlu, kurumların istihbarat birimlerine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “İstihbarat kurumları arasında uyumsuzluk var mıdır derseniz kurumlar arasındaki işbirliği sıhhatli çalışmaya başladı FETÖ temizlendikten sonra. Ancak cüzi miktarda 'bu işi en iyi biz yaparız' diyerek kıskançlıkla, kurumsal taassubu, tutuculuktan kaynaklanan uyumsuzluklar olabilir. Bugüne kadarki uyuşmazlıkların büyük çoğunluğu örgütün istihbarata el koyma çabalarının sonucudur."
“ŞEYH SAİT İSYANI NİYE ÇIKTIYSA BU DARBEDE DE BENZER YÖNELİM OLABİLİR"
Darbe girişiminin iç dinamiklerden ziyade dış dinamiklerle alakası olduğunu vurgulayan Kurtoğlu şöyle konuştu: "Bu darbenin dış dinamiklerle alakası olduğunu düşünüyorum, içten ziyade. Size çok şey gelebilir ama; 1925' te Şeyh Sait isyanı niye çıktıysa bu darbede bu maksada benzer bir yönelim olabilir diye düşünüyorum. Darbe Türk milletine ve özde silahlı kuvvetlerine yapıldı. Silah arkadaşlığı, birlik, dayanışma ruhunu yok ettiler. Bunların hepsinin yeniden kazanılması gerekiyor. Asker milletin sevgisiyle beslenir, geride kalanlara milletin sahip çıkacağı için cepheye giderler. Bir o gece köprüde yada havalimanlarında çocukların 'ne yanlış yaptık' durumu var bir de güneydoğuda durdurulamayan Mehmetçik var. Bunun ayırt edilmesi lazım. O nedenle söylüyorum ülkenin bütün kurumları bu girişimden negatif nasibini aldı. Silahlı kuvvetler en fazla aldı."
“ORGANİZE BİR KALKIŞMA HAREKETİ YETENEKLERİ KALMADI ANCAK İNTİHAR EYLEMCİSİ TARZINDA EYLEM OLABİLİR"
Sık sık, darbe girişiminde bulunanların 'asker' olmadığı vurgusunu yapan Kurtoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizin belirli bölgelerinde bir kıyafeti giyen ve eylem yapan insanları nasıl asker olarak kabul etmiyorsak bunlarında asker olarak nitelendirilmesi gerekmez. Bence bunlar teröristler. Asker olarak anılmalarından şahsen rahatsızlık duyarım. Jandarma Genel Komutanlığı bu anlamda safralarından kurtulmuştur. TSK'da bugün bir takım kaygıları olan insanların söylediği şeyler var. Acaba ikinci kalkışma olur mu, olursa nasıl olur gibi. Şahsi kanaatim şu ki organize bir kalkışma yapma yetenekleri söz konusu değildir artık. Belki gizli kalmış ferdi adeta intihar eylemcisi tarzı eylemde bulunacak insanlar olabilir. Her ülkede her yerde olabilir bu. Planlı aynı anda bir kalkışma hareketi yeteneklerinin olmadığını düşünüyorum."
"SU TESTİSİ SU YOLUNDA KIRILDI"
“Jandarma genel komutanlığında tanıdıklarım olarak söylüyorum darbe teşebbüsüne herkes bir fiili katılmıştır. Bildiklerimiz içinde 'Aa bu da mı var' dediğimiz kimse yok. Evet vardı ve su testisi su yolunda kırıldı."
FOTOĞRAF